Toplumda İbadetin Birleştirme Gücü

Chen

🇵🇸
Forum Sorumlusu
Katılım
9 Ocak 2020
Mesajlar
44,586
Çözümler
4
Tepki puanı
13,029
Puanları
113
Konum
.
Cinsiyet
Kadın
Zihni bir nitelikte olan iman, grup veya fertleri daha geniş bir cemaat içinde ayrımlaşma ve ayrılmaya götürürken ibadet dini kurumu kurmaya, birleştirmeye ve geliştirmeye yarar.


Underhill ibadetin dini benciliği yendiğini ve sosyolojik ve mezhebi bölünme ve ayrılmaları önlediğini büyük bir anlayışla söylemektedir. İbadet, ayin ve dini törenler ayın merkezi tecrübeye dayanan kimseleri birbirine bağlar ve birleştirir.


Bu olay ilkel dinlerde daha açık olarak görülür. Profesör Bronislav Kaspar Malinowski, ibadet, ayin ve tören olarak görülen eylemlerde yaratıcı elemanlar görmekte ve bu amaçla yapılan toplantılardan en kutsal eylem ve işlemlerin cereyan etmekte olduğunu savunmaktadır.


Şüphesiz, namaz kılmak, kurban kesmek, Tanrıya şükretmek ve yalvarmak için bir araya gelen müminler ibadet, ayin ve törenlerin en güzel örneklerini verirler.



Malinowski, ilkel toplumlardaki ibadetin, genellik ve dini inançla toplum teşkilatının karşılıklı münasebetleri bakımından en az ileri dinlerdeki kadar belirgin olduğunu söyler.


Soy, sop, ırk ve ulustan hangisi söz konusu olursa olsun en ilkel ibadet, ayin ve törenler bile grubu birleştirmeye yardım eder.

Hiçbir teolojik doktrin, dini tören ve menseklerin yaptığı tesiri yapamaz.


Dr. Pratt Hinduizmin tanınmış bir kolu olan Arya Samaj gibi büyük ölçüde rasyonalist olan bir grupta hile ibadetin kuvvetli etkilerini görmüştür.


Çağımızın en önde gelen bir sosyolog ve filozofu olan G. H. Meade göre ibadetin tam olarak aklileştirilmesi imkansız olup içinde sakladığı sırlı değerler vardır. Bununla beraber o her vakit içinde bulunduğu şekil ve toplumsal ortamda muhafaza edilegelmektedir.



İbadet, kurban ve dini tören, yalnızca ona katılanların tecrübelerini açıkça anlatmakla kalmaz, aynı zamanda grubun teşkilat ve zihniyetini tayin etmeye ve ona şekil vermeye de yardım eder.

Underhill Hıristiyan kilisesinde toplu tapınma konusunda üç tip tespit eder:



Ortaklaşa bir sükut, Önder, imam, papaz, haham ve yardımcılarının grup adına yaptıkları tapınma eylemleri ve her müminin katıldığı ayin, tören ve litürji eylemleridir.



İlkel bir toplumda teorik bilgilerin sayısı pek azdır. Amerika Yerlilerinden Kara ayaklılar (Pieds-Noirs) veya karga (Corheau) ve benzeri uruklar çok az bir dünya görüşüne sahiptirler. Her türlü panteon fikrinden yoksundurlar.


Kutsal bilgiler çok kez büyücü, hoca, papaz ve haham gibi din işlerini yürütmekten birinci derecede soruınlu kimselerin biricik iş ve imtiyazlarıdır. Grup bir bütün olarak çok az din töreni yapar. Fakat grubun devamlılığı bu popüler törenlere bağlıdır.



Tarımla uğraşan toplumlarda ve genel olarak, köylüler arasında teorik din bilgisinin az ve kıt olmasına karşılık ibadet konusundaki ilgi ve eylemleri göze çarpacak kadar belirgindir.



Tapınma eylemleri zamanla daha ince ve karmaşık bir hal alınca büyük ölçüde bir uzman ihtiyacı baş gösterir. Böylece ilke ve uygulamada bir takım tapınma eylemlerini başkalarından ayırmak ve bazı mesleki ve litürjik görevleri yerine getirmek üzere din adamlarından kurulmuş bir heyet meydana gelir.

Bu kimseler gün geçtikçe Diyanet İşlerini fiili inhisarları altına aldılar. Bu suretle yavaş yavaş Ruhban (Sacerdoce) denilen bir sınıf teşekkül eder.


Bunlar İsrail, Mısır, Yunan, Meksika, Çin ve Japonyada olduğu gibi başlangıçta aile babası (Paterfamilias), önder, başkan, memur ve kıralların yapmakta oldukları dini işlem ve görevleri Üzerlerine alırlar .



İbadetle ilgili önemli görüşler ve ferdi doğrudan doğruya grupla münasebete getiren an ve zamanlar üzerinde durulur. Bunlar aile için doğum, erginlik, evlenme, savaş, av ve benzeri, tek ve toplu çalışma için büluğ çağı ve gruptan ayrılma için de ölüm olaylardır. İlkel insanın hayatında hiçbir iş ve eylem yoktur ki din damgasını taşımasın. Şüphesiz din bütün toplumlarda en önemli bir etkendir. Din her türlü toplum ve aile münasebetlerine, en basit çalışmalara ve günlük işlere kadar girer.

Kısacası ilkel insan yaşayışında her işlem ve eylem dini mensek ve yasaklarla az çok sınırlanmış ve denetlenmiştir.

Tapınma ilkel toplumlarda birinci derecede bir birleştirme etkeni ve birliği anlatma konusunda başta gelen bir faktördür.


Bu görüş kültür gelişmelerinin daha yüksek seviyelerinde hile doğrudur. İsrail, Yunan, Roma, Hint, Çin, Meksika ve Eski Doğunun şehir devletlerinde özel ve genel tapınmalar iman ve doktrinden daha çok yaşayış ve davranış birliği sağlıyordu.


Bugün eğer Doğu Roma, İngiliz Katolikliği, Budizmin Mahayana kolu Hinduizm, Parsizm, Yahudilik ve İslamlığın bazı dallarında dinin ibadet yönlerine önem veriliyorsa bunu kısmen tapınma yahut din törenlerinde saklı birleştirme gücünün anlaşılmış olmasına yormak gerekir. Bu kanı ve anlayış bütün din kurucularında layık olduğu ifadeyi bulmuştur.


Bunun en tipik örneği, Konfuçyusta ve onun konuşmalarını saptayan seçme eserler (Analectes)inde bulunur




İbadetin birleştirme gücü, geçici veya sürekli bir teşkilatın kurulması ile gerçekleşir :


İlkel toplumlar arasında ve Yunanistan’da yer alan sır cemiyetleri (Societes a Mysteres) ve gizli dernekler, Romanın kardeşlik dernekleri bütün dünya dinlerinde özel ve genel tapınma görevlerini yerine getirmek üzere kurulmuş olan Lonca, Tarikat, Ahilik, Fütüvvet gibi ad taşıyan dernekler ve bir merkeze bağlanmış olan grup, kahile ve siteler konfederasyonu hu türlü teşkilatın örnekleridir.


Bu Konuda Bayram şenlikleri (Festivals) ve hac tavafları olağanüstü fırsatlardır. Çünkü buralarda yıkanma, temizlenme (taharet), yalvarma, adama (Voeu), sunma (Ofrande), kurban kesme, dini tören, törensel yürüyüş (Processions) gibi çeşitli tapınma eylemleri arasında sıkı bir bağlılaşma görülür.


Bütün bunlar din tarihçisi kadar Din sosyoloğunun da özellikle ilgilendiği konulardır. Bu türlü teşkilatın özel bir maksatla toplanmış olan mensuplarının zihniyet ve tutumu üzerindeki etkiler ve genel olarak din üzerinde yarattığı birleştirici ve bütünleyici sonuçlar kolayca tasavvur edilebilir.

Bununla beraber kültür anlatımlarında olduğu kadar dini şekillerin yorumlarında da bir ipham bulunduğunu kabul etmek gerekir.

Bu belirsizlik ve müphemiyet dinin pratik anlatımı olan tapınmada da vardır. Doktrinler ancak onların anlam ve önemini açıklayan kesin tanımlarla korunurlar. Öte yandan tapınma eylemleri çeşitli yorumlara yol açabilir.

Bu sebepten rastgele ve maksatlı olarak başka başka amaçlara hizmet ederler. Bu türlü karmaşık sebeplilik örneklerini Puehlo Medeniyetinde bulmaktayız. Amerika Yerlilerinden Zuni uruğunda ev yapma eylemi Hasat dolayısıyla yapılmakta olan din törenlerinin bir parçasıdır. Bu vesile ile yapılan tören zenginlerin toplumsal ödevlerini yerine getirme ve toplumu birleştirme ve kaynaştırma mekanizması olan mal ve mülk dağıtımı için bir fırsattır.


Bu gibi örnekler her din tarihinden alınacak misallerle sonsuz olarak çoğaltılabilir. tapınma eylemleri hu kadar kolaylıkla geniş, yeni ve belki de birbirine karşıt anlamlara bürünse hile büyük bir ayrılığa yol açmaz. Buna karşılık yorum farkları çatışma ve uyuşmazlıklar yaratabilir.


Bilindiği üzere sanat dini ilham sayesinde beslenir ve gelişir. Tezyin sanatları gibi görünürde dini sanılmayan buluşların hile kök ve başlangıcı nın dini ilhamda olmadığını ispat etmek çok güçtür. Güzellik ve dansta hiçbir eye irca edilemeyen bir zevkin varlığı inkar edilemez; ancak SANAT SANAT İÇİNDİR (l’Art pour l’art) önermesi çok geç varılan bir sonuçtur.

İlkel ve doğulu dinlerin epik, dramatik ve lirik edebiyatında resim, mimari, müzik ve dansın tapınma ile ilgili bir başlangıç; ve anlam taşıdığı açıkça farkedilir.


Burada “sanat sanat içindir” anlatımı nisbeten küçük bir rol oynar. Batı Aleminde sanatın başlangıç şartlarından, yani din etkisinden kurtulması Rönesansla haşlar.


Sanatın yaratıcılık niteliği başlangıçtaki amaçlarını muhafaza ettiği müddetçe bunun dini gruplar üzerindeki birleştirici ve kaynaştırıcı etkisi ölçüsüz denecek derecede büyüktür. Bunu anlamak için Dionizos sırlarının yorumunda Yunan Dramının oynadığı rolü, İslamda Alevilerin elem ve acılarını dile getiren Şia dramının rolünü, Hint ve Yunanın büyük kahramanlık destanlarını, Çin, Tamul ve İran lirizmini düşünmek kafi geldi. Bu konuda birle sanat yapılarıyla pratik olarak bütün ileri dinlerdeki tapınma yerlerinin (Havra, kilise ve camiler gibi tapınaklar) artistik yapı ve dekorasyonunun yarattığı etkiye ve klasik kilise müziğinin Hristiyanlıkta oynadığı birleştirici rol ve taşıdığı anlam ve öneme işaret edilebilir.



Böylece bu türlü faaliyetlere yardım etmek ve onları geliştirmek amacını güden teşkilatın çok çeşitli olduğu meydana çıkar. Bunların din ve kültür hayatı üzerinde büyük etkileri vardır.
 
Üst Alt