6. bölüm
Panikleyen keroya anlam veremeyen gözlerle bakan holi yan odaya bağlanan kapıyı açtı, avukatı ve şoförü heavenly orada bekliyordu. Keroya ‘sen içeri geç ve sakin ol’ dedi. Diğer odaya açılan kapının bu tarafını da kapattıktan sonra sakin adımlarla gitti çenin çaldığı kapıyı açtı. İçeri giren çen yalandan ateş püskürüyordu. ‘nerede o ha söyle nerede o kadın, her şeyini alıcam senin oggynin velayeti dahil’ diye haykırıyordu çen. Holi sinirlenmişti artık ‘orada dur bakalım’ diye kükredi ve vakit kaybetmeden ‘seni ahlaksız kadın al bak yediğin haltlara’ deyip heavenlynin hacklediği telefondan silinen mesajlar dahil 375899 adetlik mesaj çıktısıyla biggie ile buluşmalarındaki samimi pozlarını içeren fotoğrafları çenin önüne fırlatarak attı. Neye uğradığını şaşıran çen ve avukatı donakalmıştı. Çen ‘montaj, yalan, iftira’ derken avukatı onu kenara çekip neden bunlardan bahsetmediğini sordu. Holi ve çenin avukatı, baskılarıyla çeni tek kuruş tazminatsız bırakan ve oggynin velayetini holiye veren boşanma protokolünü imzalamaya zorladı. Yarım saat sonra nöbetçi mahkeme önüne çıkan çift yıldırım davasıyla tek celsede boşandı…………..
Pluviofil bacakları ve kolları yara bere içinde hastaneden taburcu işlemlerini yaptırıyordu ancak yanında parası yoktu. Nasıl bir simülasyonun içindeyim ben, cüzdanım gitti telefonum gitti burada resmen mahsur kaldım diye düşünürken birden koşarak birinin yaklaştığını gördü. Tam seçemiyordu çünkü saldırı esnasında gözlüğü de kırılmıştı. Tam kim diye çıkaracakken alcatrazın olduğunu anlamasıyla alcatrazın boynuna atlayıp ona sarılması bir oldu. Pluviofil o an kendini o kadar huzurlu ve güvende hissetti ki. Alcatrazı gördüğüne ayrı ona sarılmasına ayrı sevinmişti, yüzünde tuhaf bir gülümseme vardı.
Alcatraz pluviofili gördüğünde aman allahım kızcağız ne hale gelmiş diye düşünürken bi taraftan da bunlar hep ‘nazar nazar’ diye düşünüyordu. Saldırganlara karşı içinde daha önce kimseye karşı duymadığı baskılanamaz bir öfke oluştu. Pluviofille sarılması bittikten sonra ‘nasılsın iyi misin’ diye sormak geldi aklına. ‘şimdi daha iyiyim’ dedi pluviofil. Karşılıklı gülümsedikten sonra alcatraz ‘e gidelim o zaman’ dedi. Pluviofil ‘küçük bi sorun var, cüzdanım gittiği için ödemeyi yapamadım’ dedi. Alcatraz sorun değil deyip vezneye gitti. Neredeyse bu ayki maaşı kadar bir masraf çıkmıştı. Görevliye ‘naptınız pluviofil hanımı parçalarına ayırıp yeniden dizayn mı ettiniz’ diye laf sokmayı da ihmal etmeden yaaptığı ödemeden sonra cüzdanında kalan para bi dolmuşa bi de anca belki yemek yemeye falan yeterdi. Ama alcatraz dert etmedi. Hayatında ilk defa kontrolü dışında gelişen ve en büyük yarası olan maddi konuda gelişen bu olay karşısında öfkeli değildi. Yeter ki pluviofili iyi olsundu………
Artık bekar olan holi, keroyu da alıp restorana geçti. Bir masaya oturdular. Holi ceketinin cebinden taşı damacana kadar olan bir tek taş çıkardı ve keronun şaşkın ve hayran bakışları arasında keronun parmağına taktı. Hemen evlilik planı üzerinden geçtiler. Kero bulutların üstünde gibiydi. Resmen tüm hayallerim gerçekleşiyor diye içinden ve dışından düşünürken birden aklına bir şey geldi ve yüzü düştü. Bunu fark eden holi ısrarla sordu. ‘yok bir şeylerle’ holiyi oyalamaya çalışan kero bunu söyleyip söylememe konusunda kararsız kalmıştı ki holi ısrar etti. ‘benim bir hayalim vardı. Slovenyadaki bled gölünde çok güzel bir ada var. Adadaki tek yapı bereket ve aşk tanrıçası adına inşa edilmiş, 99 basamak merdiven sonunda ulaşılan bir tapınak. İnanışa göre erkek sevdiği kadını kucağından düşürmeden bu 99 basamağı tamamlarsa hiç ayrılmadan uzun ve mutlu bir birliktelikleri oluyor. Ben oraya gitmeyi hep hayal etmiştim’ dedi. Holi de fuzuli masraf sanki anasının evinde bled gölü vardı diye içinden geçirip ‘ama hayatım bunun için zamanımız yok sonra bir avrupa gezimiz sırasında uğrarız’ dedi. ‘buna gerek yok ki, geçtiğimiz günlerde çıkarılan bir yasayla bu tapınak 8 titanik büyüklüğündeki 8 gemiyle 8 günde istanbula denizden yürütülerek taşındı ve kız kulesinin yanına yerleştirildi. şu an inanılmaz bir ziyaretçi akınına uğruyor’ dedi. Holi hiç istemese de ‘peki madem’ dedi. Sonuçta bağlanmaya sonuna kadar karşıydı ama efsanelere de inanmıyordu….. çiçeği burnunda yeni çiftimiz bir müddet daha sohbet ettiler. Sonra holi şirkete geçti.
Restorandan 1 saat sonra
Çen tüm bu olanlara inanamıyor, nasıl böyle bir duruma kendini soktuğunu sorguluyordu. Saatlerdir onlarca kez biggieyi arıyordu ama telefonlarını açmıyordu. Artık gidecek ne bir evi ne bir ailesi ne de beş kuruş parası vardı. Ne yapacağını düşünüp duruyordu. Oggy geldi aklına. Nasıl da ihmal etmişti onu, ilgilenmemişti. Bu yüzden oggy zaman zaman ona laf sokar babasına olan düşkünlüğünü belli ederdi. Oggyi sonsuza kadar kaybettim diye düşünüyordu, holiyi tanıyordu yüzünü bile göstermezdi oğlunun... Nasıl ben oğlumun kıymetini bilemem nasıl kendimi bu duruma soktum diye hüngür hüngür ağlıyordu. yaptıklarından çok pişmandı... Derken dinamick aradı telefonda ağladığını fark edince gelip ablasını aldı ve arkadaşlarıyla kaldığı yıkık dökük bekar evine ablasını götürdü. Ablasını dinledi ama herhangi bir yorumda bulunmadı, çünkü yorum yapmak şu an can güvenliği için fazla tehlikeliydi. Ablasına odasını verdi ve uyumasını söyledi….
Restorandan 1 saat sonra
Mahmut restorana keroyu görmeye geldi. ‘nasılsın kero’ diye sordu. ‘evleniyorum ben’ diyerek tektaşını mahmutun gözüne soktu resmen. O an yer mahmutun ayağının altından kayıp gitti sanki… ‘kimle’ diyebildi. ‘holi ile, bugün çenle boşandılar’ dedi. Holiden sonrasını duymayan mahmut bir müddet konuşmaya devam eden keroyu boş bakışlarla izledi. Heyecanla bir şeyler anlattığı belliydi ama duymuyordu. Sonra birden restorandan çıkıp gitti. Durumun tuhaflığına anlam veremeyen kero ‘ay deli mi ne’ dedi arkasından ve işinin başına döndü….
Restorandan çıkan mahmut koşarak holonin şirketine gitti. Bir hışımla odasına girip kapıyı çarptı, holi yalnızdı. Üzerine atlayıp holiye bir yumruk attı. Neye uğradığını şaşıran holi başta karşılık vermedi. Yediği 3. Yumruktan sonra allahın hakkı 3tür deyip o da mahmuta vurmaya başladı. Gürültüyü duyan çalışanlar gelip ikiliyi ayırdı. Holi çalışanları odadan çıkardı. Artık sakinleşmişti. ‘hıncını aldıysan artık anlat derdini’ dedi. Mahmut çok sinirliydi. ‘önce annem şimdi de kero nasıl bir adamsın sen’ dedi. ‘ne saçmalıyorsun sen’ diyen holi hiçbir şey anlayamıyordu. Tahammülü kalmayan mahmut masanın üzerinde duran holinin son model telefonunu alıp ’bu logo ne, bunu sen tasarlamadın mı’ diye bağırdı. Holi bi an yutkundu. ‘bu tasarımı rahmetli faruk yapmıştı’ dedi. Faruk babasının holiyle birlikte 3. Ortağıydı. Bir an ne olduğunu anlayamayan mahmut koltuğa oturdu ve bir müddet düşündü. Uzun bir sessizliğin ardından küçükken yaşadığı hadiseyi anlattı. Holi onu üzgün bir şekilde dinliyordu. Mahmut sözünü tamamlayınca anlatmaya başladı. ‘baban ben ve faruk en başta ortaktık. Üçümüz de annene aşıktık. Ama baban annene açılmakta elini çabuk tuttuğu için annenle evlendi. Bir daha kimseyi sevmiycem dememe rağmen ben anneni hep sevdim, onu diğer kadınlar gibi görmedim, evliliğine saygı duydum. En yakın arkadaşı olarak yanında olmak acı verse de onun yanında olmak beni mutlu ediyordu’ dedi… mahmut duydukları karşısında şaşkındı. Az önce onu oğlu gibi seven adama yumruklar atmıştı.. ve bi yıldır ondan nefret ediyor, arkasından çevirdiği dolaplarla şirketi batırmaya çalışıyordu. Kendinden utandı….
Restorandan 1 saat sonra
Pluviofil ve alcatraz saatlerdir bir çay bahçesinde oturuyor muhabbet ediyordu. Alcatraz uzun zamandır kimseyle bu kadar rahat konuşabildiğini ve kendini iyi hissettiğini hatırlamıyordu. Bu düşünceler arasında muhabbete devam ederlerken pluviofil ‘acıktın mı’ diye sordu. O ana kadar sabah yarısını kedilerle paylaştığı zeytinli poğaça dışında bir şey yemediğini fark eden alcatraz hayretle nasıl acıkmadığını düşündü. ‘pek aç değilim ama kokoreç yer misin’ diye sordu alcatraz. Pluviofil ‘bayılırım, aç olmasam bile yerim’ dedi. Alcatraz ‘ben de aç değilim zaten o yüzde kokoreç dedim’ deyip güldü. Ama aklında keronun bir cümlesi dönüp duruyordu ‘aşk zayıflatır, aşık insan yemek yemeyi unutur’…. Ulan yoksa diye geçirdi aklından………………