İnsan dahil evrende isim verilen bütün canlı cansız varlıklar Hidrojen, Oksijen, Neon, Karbon, Azot, Silisyum, Magnezyum, Berilyum, Fosfor, Sodyum, Demir elementlerinden veya bir kaçından ortak şekilde bulundururlar , evrende hiç bir şey diğerine oranla madde boyutunda benzersiz ya da özel değildir.
Bütün maddeleri özel kılan şeylerin tepkimeleri oldukları gibi, insanı da özel kılan şey kimilerine göre olaylar karşısında ki edindikleri tecrübeleri ve tercihleridir, Yale üniversitesi Brooks and Suzanne Ragen Profesörü Paul Bloom'a göre ise insanda karar verme mekanizması dahil bütün duygusal tepkimeler salgıladığımız hormonların, nörotransmitterların eseridir. Yani her şey beynimizde olup biten bir kaç salgı değişikliğinden ileri gelir ve bu değişikliklere bazı durumlarda biyolojik faktörlerin yanı sıra duygusal tepkimelerde olanak tanır. Bu hormonların kararlı salınımları ise bizim kutubumuzu belirler.
Konudan biraz uzakta yıllar önce "ilk intiba" denilen ve ikili ilişkilerde muazzam ölçüde önemli olan bir kavram hakkında detaylı bir araştırma yapmıştım, insan aslında karşıda ki insana gördüğü andan itibaren ilk 4/30 saniyede olumlu ya da olumsuz yanıt veriyor ve bu yanıtı veren insanların büyük yüzdesi ilerleyen zamanda verdikleri yanıtların arkasında duruyor. Yani aslında beynimiz bir kişinin iyi ve kötü, çirkin ya da simetrik, kabul edilebilir ya da edilemez olduğuna belleğinize saniyeler içinde başvurarak tecrübe ve yaşam biçiminizi analiz ederek ulaşıyor.
Dünya da ikili ilişkilerde tekrarlanmayacak tek şeyin ilk intiba olduğu ve bunu bilginin niteliği değil, kullanılış şekli olduğunu kavrayarak "Zıt kutuplar birbirini çekmesi" prensibine dönelim.
Kendimden örneklendirecek olursam, bir zamana kadar ilk intibada olur verdiğim insanların neden kendi kişiliğim ve tercihlerimle zıt yönde olduğuna anlam vermeye çalıştım, daha sonra insanın aşina olduğu şeyin sıradan, sıradan olan şeyin sıkıcı olduğu gerçeğine ulaştım, bu aynı zevkler ve hatta meslek gruplarına sahip arkadaşlarımın şiddetli geçimsizlikten neden teker teker boşandıkları sorusuna ya da her gördüğümde mutsuzum diye bağıran gözlere neden tanık olduğum gerçeğine bir nebze ışık tutuyor, çoğu zaman kesişen nöbetler, aldatmalar boşanma sebebi olurken, en samimi olduklarımdan hayatın çok sıkıcı ve tek düze olduğu cevabını da az almadım.
Yani özetle insan elinde olmayan, kendisine göre görece daha yeni, daha zıt karakterler ile daha karmaşık ama daha uzun soluklu ilişkiler sürdürebiliyor. Rutin iyidir ama sıkıcıdır, insanın bilmediğine olan açlığı asla dinmez.
Daha uzatmayayım.
Tamamen kendi tecrübelerim doğrultusunda vardığım sonuçlardır.
Belki de Neruda'nın dediği gibi "İnsan ulaşamadığı her şeyin delisi, ulaştığı her şeyin nankörüdür." Bize zıt olan pasif, sıradan zevkleri olan insanlar dahi olsa, bazen sırf deneyimlemek için "evet" diyebiliriz.
Bol şans.
Bütün maddeleri özel kılan şeylerin tepkimeleri oldukları gibi, insanı da özel kılan şey kimilerine göre olaylar karşısında ki edindikleri tecrübeleri ve tercihleridir, Yale üniversitesi Brooks and Suzanne Ragen Profesörü Paul Bloom'a göre ise insanda karar verme mekanizması dahil bütün duygusal tepkimeler salgıladığımız hormonların, nörotransmitterların eseridir. Yani her şey beynimizde olup biten bir kaç salgı değişikliğinden ileri gelir ve bu değişikliklere bazı durumlarda biyolojik faktörlerin yanı sıra duygusal tepkimelerde olanak tanır. Bu hormonların kararlı salınımları ise bizim kutubumuzu belirler.
Konudan biraz uzakta yıllar önce "ilk intiba" denilen ve ikili ilişkilerde muazzam ölçüde önemli olan bir kavram hakkında detaylı bir araştırma yapmıştım, insan aslında karşıda ki insana gördüğü andan itibaren ilk 4/30 saniyede olumlu ya da olumsuz yanıt veriyor ve bu yanıtı veren insanların büyük yüzdesi ilerleyen zamanda verdikleri yanıtların arkasında duruyor. Yani aslında beynimiz bir kişinin iyi ve kötü, çirkin ya da simetrik, kabul edilebilir ya da edilemez olduğuna belleğinize saniyeler içinde başvurarak tecrübe ve yaşam biçiminizi analiz ederek ulaşıyor.
Dünya da ikili ilişkilerde tekrarlanmayacak tek şeyin ilk intiba olduğu ve bunu bilginin niteliği değil, kullanılış şekli olduğunu kavrayarak "Zıt kutuplar birbirini çekmesi" prensibine dönelim.
Kendimden örneklendirecek olursam, bir zamana kadar ilk intibada olur verdiğim insanların neden kendi kişiliğim ve tercihlerimle zıt yönde olduğuna anlam vermeye çalıştım, daha sonra insanın aşina olduğu şeyin sıradan, sıradan olan şeyin sıkıcı olduğu gerçeğine ulaştım, bu aynı zevkler ve hatta meslek gruplarına sahip arkadaşlarımın şiddetli geçimsizlikten neden teker teker boşandıkları sorusuna ya da her gördüğümde mutsuzum diye bağıran gözlere neden tanık olduğum gerçeğine bir nebze ışık tutuyor, çoğu zaman kesişen nöbetler, aldatmalar boşanma sebebi olurken, en samimi olduklarımdan hayatın çok sıkıcı ve tek düze olduğu cevabını da az almadım.
Yani özetle insan elinde olmayan, kendisine göre görece daha yeni, daha zıt karakterler ile daha karmaşık ama daha uzun soluklu ilişkiler sürdürebiliyor. Rutin iyidir ama sıkıcıdır, insanın bilmediğine olan açlığı asla dinmez.
Daha uzatmayayım.
Tamamen kendi tecrübelerim doğrultusunda vardığım sonuçlardır.
Belki de Neruda'nın dediği gibi "İnsan ulaşamadığı her şeyin delisi, ulaştığı her şeyin nankörüdür." Bize zıt olan pasif, sıradan zevkleri olan insanlar dahi olsa, bazen sırf deneyimlemek için "evet" diyebiliriz.
Bol şans.