- Katılım
- 17 Tem 2023
- Mesajlar
- 13,312
- Çözümler
- 1
- Tepki puanı
- 3,696
- Puanları
- 113
- Konum
- ab inferno
- Cinsiyet
- Kadın
Wall Street’in Cadısı olarak bilinen Hetty Green, 20. yüzyılın başında Amerika’nın en zengin insanlarından biriydi, aynı zamanda en cimrilerinden.
Harriet “Hetty” Robinson, 1834’te Massachusetts’te, servetlerini New Bedford limanında çalışan balina avı filolarıyla kazanan zengin bir New England ailesinde doğdu. Robinson’ın tek erkek kardeşi o çok küçükken ölünce Hetty aile servetinin tek varisi oldu, ancak babası onun bu yükü taşımaya hazır olmasını sağlayacaktı.
Daha sonra, “Altı yaşımdan itibaren servetime sahip çıkmam gerektiği öğretildi” diye hatırladı. Büyükbabası Gideon Howland, torununun merakını, onunla finansal konuları tartışmanın yanı sıra finansal gazeteleri okumaya teşvik ederek sürekli canlı tuttu.

Babasının ve büyükbabasının kendi mali durumunu yönetebilme ve başka birine bağımlı olmama arzusu, genç Robinson’ı yeni kocası milyoner Edward Henry Green’den çok sıra dışı bir istekte bulunmaya yöneltti: ondan kendi serveti üzerindeki tüm haklarından feragat etmesini istedi.
O sırada yürürlükte olan yasal “gizlilik” doktrini uyarınca, bir koca, karısının tüm haklarını ve mülkiyetini üstlenirdi. Bu, Hetty’nin açısından bakıldığında gayet akıllıca bir hamleydi: Edward 1885’te iflas etti ve karısının onun borçlarını karşılamayı reddetmesinin ardından boşandılar.
Servetini Nasıl Kazandı?

Hetty Green, yıllar içinde dolar üzerinde spekülasyon yaparak ve ipotek, gayrimenkul ve demiryollarına yatırım yaparak servetini istikrarlı bir şekilde artırdı. Green’e ayrıca bazı başka aile üyeleri de miras bıraktı bu da zaten oldukça büyük olan servetini daha da artırdı.
1905’e gelindiğinde, Seattle Republican gazetesinde yayımlanan bir makale, onu “dünyanın en zengin bir avuç insanı” arasında gösterdi ve servetinin net değerini John D. Rockefeller’ınkinden düşük, ancak İngiltere VIII. Edward’ınkinden oldukça yüksek olarak gösterdi.
Pek çok olağanüstü varlıklı insan gibi, Hetty Green de medyanın büyük ilgisini çekti. Bunun en başta gelen sebebi ise erkeklerin hâkim olduğu alanda kadın olarak var olma mücadelesi vermesiydi (bahsi geçen makalede listelenen tüm milyonerler ve kraliyet mensupları arasındaki tek kadın Hetty idi). Gazeteler, 1902’de ayrı yaşadığı kocasının cenazesinde giydiği yas kıyafetlerinden sonra ona “Wall Street Cadısı” adını taktı ve “o günden sonra, yüzünü kapatan kalın bir siyah peçe olmadan asla dışarı çıkmadı.”
Ne kadar cimriydi?
Siyahlara bürünmüş milyonerle ilgili diğer sansasyonel hikayeler arasında, çocuklarının tıbbi bakımını ödemeyi reddettiği (bu, oğlu Edward’ın bir bacağını kangren yüzünden kaybetmesine neden oldu), sıcak su kullanmadığı ve iç çamaşırlarını sadece paramparça olduklarında değiştirdiği ve sadece ofis radyatöründe ısıttığı yulaf ezmesini yediği (bu belki de yetiştirilme tarzından kaynaklanıyordu) yer alıyordu.
Onun ne kadar cimri olduğunu anlayabilmeniz için hakkında anlatılan diğer hikayelere de kulak vermeniz gerekir. Mesela Hetty Green, çok zengin olmasına rağmen emlak vergisi vermemek adına evde kalmayıp ucuz ve varoş hotellerde yaşamını sürdürmüş, her gün aynı siyah elbiseyi giymiş. Hetty o kadar cimriymiş ki anlatılanlara göre elbisesinin yalnızca alt kısmını, yani yerle temas ederek kirlenen kısmını arada bir temizlermiş. Sebebi de sabuna para vermek istememesiymiş.

Hetty Green 81 yaşındayken marketteki bir satıcı ile 1 şişe sütün fiyatı için tartışmaya girişmiş. Kadın o kadar sinirlenmiş ki kalbi buna dayanamamış ve kalp krizi geçirip orada ölüvermiş.
2 çocuğuna ve kendine asla yeni elbiseler almadığı için Hetty Green’i sokakta görenler onun bir dilenci olduğunu düşünürmüş.
Hetty Green’in Mirası
Bu hikayelerin çoğu asla doğrulanmasa da bazı açılardan kesinlikle acımasızdı. Hetty Green, teyzesi Sylvia Ann Howland’ın tek varisi olması gerektiğini iddia ettiğinde mahkemede bazı aile üyelerine karşı karşıya geldi.
Mevcut vasiyet, Howland’ın servetini birkaç akraba arasında pay ediyordu, ancak Green, onun tek varis olduğunu iddia ettiği daha eski bir vasiyet olduğu iddiasını ortaya atmıştı.
“Robinson v. Mandell” davası, adli matematiğin istatistiksel kanıt olarak erken kullanımıyla ünlendi; Duruşma sırasında bir matematikçi, Howland’ın Green’in ürettiği vasiyetteki imzasının sahte olduğunu kanıtlamak için olasılık yasalarını kullandı. Green ailesi üyeleri, daha sonra suçlamalarla karşı karşıya kalmaktan korktukları için Londra’ya kaçmak zorunda kaldılar.
Hetty Green 1916 yılında, arkasında iki çocuğu (paradan annelerinden çok daha fazla zevk alan) arasında paylaştırılan 100 milyon dolar değerinde bir servet (bugünün parasıyla 4 milyar dolar) bırakarak öldü. Annesi tedavi masraflarını karşılamadığı için bir bacağını kaybeden oğlu Ned, giden bacağının intikamını alırcasına kendi payına düşen tüm parayı partilerde, tatillerde ve pahalı mücevherlere harcamış.
Green’in finansal başarısını taklit etmek isteyenlere gelince, Hetty onlara şu tavsiyede bulunmuş: “Servet kazanmanın büyük bir sırrı yok. Tek yapman gereken ucuza alıp pahalıya satmak, tasarruflu ve kurnazca hareket etmek ve bunda ısrarcı olmak.”
Harriet “Hetty” Robinson, 1834’te Massachusetts’te, servetlerini New Bedford limanında çalışan balina avı filolarıyla kazanan zengin bir New England ailesinde doğdu. Robinson’ın tek erkek kardeşi o çok küçükken ölünce Hetty aile servetinin tek varisi oldu, ancak babası onun bu yükü taşımaya hazır olmasını sağlayacaktı.
Daha sonra, “Altı yaşımdan itibaren servetime sahip çıkmam gerektiği öğretildi” diye hatırladı. Büyükbabası Gideon Howland, torununun merakını, onunla finansal konuları tartışmanın yanı sıra finansal gazeteleri okumaya teşvik ederek sürekli canlı tuttu.

Babasının ve büyükbabasının kendi mali durumunu yönetebilme ve başka birine bağımlı olmama arzusu, genç Robinson’ı yeni kocası milyoner Edward Henry Green’den çok sıra dışı bir istekte bulunmaya yöneltti: ondan kendi serveti üzerindeki tüm haklarından feragat etmesini istedi.
O sırada yürürlükte olan yasal “gizlilik” doktrini uyarınca, bir koca, karısının tüm haklarını ve mülkiyetini üstlenirdi. Bu, Hetty’nin açısından bakıldığında gayet akıllıca bir hamleydi: Edward 1885’te iflas etti ve karısının onun borçlarını karşılamayı reddetmesinin ardından boşandılar.
Servetini Nasıl Kazandı?

Hetty Green, yıllar içinde dolar üzerinde spekülasyon yaparak ve ipotek, gayrimenkul ve demiryollarına yatırım yaparak servetini istikrarlı bir şekilde artırdı. Green’e ayrıca bazı başka aile üyeleri de miras bıraktı bu da zaten oldukça büyük olan servetini daha da artırdı.
1905’e gelindiğinde, Seattle Republican gazetesinde yayımlanan bir makale, onu “dünyanın en zengin bir avuç insanı” arasında gösterdi ve servetinin net değerini John D. Rockefeller’ınkinden düşük, ancak İngiltere VIII. Edward’ınkinden oldukça yüksek olarak gösterdi.
Pek çok olağanüstü varlıklı insan gibi, Hetty Green de medyanın büyük ilgisini çekti. Bunun en başta gelen sebebi ise erkeklerin hâkim olduğu alanda kadın olarak var olma mücadelesi vermesiydi (bahsi geçen makalede listelenen tüm milyonerler ve kraliyet mensupları arasındaki tek kadın Hetty idi). Gazeteler, 1902’de ayrı yaşadığı kocasının cenazesinde giydiği yas kıyafetlerinden sonra ona “Wall Street Cadısı” adını taktı ve “o günden sonra, yüzünü kapatan kalın bir siyah peçe olmadan asla dışarı çıkmadı.”
Ne kadar cimriydi?
Siyahlara bürünmüş milyonerle ilgili diğer sansasyonel hikayeler arasında, çocuklarının tıbbi bakımını ödemeyi reddettiği (bu, oğlu Edward’ın bir bacağını kangren yüzünden kaybetmesine neden oldu), sıcak su kullanmadığı ve iç çamaşırlarını sadece paramparça olduklarında değiştirdiği ve sadece ofis radyatöründe ısıttığı yulaf ezmesini yediği (bu belki de yetiştirilme tarzından kaynaklanıyordu) yer alıyordu.
Onun ne kadar cimri olduğunu anlayabilmeniz için hakkında anlatılan diğer hikayelere de kulak vermeniz gerekir. Mesela Hetty Green, çok zengin olmasına rağmen emlak vergisi vermemek adına evde kalmayıp ucuz ve varoş hotellerde yaşamını sürdürmüş, her gün aynı siyah elbiseyi giymiş. Hetty o kadar cimriymiş ki anlatılanlara göre elbisesinin yalnızca alt kısmını, yani yerle temas ederek kirlenen kısmını arada bir temizlermiş. Sebebi de sabuna para vermek istememesiymiş.

Hetty Green 81 yaşındayken marketteki bir satıcı ile 1 şişe sütün fiyatı için tartışmaya girişmiş. Kadın o kadar sinirlenmiş ki kalbi buna dayanamamış ve kalp krizi geçirip orada ölüvermiş.
2 çocuğuna ve kendine asla yeni elbiseler almadığı için Hetty Green’i sokakta görenler onun bir dilenci olduğunu düşünürmüş.
Hetty Green’in Mirası
Bu hikayelerin çoğu asla doğrulanmasa da bazı açılardan kesinlikle acımasızdı. Hetty Green, teyzesi Sylvia Ann Howland’ın tek varisi olması gerektiğini iddia ettiğinde mahkemede bazı aile üyelerine karşı karşıya geldi.
Mevcut vasiyet, Howland’ın servetini birkaç akraba arasında pay ediyordu, ancak Green, onun tek varis olduğunu iddia ettiği daha eski bir vasiyet olduğu iddiasını ortaya atmıştı.
“Robinson v. Mandell” davası, adli matematiğin istatistiksel kanıt olarak erken kullanımıyla ünlendi; Duruşma sırasında bir matematikçi, Howland’ın Green’in ürettiği vasiyetteki imzasının sahte olduğunu kanıtlamak için olasılık yasalarını kullandı. Green ailesi üyeleri, daha sonra suçlamalarla karşı karşıya kalmaktan korktukları için Londra’ya kaçmak zorunda kaldılar.
Hetty Green 1916 yılında, arkasında iki çocuğu (paradan annelerinden çok daha fazla zevk alan) arasında paylaştırılan 100 milyon dolar değerinde bir servet (bugünün parasıyla 4 milyar dolar) bırakarak öldü. Annesi tedavi masraflarını karşılamadığı için bir bacağını kaybeden oğlu Ned, giden bacağının intikamını alırcasına kendi payına düşen tüm parayı partilerde, tatillerde ve pahalı mücevherlere harcamış.
Green’in finansal başarısını taklit etmek isteyenlere gelince, Hetty onlara şu tavsiyede bulunmuş: “Servet kazanmanın büyük bir sırrı yok. Tek yapman gereken ucuza alıp pahalıya satmak, tasarruflu ve kurnazca hareket etmek ve bunda ısrarcı olmak.”