kibir destanı yunus emre
eğer dinler isen haber vereyim,
akıl casusa ne der göstereyim.
kanaat şehre gelip tahtı aldı,
haramiler ise yollarda kaldı.
çıkarlar dağ başına yol kesmek için,
bırakmazlar yolcuyu yola gitsin.
akl casusa: “hemen geri dönüp” der,
“götür kanaat’e benden haber.
kanaat hoş otursun taht onundur,
devlet nimetleriyle baht onundur.
çok durmaz harami dağ başında,
geçer bir gün ele, yol savaşında”
kibir derler ona, bilirler onu,
imansız kalacak o âsî canı.
kendinden başka kimseyi beğenmez,
yüksek yerde durur aşağı inmez.
nice tahta çıkanlar yere düştü,
nice “ben” diyene sinek üşüştü!
kendinden uzak tut kibr endişesin,
kibre uyarsan uzağa düşersin.
uzak düşenlerin imanı yoktur,
meğer cisimlerinin canı yoktur.
canı sakınmalı ki canlı kişi,
hakkında kusura dönmesin işi.
büyüklük taslama lanet alırsın,
kovulmuşlarla bir olur kalırsın.
kapı gözet, kapı tut, dip gözetme,
devlet kapıdadır bırakıp gitme!
dilersen devleti kapıda bekle,
umarsan nimeti kapıda bekle.
beğenme sen seni, uzak düşersin,
çaresiz kalınca yolu şaşarsın.
varsa kibir haberi, hangi yere,
işiten lanet okur o habere.
sakın olmayasın kibirle yoldaş,
kibri nerde görürsen orda savaş.
kibir ve arzu vefa kılmaz sana,
yazık toprağa düştüğün o güne.
tenin yıkılmadan kibri yıkıver,
bu zorluklar hanesinden çıkıver.
bu kibre nazar kılsan yok vefası,
zahmettir nereye baksan hevası.
kibir sahibinin nazarı yoktur,
bu sebepten gönülde nuru yoktur.
hakk’a giden bir yol vardır gönlünde,
görmez onu, yabancıdır elinde.
iyi bil, hak yolu gönlünde sırdır,
bütün özellikler gönülde birdir.
her kim ki o gönlün dışında kala,
nasibi kaptırıp eli boş kala.
gönül eri bilir gönül haberin,
gönüllerin içinde cümle varın.
yazık, bütün ömrün eyvaha vardı,
büyüklenmek, seni yoldan ayırdı.
büyüklenmek ne ki ona uyarsın,
ümit kesme, bir gün hakk’ı duyarsın.
daim sana bakıp seni görürsün,
mağrur olup senden haber verirsin.
bu ham düşüncelerde ne bulursun?
bu huyla bir gün tövbesiz ölürsün.
tutma o işi ki faydası yoktur,
özüne bir hüner edesi yoktur.
hüner gözet ki hünere eresin,
eren ile yol alıp dostu göresin.
kibirli kişiler dosta eremez,
kibir kendine düşmandır göremez.
düşmansın sen sana, dostun kim ola,
bu kötü huyundur sana havale.
şayet menzile varırsan bu huyla,
orda gönül dirliğin nasıl ola?
bu dirlikle nice yoldaş olursun?
nice ileri geçip baş olursun?
bu hâl ile kılıç yok arada,
senin için kılıcı kim yarata?
bilmelisin sana düşman kim ise,
bilmelisin dosta kin duyan kim ise.
iyi değildir bu yolda aymazlık,
çok uzatma, işin var bunca yıllık.
yazık, kibir işini çok uzattın,
kendi kendini gönüllerden attın.
etmedin bir gün gönül pazarını,
candan dinlemedin dost haberini.
ne kadar yeleceksin? dünya için?
bir gün bir şey yapmadın mevla için.
tutamazsın, koşma dünya peşinden,
ecel yol bağlamış, aşamazsın sen!
şu beş günlük ömür, bu harca yetmez,
sağır mı kulağın niçin işitmez?
kibir geldi, seni karartıp gitti,
ecel atı yörüktür, gelip tuttu.
sen seni hiç bilemedin, ne yazık!
nasıl kulsun ki edemedin kulluk.
eğer sen kulsan o hâlde beyin hani?
dileğin ne vakte dek tutar seni?
ne aklın var senin ne de delisin,
ne burda diri ne kabrde ölüsün.
ey bîçare, bu nasıl dirlik böyle?
için dopdoludur şirk ve şüpheyle!
madem bir şüphen yokmuş inanaydın,
bu gaflet uykusundan uyanaydın.
arzu ve kibir nice tutar seni?
ölüm evreni bir gün yutar seni!
kibr ve arzuyla ne yapıp edersin?
ecel eli uzun, nasıl gidersin?
ömür borcunun vakti bir gün ere,
ecel, varlık harmanın yele vere.
bu vade ermeden gel bir gözün aç,
arzu ve kibir yolundan beri kaç.
beş günlük ömür için geri dönme,
şu fani dünyanın nakşına kanma.
senin gibi bin er aldattı dünya,
göster şimdi, kimindi bunca bina?
çok hızlı davran ki ütülmeyesin,
kibir tuzağına tutulmayasın.
kibrin öğüdünü tutarsan eğer,
biçemezsin tevazua bir değer.
kibirlinin yeri siccîn içinde,
o yüzden olmadı hiç din içinde.
din yolu tutanın siccîn nesidir?
kin ve kibir ehlinin din nesidir?
bana inanmazsan hâlin göresin,
şu ömrü, kibirle yele veresin!
şimdi akıldan medet iste, yürü!
esir olmuşsun bunca yıldan beri.
akıl, adaletli aziz kişidir,
bunalana medet onun işidir.
seni çok beladan kurtara akıl,
mutluluk yoldaşın olsun, ay ve yıl.
geldi akl’ın yanına mahcup olmuş,
gözleri kaygıdan yaş ile dolmuş.
kendine gelip de selam veremez,
ateşe düşer yolunu göremez.
geçti nice zaman saydı yerinde,
geçirdi ömrü nefsin pazarında.
işit şimdi akıl ne söyler ona:
“sakın, tevazu taliptir canına!”
sözü bitmeden tevazu göründü,
kibir onu görüp yüz geri döndü.
kılıç çekip gelir, yer alçağından,
kibir onu görüp kaçtı dağından.
dağı ovayı doldurdu bir feryat,
kimine cennet kimine arasat.
tevazu kibr’in üstüne at sürdü,
kibir baktı, bir eri bin er gördü.
âsî kibir, hiç bırakmadı işi,
dağ başını tutup geçirdi kışı.
bu tevazu, bir ırmak olup aktı,
belli ki derdi denize varmaktı.
ne kadar kuvvetli olsa da pınar,
varamayıp denize, yere sızar.
su akıp başka bir suya karışır,
su suyu bulup denize erişir.
denize kadar ırmak idi adın,
gerisini bırak, denize daldın.
inci muhal değil, deniz olana,
ya altın niye muhal olsun ona?
o denizde ne acayiplikler var,
ancak halka gizli, sana aşikâr.
her bir dalgada bir damar bulasın,
yakut, inci ve mercanlar bulasın.
budur sermaye o bahre dalana,
arı dirlik gerek cevher bulana.
yendi tevazu yüz bin çevik eri,
zaptetti tüm kara ve denizleri.
tevazu edeni define bekler,
yüce yer gözeten derde dert ekler.
tevazuyla varsan meydan senindir,
cevher senden çıkar, maden senindir.
tevazudur yeri göğü götüren,
yedi kat yerden aşağı duran.
tevazu üzeredir gök ile yer,
öveceksen tevazuyu övüver.
devlete ulaşır tevazu olan er,
ona kim yetişir, uzayıp gider.
tevazu yürüyüp âlemi aldı,
ki her ne var ise ona kul oldu.
gizlenip kibr eri görünmez oldu,
artık yüksek bir yere binmez oldu.
tevazuyla kanaat hoş yâr oldu,
neyi istersen orda var oldu.
tekrar şenlendi şehr ile vilayet,
dostumuz şad oldu, düşmanımız mat.
casus gidip akl’a haber iletti,
gör tevazuyu kibr’e neler etti.
kardeş, eline ne geçti, gör kibr’i,
diri kurtulmadı bin erden biri.
akıl bunu işitip çok sevindi,
muştuluk verip hemen tahttan indi.
o devlet sahibi akla şükretti,
aklı erer ve bilirdi devleti.
eğer devlet gerekse akla danış,
meşveretsiz başa varmaz hiç bir iş.
gel, bilgini unut sen, uslu isen,
saadettir sana her ne huylu isen!
yunus tevazuyu çok beğendin sen,
bu yüzdendir aşk makamına geçmen.
farizadır sana, sen seni sakın,
kim ola sencileyin sana yakın?
halk içinde yüzünü yere bırak,
bu durum kibir ehline çok uzak.
hatadır, her işini uygun sanma,
sebil ol herkese, bir dem usanma.