Yasak Greyfurt

alcatraz

🍻
Moderatör
Katılım
13 Nis 2022
Mesajlar
10,454
Çözümler
1
Tepki puanı
2,592
Puanları
113
Konum
Turist
Cinsiyet
Erkek

pumpkin

kabaktan dönenin kaşığı kırılsın
Elmas Üye
Katılım
7 May 2020
Mesajlar
10,113
Tepki puanı
2,225
Puanları
113
Konum
Kreş
Cinsiyet
Kadın
Nası bi fantezileriniz var yaa pavyon mavyon 😬
Tüm dediklerinizi yapabilirim aslında ama çok uzar max 3 bölümde bitirmem lazım ondan mütevellit bişileri kesmem lazım. Aslında 8 bölümde bitse ne güzel olurdu. 8 önemli. Dur ben bunu bi düşüniim dvdbsbs
 

pumpkin

kabaktan dönenin kaşığı kırılsın
Elmas Üye
Katılım
7 May 2020
Mesajlar
10,113
Tepki puanı
2,225
Puanları
113
Konum
Kreş
Cinsiyet
Kadın
neyse ben yeni bölümü yazmaya gidiyorum arkadaşlar, 3 saattir karnım da aç nolcak bilmiyorum :honk:
 

pumpkin

kabaktan dönenin kaşığı kırılsın
Elmas Üye
Katılım
7 May 2020
Mesajlar
10,113
Tepki puanı
2,225
Puanları
113
Konum
Kreş
Cinsiyet
Kadın
7. bölüm

Holinin adamları tarafından dövülen biggie hastanedeydi. Çen sürekli arayıp duruyordu. Çen de ne aptaldı, her şeyi yüzüne gözüne bulaştırmıştı. Eğer plan istediği gibi gitseydi biggie holinin parasına konacaktı. Ama Fenerbahçe misali kötü gidebilecek her şey kötü gitmiş, koca bir servet elinden kayıp gitmişti. Hastanede işi biten biggie evine gitti, pasaportunu aldı. Almanyaya gidip bir müddet ortadan kaybolacaktı. Zavallı çen onu sevdiğini falan sanıyordu…..

Akşam eve giden kero şen şakraktı. Eve yaklaştığı sırada alcatraza nasıl bir açıklama yapacağını düşünüyordu. Alcatraz kesinlikle bu evliliği onaylamazdı, bir de yeni boşanmış biriyle hatta daha bugün boşanmış biriyle. Neyse bi yolunu bulurum diye düşündü. Alcatraz henüz gelmemişti. Halbuki hep alcatraz gelmiş ve yemeği yapmış sofrayı kurmuş olurdu. Kero pek yemek işini beceremezdi. Alcatraz keronun yaptığı yemekleri ‘nimet israfı’ olarak görüyordu. Neyse sevgimi de katıp bir şeyler yapayım diye mutfağa girdi. Ne kadar erzak varsa kullanıp 2 saatin sonunda bir yemeğimsi yapmayı başarmıştı. Normalde kero yemek ayrımı yapmaz ne bulsa yerdi. Ama bu yaptığı şey yenecek gibi değildi, kero bile yiyememişti. Hemen çöpe atıp makarna yapmaya karar verdi. Yaklaşık bir saatin sonunda yaptığı makarna biraz sertti ama yenebilitesi vardı. Mutfağı dağ gibi bulaşık kaplamıştı. Bulaşık yıkamayı da beceremezdi, aman ben yemeği yaptım bulaşığı da alcatraz yıkasın dedi. Bu düşünceler arasındayken saate baktı epey geç olmuştu. alcatraz hala gelmemişti. Hiç böyle yapmazdı halbuki diye tam endişelenecekken alcatraz geldi. Alcatraz gülerek ‘naber kero’ dedi. Oldukça neşeli olduğu sesinden belliydi. kero hayret ediyordu. Alcatrazı ilk defa gülerken görüyordu, vay be alcatrazın da dişleri varmış diye geçirdi içinden. Hazır bu kadar neşeliyken seni örseleyemez fırsat bu fırsat kero dedi kendi kendine. ‘biraz konuşabilir miyiz’ dedi ve holiyle evlilik planlarından bahsetti. Alcatraz şaşırmıştı. Kero her gün evlenmeye karar veriyordu ama aday adayı bile yoktu. Bu sefer bir isimle gelmişti. Enteresan dedi içinden. ‘sen bu holiyi seviyor musun’ diye sordu. ‘evet’ dedi kero tereddüt etmeden. ‘madem gençler birbirini sevmiş verdim gitti o zaman’ dedi ve keroya sarıldı alcatraz. Kero şaşkındı, gençler demiyeydin iyiydi dedi içinden ama bu küçük ayrıntıyla anı bozmak istemedi. Alcatraza bişey olmuştu. Ama her ne olduysa çok iyi çok güzel olmuştu, zamanlama bu kadar harika olabilirdi.

Pluviofil eve geldiğinden beri alcatrazı düşünüyordu. Bugün kahramanı olmuştu resmen. Başından beri sürekli ona çemkiren, huysuz, suratsız adam gitmiş yerine pamuk gibi, düşünceli, koruyup kollayan bir beyefendi gelmişti. Pluviofil uzun zamandır kendini bu kadar iyi hissetmemişti. İyi ki dedi, iyi ki bugün kapkaççılara yakalanmışım…. Huzurla yatıp uyudu ve tüm gece rüyasında alcatrazı gördü..

Oggy holiye annesini soruyordu akşam yemeğinden beri. Annesinin bir avrupa gezisine çıktığını söyleyip geçiştiriyordu ama oggy sürekli soruyordu. Bu çocukta anlama güçlüğü mü var yoksa inandırıcı mı gelmiyor dediğim anlamıyorum ki diye aklından geçirdi. Yeni bir evliliğe yelken açacaktı. Heyecanlı falan değildi. Epeydir evlenmemiş olmanın pasıydı sadece.. keronun şu tapınak hakkında söyledikleri geldi aklına. ‘hayatının sonuna kadar ayrılmadan mutlu uzun bir birliktelik, aşk ve bereket tanrıçası diyordu bunları’ diye geçirdi aklından. Tam o sırada kafasında bir ampul yandı ve mutlu bir şekilde mışıl mışıl uyudu.

Mahmut o gün olanları düşünüyordu. Her şey açığa çıkmıştı. Bir nebze rahatlamıştı ama holinin yüzüne nasıl bakacağını düşünüyordu. Bir de gidip evleneceği kıza aşık olmuştu. Allahım ben nasıl bir girdabın içindeyim böyle diye düşünürken aşkını kalbine gömmeye karar verdi. Holi ile ilişkisini düzeltecek, keroya da yan gözle bakmayacaktı. Holi annesinden dolayı mahmuta da çok değer veriyordu. Bugün yaşanılanlara takılı kalacağını sanmıyordu holinin, bir müddet sonra ben de unutur, alışırım ve utancım geçer diye düşündü ve yatıp uyudu.

Çen hiç uyumamıştı. Tüm gece bu pis ve rutubet kokan evde tavanı izlemişti. Biggieye ulaşamıyordu hala. Kandırıldım diye düşündü içinden. Hayatı film şeridi gibi gözünün önünden geçmişti. Bu ışıltılı hayatı o seçmemişti. Küçükken üvey babasının dayağına ve tacizlerine maruz kalmıştı. Üvey babası dinamicke bulaşmaya başlayınca kardeşini de alıp evden kaçmıştı. Kardeşini okutabilmek için türlü türlü işlerde çalıştı. Sokaklarda kaldı, köprü altlarında yattı. Yeri geldi pavyonda şarkı söyledi, yeri geldi temizliklere gitti, pazarda iç çamaşırı sattı. Ama hiç utanmadı, çünkü çalışmak ayıp değildi. En sonunda holinin şirketinde işe başladı. Artık sigortalı maaşlı bir işim var diye seviniyor işine bakıyordu. Ama holinin niyeti bozuktu. Aklına girdi çenin. Çen de artık yıllardır yaşadığı bu sefaletten bunalıp kendini akışa bıraktı. Holi ile evlendiler. Holiyi sevmiyordu, ama yıllardır her ikisi de ideal ve mükemmel çift imajı çizmek adına harika rol yapıyorlardı. Holiye artık katlanamıyor, görmek dahi istemiyordu. Ama alıştığı bu lüks hayatı bırakmak da öyle kolay değildi. Her ne yaptıysa bir daha geçmişe dönmemek adına yapmıştı. Çenin en büyük korkusu sefil hayatına geri dönmekti. Korktuğunun başına gelmesi kaçınılmaz galiba diye düşündü… acilen bir şeyler yapmalıydı. Oggyi aramıştı ama evdeki dadı sürekli uyuduğunu söylüyor oğluyla görüştürmüyordu. Ne yapacağını bilememişti. Ben yıllar evvel nasıl dayanmışım, şu an büyüdüm ama o kadar güçlü değilim diye geçirdi içinden ve bir müddet daha hıçkıra hıçkıra ağlamaya devam etti... Sonra birden yataktan kalktı, aynanın karşısına geçti. Gözyaşlarını sildi ve ‘sen çen çelebisin, her zaman bir yolunu bulursun’ dedi…..

Sabah erkenden restorana gelen holi Keroya ‘haydi tapınağa gidiyoruz’ dedi. Kero çok mutlu oldu, çift hemen yola koyuldu. Arabada holi ’iyi ki karşıma çıktın kero’ dedi. ‘sen olmasaydın böyle bir efsaneden haberim olmayacaktı’ diye ekledi. Kero holiye sarıldı. Tapınağa varmışlardı. Holi bagajdan bir valiz çıkardı. İçinde sahip olduğu tüm tapular, banka hesap cüzdanları, şirket hisseleri, elmasları, altınları, holosko artı bir miktar parası ve daha bir sürü şey vardı……. Bunun ne olduğunu sordu kero. ‘aşk ve bereket tanrıçasının efsanesi doğruysa sahip olduğum şeylerden ayrılmadan ölene kadar yaşayabilirim diye düşündüm. O yüzden önce bu valizle tapınağa çıkıcam, sonra da gelip seni alıcam’ dedi. Ne kadar da geçim ehli bir bey diye aklından geçiren kero ‘tamam’ dedi gülümseyerek ve holiye sarıldı. Holi valizi aldı ve basamakları tek tek çıkmaya başladı. Sabahın erken saatinde yerler çiy dolayısıyla biraz kaygandı ama holi aldırış etmedi. 98. Basamağa geldiğinde kalbi yerinden fırlayacak gibi atıyordu. Kero da heyecanla aşağıda onu izliyordu. Son basamağı da çıktıktan sonra arkasını döndü ve aşağıdaki keroya el salladı. Holi başarmıştı valizi düşürmeden tapınağa kadar çıkarmıştı. Çok mutluydu. O sırada gözüne gelen güneş yüzünden bir an sendeledi ve valiz elinden kayıp merdivenlerden yuvarlanmaya başladı. Holi panikledi ve valizin arkasından koşmaya başladı. O sırada ayağı burkulan holi kaydı ve yuvarlanarak merdivenlerden düştü. Adeta bir semazen gibi merdivenlerden yuvarlana yuvarlana geliyordu aşkütellası keronun. Kero donakaldı ne bağırabiliyor ne bir adım atabiliyor ne de ne yapacağını bilebiliyordu... Bu düşüncelerinin arasında en sonunda ayaklarının dibine düşen holiyi gördü. Holi baygındı, uyandırmaya çalışıyor bir türlü uyanmıyordu. İşte o an kero çevresinde toplanan kalabalığa bağırıp ambulans çağırmalarını söyledi. kero holiye sarılıp ağlıyor çaresizce yardım bekliyordu..........
 

Chen

🇵🇸
Forum Sorumlusu
Katılım
9 Ocak 2020
Mesajlar
45,000
Çözümler
4
Tepki puanı
13,150
Puanları
113
Konum
.
Cinsiyet
Kadın
Bu defa @HolySpectre hint dizilerini aratmayacak performansta düşmüş

Aksiyonlu sondu acil devami gelmeli
 

alcatraz

🍻
Moderatör
Katılım
13 Nis 2022
Mesajlar
10,454
Çözümler
1
Tepki puanı
2,592
Puanları
113
Konum
Turist
Cinsiyet
Erkek
'holosko artı bir miktar parası' akjdkasjdsad
'kero holiye sarılıp ağlıyor çaresizce yardım bekliyordu' nan valizi topla tapu mapu varmış holiyi kaçırmazlar ama bunlar sıkıntı kajdskasd @pumpkin
 

pumpkin

kabaktan dönenin kaşığı kırılsın
Elmas Üye
Katılım
7 May 2020
Mesajlar
10,113
Tepki puanı
2,225
Puanları
113
Konum
Kreş
Cinsiyet
Kadın
'holosko artı bir miktar parası' akjdkasjdsad
'kero holiye sarılıp ağlıyor çaresizce yardım bekliyordu' nan valizi topla tapu mapu varmış holiyi kaçırmazlar ama bunlar sıkıntı kajdskasd @pumpkin
kim napsın holosko + bir miktar parayı, yıllardır kimse dönüp bakmadı bu teklife dhghkjhv
 

pumpkin

kabaktan dönenin kaşığı kırılsın
Elmas Üye
Katılım
7 May 2020
Mesajlar
10,113
Tepki puanı
2,225
Puanları
113
Konum
Kreş
Cinsiyet
Kadın
arkadaşlar çok sormuşsunuz, dayanamadım yeni bölümü ekledim :honk:

8. bölüm

Kero günlerdir sessizliğini koruyordu. Alcatraz olaylar karşısında kendini suçlayan keroya anlam veremiyordu. Yani seven adam valizi mi çıkarırdı taa o tapınağa. Tamam keronun da fantastik fantezileri vardı, tapınaklara gitmek de neydi örf ve adetlerimizin neresinde vardı bu… ama yine de diyemiyordu kardeşine. Yine sessiz sakin kahvaltı ederken ‘bugün de gidecek misin hastaneye’ diye sordu. ‘başka gidecek yerim mi var’ diye cevapladı kero. ‘8 gün oldu kero o adam daha da çıkamaz komadan ne diye gidiyorsan bırak kendine işkence etmeyi’ deyince kero hüngür hüngür ağlamaya başladı… alcatraz bi yandan kızarken bi yandan da kardeşini teselli ediyordu…

Chen tüm hayatı boyunca yaşadığı kadar aksiyon macerayı son bir hafta on güne sığdırmıştı resmen. Holynin durumu tekrar yalıda ipleri eline almasını sağladı. Çenin en büyük avantajı henüz üvey kızlarının boşanmadan haberinin olmamasıydı. Nakti yoktu çenin ama en azından tekrar ışıltılı hayatına dönmüştü. Holy uyanırsa onu mahvederdi, tabi uyanabilirse……… bu yüzden vakit kaybetmeden tüm olası sonuçlar için ayrı ayrı planlar yapmaya başladı. En kötü ihtimal ile holy uyanır çeni kovardı. O da bir haftalık eski hayatını yaşamış olurdu. En kötü ihtimal bile onu korkutmuyordu artık. O yüzden asıl gerçekleşmesini istediği ihtimal için kollarını sıvamıştı. Avukata verecek parası yoktu. Bu yüzden gidip bi arzuhalci buldu. Ona eski kocasının ölmesi durumunda nasıl bir yol izlemesi gerektiğini sordu. Adam pek bilmiyor gibiydi ama benden daha aşinadır herhalde deyip adamdan aldığı cevaplarla tatmin olmuş bir şekilde yalısına geri döndü. Havuz başında güneşlenirken oggy geldi. ‘babama gidelim mi anne’ diye sordu. Oggye sıkı sıkı sarılan çen ‘tabiki de oğlum sen nereye istersen gidelim’ deyip alnına bir öpücük kondurdu.

Kero hastaneye çoktan gelmişti. Her gün geliyordu zaten. Holyle kendi kendine konuşup onu ne kadar sevdiğini anlatıyordu hep. arada mescide gidip dua da ediyordu. Ama en çok mahmutla zaman geçiriyorlardı. Mahmut da her gün geliyordu hastaneye. Mahmutla çok yakınlaşmışlardı. Muhabbetini sevmişti. Keşke daha başka koşullarda arkadaş olsaydık daha çok güler eğlenirdik diye düşünüyordu kero. mahmut çok iyi çok efendi, zeki ve esprili biriydi. Ve tabiki de çok yakışıklıydı. Yine o gün sohbet ederken birden mahmut ‘sen holyi gerçekten evlenecek kadar seviyor musun’ diye sordu. Kero şaşırmıştı. Bu nasıl bir soruydu. Sevmenin dereceleri mi vardı. Seven insan direkt evlenemiyor muydu. ‘evet’ dedi. ‘peki o seni seviyor mu’ dedi mahmut. ‘evet, yoksa neden evlensin ki benle’ dedi. ‘bilmem, holy 8 defa evlendi. Ben bi insanın 8 kere aşık olup sevebileceğine hele ki kısa periyotlarla inanmıyorum’ dedi ve ‘sahi siz ne kadar oldu tanışalı’ diye ekledi. Kero duyduğu acı gerçeklerle sarsıldı. ‘bi-bilmem birkaç ay oldu galiba’ diyebildi. Kero zaman kavramını yitirmişti ama daha 1 ay bile olmadığından emindi. Morali çok bozuldu yüzü düştü. O sırada yanlarına çen gelmişti.
Keroyu küçümseyerek ‘oo bakıyorum da eski kocam ölürse diye yedeğini işlemeye başlamışsın’ dedi gözlerini belerterek. Kero sinirlendi. Tam ağzını açacakken mahmut ayağa kalktı ve çene bağırıp onu oradan kovdu. Sonra keroya sarılarak ‘sen bakma ona, geldiği yere dönmek ona ağır geldi neye saldıracağını şaşırdı’ dedi. Kero da mahmuta sarılmıştı ve o an hep ona sarılmak istedi…………….

Pluviofil çok mutluydu. Sürekli etrafına gülücükler saçıyordu. Ne arkadaşları ne de iş arkadaşları bu duruma alışık değildi. Oysa o kendinde hiçbir değişiklik yokmuş gibi normal hali hep buymuş gibi davranarak insanların dikkatini daha çok çekiyordu. Dün gece alcatrazla buluşmuşlardı. Alcatraza sürpriz yapıp onu dağ evine götürmüştü. Alcatraz ormanın ortasındaki bu eve bayılmış sanki sonsuza kadar orada yaşamak ister gibi bir havaya bürünmüştü. Pluviofil de alcatraza ‘birlikte burada yaşayalım mı’ diye sordu. ‘bu koca evde tek başımıza napıcaz’ dedi alcatraz. Gülümseyip onu takip etmesini söyledi. Arka bahçenin kapısını açtı ve 8-10 tane yavru köpek onları karşıladı. ‘bunları büyütürüz, yalnız olmuycaz ki’ dedi tekrar gülümseyerek pluviofil. Alcatraz o an pluviofile bir kez daha aşık oldu. Zaten her an ona aşık olmak için yeni bir şey fark ediyordu. Sahi bir insan bir insana kaç kere aşık olabilirdi. Alcatraz bilmiyordu ama rekora koştuğunu düşünüyordu. ‘pluviofil’ dedi ‘ben seni seviyorum, çok seviyorum. Öyle deli gibi değil gayet aklı başında olarak seviyorum’ dedi ve pluviofili öptü……..

Alcatraz artık resmen aşık olduğunu kabul ediyordu. Yeryüzünde pluviofil dışında kimsenin varlığı veya yokluğu onu ilgilendirmiyordu. Bu da herhalde aşk olsa gerekti. Çünkü alcatraz daha önce hiç aşık olmamış, kardeşi dışında da kimseyi sevmemişti. Ama şimdi pluviofil vardı. Onun yanında kendini çok iyi hissediyor mutluluk neymiş şimdi idrak edebiliyordu. Hangi cefanın mükafatı acaba diye kendi kendine sorarken cevap olarak uzayıp giden o listede kaybolurken görüyordu kendini. Eğer yaşadığı en kötü olayın bile bu hale gelmesinde bir payı varsa yaşadığı tüm kötülükler için şükrediyordu binlerce kez, öyle bi aşktı ondaki….. yoksulluk ve sefalet içinde büyümüş kardeşine de bakmıştı, kimsesizdi hayatı boyunca. Kimseden yardım istememiş zaten el uzatan da olmamıştı. Hep çalışmış kazandığıyla kendi yağında kavrulmuştu. Bu düşüncelerinin arasında birden bir şey fark etti. Pluviofil çok zengindi. Hayatı boyunca çalışsa kazanmayı dahi telaffuz edemeyecek kadar zengin. Peki ya pluviofil için alcatraz bir hevesse ve onun fakirliğini sorun ederse ne olacaktı…. Alcatraz kara bir girdabın içine girmişti…….

9. günün şafağında kan ter içinde ürpererek uyandı kero. Rüyasında holy uyanıyor sonra da keroyu sevmediğini çene geri döneceğini söylüyordu. Tekrar uyumaya çalıştı bi müddet ama uyuyamadı. Sonra kalktı, hazırlandı ve evden çıkıp hastanenin yolunu tuttu. Holynin odasının önünde bir kalabalık vardı. Döngüsel ve küboo hıçkırarak ağlıyordu. Yanına mahmut geldi ve ona sarıldı, ‘üzgünüm holy’yi kaybettik’ dedi. Yer ayağının altından kayan kero oracıkta bayılıverdi………

Ertesi günü cenazede resmen tüm galaksi orada toplanmış gibi bir kalabalık vardı. Zaten holnin 8 eski eşi + kero ön safı doldurmuştu. Safları sık tutmanın önemini kavramıştı kero. Diğerleri ağlamıyordu ama kero ağlıyordu. Çen ‘evlenemedi ya kaçırdığı servete lüks hayata ağlıyor’ diye düşünüyordu. Bi an kendi kendine ‘ah çen birkaç gün daha boşanmadan dayanabilseydin ya, adamın zaten eceli gelmiş’ diye üzülüp moralini bozdu. Ama holynin keroya kalmamasına da içten içe seviniyordu. Zaten kadınlar böyleydi, rakibine göre oynardı. Aptal erkekler de onlar için falan makyaj yaptıklarını düşünürlerdi ama aslında amaç en güzel kadın olmaktı. Bu da onun gibi bir şeydi işte. Teselli ödülü gibi. Kero da ‘ne lanetli insanım, bu yaşıma geldim evlenemedim, tam evleniyorum tamam bu defa oldu dedim adam öldü iyi mi. Bu adam 8 kere evlenmiş kero resmen adamı lanetin öldürdü’ deyip içerlenip daha da hıçkırarak ağlıyordu… cenazenin ardından herkes yavaş yavaş dağılmıştı. Geriye bir tek kero kaldı. Öyle boşluğa boş boş bakıyordu. Sonra mahmut geldi yanına ‘holyi bu kadar sevdiğini bilmiyordum, çok ağladın’ dedi. ‘ben ona değil kaderime ağlıyorum’ dedi kero………..
 

Chen

🇵🇸
Forum Sorumlusu
Katılım
9 Ocak 2020
Mesajlar
45,000
Çözümler
4
Tepki puanı
13,150
Puanları
113
Konum
.
Cinsiyet
Kadın
İşleri hafifletip okuyacağim şimdi kafam almaz okuduğumu
 

alcatraz

🍻
Moderatör
Katılım
13 Nis 2022
Mesajlar
10,454
Çözümler
1
Tepki puanı
2,592
Puanları
113
Konum
Turist
Cinsiyet
Erkek
Öyle deli gibi değil gayet aklı başında olarak seviyorum’ dedi :dyg:

"peki ya @Pluviofil için alcatraz bir hevesse ve onun fakirliğini sorun ederse ne olacaktı…. Alcatraz kara bir girdabın içine girmişti……. "
kaderim bu benim... tabii ki de öyle olacak :T:

arabeske döneni @Chen olarak beklerdim ama keronun müthiş twisti ile arabesk köşesine oturuşu... kraall senaristsin @pumpkin vesselam. yine şaşırtmayı başardın :D
 

pumpkin

kabaktan dönenin kaşığı kırılsın
Elmas Üye
Katılım
7 May 2020
Mesajlar
10,113
Tepki puanı
2,225
Puanları
113
Konum
Kreş
Cinsiyet
Kadın
karaladık işte yaa bişiler :dyg:
şimdi farkettim ki holiyi 8. bölümde öldürmüşüm :honk:
var 8in bi hikmeti ama hadi hayırlısı :honk:
 
Üst Alt