Müziğin ilk büyük atılımı “antik müzik” çağı olarak bilinen dönemde gerçekleşir. Bilim insanları ortaya dökülen ilk şarkının Sümerlere ait olduğunu belirtiyor. Tam 3400 yaşında olan bu şarkı, 1950’li yıllarda antik Ugarit kentinde bulunan bir tabletin üzerinde yazılıydı. Dünyanın en eski melodisi olarak kabul edilen bu şarkı, Hurrian Hymn No. 6 olarak isimlendiriliyor. 1972 yılında Anne Draffkorn Kilmer, bu şarkıyı bugün modern dünyada kullandığımız yedi notalı diyatonik dizeye uyarladı.
Müzik notaları da dahil olmak üzere tam anlamıyla müzik parçası oluşturmanın en eski örneği M.S 2. yüzyıla tarihleniyor. 19. yüzyılda İzmir – Aydın demir yolu inşaatı sırasında bulunan Seikilos Yazıtı, üzerindeki müziksel gösterimleri nedeniyle ilk bulunduğu an bilim insanları hayrete düşürmüştü. Bu yazıtta şarkı sözleri, notalar ve gömüt yazısı alt alta sıralanmıştı. Seikilos’un Şarkısı olarak bilinen bu parça, dünyanın en eski müzik yapıtı olarak kabul ediliyor. Yazıtın, Yunan işgali sırasında Türkiye’den kaçırıldığını da belirtelim. Bu eşsiz buluntu şu an Kopenhag Ulusal Müze’de sergileniyor. Seikilos Yazıtı’nın Türkiye’ye getirilmesi için çalışmalar devam ediyor.
Antik Mısır her alanda olduğu gibi müzik tarihi söz konusu olduğunda da ilgi çekici bir geçmişe sahip. Mısır toplumunda müziğin ne kadar önemli olduğunu, arkeolojik çalışmalar sonucunda gün yüzüne çıkan yüzlerce çalgıdan ve tapınakların duvarlarında bulunan resimlerden anlayabiliriz. Bununla birlikte bu çizimlerde kadınların şarkı söyleyerek dans ettikleri de görülebilir. Antik Mısır’da enstrüman çalmak erkeklerden çok kadınların icra ettiği bir durumdu. Flüt, arp ve vurmalı çalgılar başlıca kullanılan enstrümanlar arasındaydı. Antik Mısır’da müziğin hastalara şifa verdiğine de inanılırdı. Bu nedenle gün boyunca mabetlerde duaya müzik eşlik ederdi.
Müzik notaları da dahil olmak üzere tam anlamıyla müzik parçası oluşturmanın en eski örneği M.S 2. yüzyıla tarihleniyor. 19. yüzyılda İzmir – Aydın demir yolu inşaatı sırasında bulunan Seikilos Yazıtı, üzerindeki müziksel gösterimleri nedeniyle ilk bulunduğu an bilim insanları hayrete düşürmüştü. Bu yazıtta şarkı sözleri, notalar ve gömüt yazısı alt alta sıralanmıştı. Seikilos’un Şarkısı olarak bilinen bu parça, dünyanın en eski müzik yapıtı olarak kabul ediliyor. Yazıtın, Yunan işgali sırasında Türkiye’den kaçırıldığını da belirtelim. Bu eşsiz buluntu şu an Kopenhag Ulusal Müze’de sergileniyor. Seikilos Yazıtı’nın Türkiye’ye getirilmesi için çalışmalar devam ediyor.
Antik Yunan
Antik Yunan toplumunda müziğin önemli bir yeri vardı. Müzik sadece eğlence amacıyla değil manevi ihtiyaçlar nedeniyle de icra edilirdi. Antik Yunan’da popüler olan enstrümanlar arasında çift gövdeli aulos, telli bir çalgı olan lir ve kitara ismi verilen özel bir tür bulunmaktaydı. Aynı zamanda müzik, eğitimin önemli bir parçasıydı. Altı yaşından büyük erkek çocukların eğitimine müzik de dahil edilirdi. Dönemin şairlerinin tüm şiirleri bestelenir ve dansın da bulunduğu büyük gösterilerde söylenirdi. Bununla birlikte toplu eğlencelerde ve törenlerde müzik çalındığı biliniyor. Ancak umanlar Antik Yunan müziğinin tam olarak nasıl olduğu konusunda hemfikir değiller.Antik Roma
Roma’nın müzik geleneği büyük ölçüde Antik Yunan müziğine dayanıyordu. Hayatın birçok alanında önemli bir rolü olan müzik, amfitiyatrolarda ve odea’da çalınırdı. Roma ordusunda tuba ve cornu ismi verilen enstrümanlar kullanılırdı. Dini törenlerin çoğunda müziğe, bucina ve lituus enstrümanları eşlik ederdi.Antik Mısır
Antik Mısır her alanda olduğu gibi müzik tarihi söz konusu olduğunda da ilgi çekici bir geçmişe sahip. Mısır toplumunda müziğin ne kadar önemli olduğunu, arkeolojik çalışmalar sonucunda gün yüzüne çıkan yüzlerce çalgıdan ve tapınakların duvarlarında bulunan resimlerden anlayabiliriz. Bununla birlikte bu çizimlerde kadınların şarkı söyleyerek dans ettikleri de görülebilir. Antik Mısır’da enstrüman çalmak erkeklerden çok kadınların icra ettiği bir durumdu. Flüt, arp ve vurmalı çalgılar başlıca kullanılan enstrümanlar arasındaydı. Antik Mısır’da müziğin hastalara şifa verdiğine de inanılırdı. Bu nedenle gün boyunca mabetlerde duaya müzik eşlik ederdi.