- Katılım
- 17 Tem 2023
- Mesajlar
- 9,757
- Çözümler
- 1
- Tepki puanı
- 2,463
- Puanları
- 113
- Konum
- ab inferno
- Cinsiyet
- Kadın
SEVGİLİ okurlarım, kamuoyunda adına Fatih Terim Fonu denilen süreç karmaşık ve çok yönlü bir olay.
Havada, çantalarda, bavullarda milyonlarca doların uçuştuğu bir süreç...
Dikkat ediniz, nereye gittiği ve ne olduğu bilinmeyen bu paralarda hiç ‘Lira’ yok.
Ortalıkta futbolcular var, onlara hocalık yapan ‘imparatorlar’ var.
Ama işin bir başka boyutu daha var ki bugüne kadar üzerinde hiç durulmadı.
Burası Türkiye abicim, bundan sonra da durulup durulmayacağını şimdiden bilmek mümkün değil!..
★★★
Okurum Semih Kumbasar’dan dün aldığım mesajı sizinle paylaşıyorum:
“Merhaba... Terim Fonuna yatırdıklarından daha fazla ve fahiş gelir elde edenler acaba bu geliri beyan ederek vergisini vermişler mi?
Beyan etmediklerinden eminim ama yine de ‘vatan millet’ edebiyatı ile iktidar yalakalığı ve düzen şakşakçılığı yapan bu tiplere bu soruları sormak en azından Vergi Dairelerinin görevidir.
Suç ise, cezası hapse kadar giden vergi kaçakçılığı ve teşekkül halinde kara para aklamaktır.”
Semih Bey hem doğru söylüyor, hem de bugüne kadar üzerine yeterince gidilmemiş bir konuyu gündeme getiriyor.
İşin vergi boyutu.
★★★
Türkiye’nin gündemine oturan bu ‘yeni biçim bankerlik skandalı’ eğer üzerine ciddi bir biçimde gidilirse çok canlar yakacak gibi.
Ama daha da önemlisi var.
Pislik ve rezillikler ortaya çıkmış olacak.
Bütün dünyada bir kural vardır ve aynı kural Türkiye için de geçerlidir.
Bu gibi işlere şimdi olduğu gibi mafya el koyar.
Tehditler havada uçuşur, sonrası nasıl gelir bilinmez.
Kaçınılması asla mümkün olmayan bir gerçektir.
★★★
Nitekim iki gün önce ortaya çıkan videoyu da görmüşsünüzdür...
Paracıkları toplayan Seçil Hanım iddiaya göre bir İranlı tarafından kaçırılıp boş bir araziye götürülüyor ve orada hafif tertip ‘okşanıp’ bazı itiraflarda bulunmak zorunda kalıyor.
Okşanmış olduğu da yüzündeki gözündeki şişliklerden anlaşılıyor.
Peki mafya nerede, işin neresinde?
Eski çocuk masallarında olsaydı şeytan aldı götürdü kaçamadan getirdi derdik ama günümüzde işler öyle yürümüyor.
Şimdi silahlar, yumruklar, tehditler konuşuyor.
★★★
İki soru daha...
-Fatih Terim niçin ağzını açıp da konuşamıyor, söyleyecek hiçbir şeyi gerçekten yok mu?
-Denizbank niçin suskun, işin hesabını vermekten niçin kaçınıyor? Nasıl bir banka imiş bu?
Bakın size burada söylüyorum, bu son rezilliği de bir süre sonra unutacağız. Her şey eskisi gibi olacak, yapanların yanına kâr kalacak...
Çünkü biz böyleyizdir...
Önce kıyameti koparırız, sonra unuturuz gider...
O kadar ki, gözünü para hırsı bürümüş bu tiplere karşı içimizde acıma duyguları bile depreşebilir!..
Ve her şeyi unuturuz.
SEVGİLİ okurlarım, her yönden tuhaflıklar ülkesine dönüşen Türkiye’de inanılmaz olaylara tanık olmayı sürdürüyoruz!
AKP’nin yan kuruluşu olarak görev yapan Futbol Federasyonu tarafından alınan son karar bu söylediğimi gözler önüne bir kez daha serdi.
Fenerbahçe ile Galatasaray arasındaki Süper Kupa maçı 30 Aralık Cuma günü Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da oynanacak.
Her iki takımın ilgili kurullarıyla birlikte taraftarları da ısrarla karşı çıktı ama sonuç değişmedi...
Çünkü işin içine para girmiş durumda.
★★★
Bu iş nasıl oldu, maçın Suudi Arabistan’da oynanmasına kim karar verdi?
Bu karar nasıl, hangi siyasi baskılarla alındı?
Daha da önemlisi hangi gerekçelerle alındı?
Konuya sadece ‘para’ açısından bakıldığında her iki kulübümüz bu işten kaç para alacak?
Parayı kim verecek, bizim Federasyon mu, yoksa hırsız Suudi şeyhleri mi?
Bu soruların yanıtı meçhul, kimse bilmiyor.
★★★
Bir Süper Kupa maçını bile kendi ülkemizde oynatmaktan aciz duruma düşmüşsek yazıklar olsun bize...
Ne uğruna, para uğruna!
Evet, hem Federasyon’a ve hem de maçı Suudi Arabistan’da oynamayı siyasi baskıyla kabul eden her iki kulübümüze yazıklar olsun.
★★★
Şimdi çok yakında, hemen önümüzdeki günlerde acayip bir ilan furyası başlayacak.
“Maç bileti, uçak ve otel harcamaları dahil şu kadar dolar ücretle Suudi Arabistan gezisi.. Maçı bizimle izleyin!..”
Belki ekstra bir ödeme yapanları Mekke’de umreye bile götürürler!
Benim bildiğim ve izlediğim kadarıyla her iki kulübümüzün milyonlarca taraftarı Mustafa Kemal Atatürk’ün aydın izinden yürüyen kitlelerden oluşur.
İşte bu aşamaya gelindiğinde o taraftar kitlelerine çok önemli bir görev düşecek.
Satış kampanyaları ile düzenlenecek Suudi Arabistan gezisine katılmayıp maçı boykot etmek...
Ve Süper Kupa maçını Türkiye’de televizyondan izlemek.
Bu dileğim gerçekleşir veya gerçekleşmez, onu bilemem.
Gerçekleştiği takdirde bu çorabı başımıza örenlere en büyük ders verilmiş olur.
Bu dersi onlara verelim, hak ettiler.
Havada, çantalarda, bavullarda milyonlarca doların uçuştuğu bir süreç...
Dikkat ediniz, nereye gittiği ve ne olduğu bilinmeyen bu paralarda hiç ‘Lira’ yok.
Ortalıkta futbolcular var, onlara hocalık yapan ‘imparatorlar’ var.
Ama işin bir başka boyutu daha var ki bugüne kadar üzerinde hiç durulmadı.
Burası Türkiye abicim, bundan sonra da durulup durulmayacağını şimdiden bilmek mümkün değil!..
★★★
Okurum Semih Kumbasar’dan dün aldığım mesajı sizinle paylaşıyorum:
“Merhaba... Terim Fonuna yatırdıklarından daha fazla ve fahiş gelir elde edenler acaba bu geliri beyan ederek vergisini vermişler mi?
Beyan etmediklerinden eminim ama yine de ‘vatan millet’ edebiyatı ile iktidar yalakalığı ve düzen şakşakçılığı yapan bu tiplere bu soruları sormak en azından Vergi Dairelerinin görevidir.
Suç ise, cezası hapse kadar giden vergi kaçakçılığı ve teşekkül halinde kara para aklamaktır.”
Semih Bey hem doğru söylüyor, hem de bugüne kadar üzerine yeterince gidilmemiş bir konuyu gündeme getiriyor.
İşin vergi boyutu.
★★★
Türkiye’nin gündemine oturan bu ‘yeni biçim bankerlik skandalı’ eğer üzerine ciddi bir biçimde gidilirse çok canlar yakacak gibi.
Ama daha da önemlisi var.
Pislik ve rezillikler ortaya çıkmış olacak.
Bütün dünyada bir kural vardır ve aynı kural Türkiye için de geçerlidir.
Bu gibi işlere şimdi olduğu gibi mafya el koyar.
Tehditler havada uçuşur, sonrası nasıl gelir bilinmez.
Kaçınılması asla mümkün olmayan bir gerçektir.
★★★
Nitekim iki gün önce ortaya çıkan videoyu da görmüşsünüzdür...
Paracıkları toplayan Seçil Hanım iddiaya göre bir İranlı tarafından kaçırılıp boş bir araziye götürülüyor ve orada hafif tertip ‘okşanıp’ bazı itiraflarda bulunmak zorunda kalıyor.
Okşanmış olduğu da yüzündeki gözündeki şişliklerden anlaşılıyor.
Peki mafya nerede, işin neresinde?
Eski çocuk masallarında olsaydı şeytan aldı götürdü kaçamadan getirdi derdik ama günümüzde işler öyle yürümüyor.
Şimdi silahlar, yumruklar, tehditler konuşuyor.
★★★
İki soru daha...
-Fatih Terim niçin ağzını açıp da konuşamıyor, söyleyecek hiçbir şeyi gerçekten yok mu?
-Denizbank niçin suskun, işin hesabını vermekten niçin kaçınıyor? Nasıl bir banka imiş bu?
Bakın size burada söylüyorum, bu son rezilliği de bir süre sonra unutacağız. Her şey eskisi gibi olacak, yapanların yanına kâr kalacak...
Çünkü biz böyleyizdir...
Önce kıyameti koparırız, sonra unuturuz gider...
O kadar ki, gözünü para hırsı bürümüş bu tiplere karşı içimizde acıma duyguları bile depreşebilir!..
Ve her şeyi unuturuz.
SEVGİLİ okurlarım, her yönden tuhaflıklar ülkesine dönüşen Türkiye’de inanılmaz olaylara tanık olmayı sürdürüyoruz!
AKP’nin yan kuruluşu olarak görev yapan Futbol Federasyonu tarafından alınan son karar bu söylediğimi gözler önüne bir kez daha serdi.
Fenerbahçe ile Galatasaray arasındaki Süper Kupa maçı 30 Aralık Cuma günü Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da oynanacak.
Her iki takımın ilgili kurullarıyla birlikte taraftarları da ısrarla karşı çıktı ama sonuç değişmedi...
Çünkü işin içine para girmiş durumda.
★★★
Bu iş nasıl oldu, maçın Suudi Arabistan’da oynanmasına kim karar verdi?
Bu karar nasıl, hangi siyasi baskılarla alındı?
Daha da önemlisi hangi gerekçelerle alındı?
Konuya sadece ‘para’ açısından bakıldığında her iki kulübümüz bu işten kaç para alacak?
Parayı kim verecek, bizim Federasyon mu, yoksa hırsız Suudi şeyhleri mi?
Bu soruların yanıtı meçhul, kimse bilmiyor.
★★★
Bir Süper Kupa maçını bile kendi ülkemizde oynatmaktan aciz duruma düşmüşsek yazıklar olsun bize...
Ne uğruna, para uğruna!
Evet, hem Federasyon’a ve hem de maçı Suudi Arabistan’da oynamayı siyasi baskıyla kabul eden her iki kulübümüze yazıklar olsun.
★★★
Şimdi çok yakında, hemen önümüzdeki günlerde acayip bir ilan furyası başlayacak.
“Maç bileti, uçak ve otel harcamaları dahil şu kadar dolar ücretle Suudi Arabistan gezisi.. Maçı bizimle izleyin!..”
Belki ekstra bir ödeme yapanları Mekke’de umreye bile götürürler!
Benim bildiğim ve izlediğim kadarıyla her iki kulübümüzün milyonlarca taraftarı Mustafa Kemal Atatürk’ün aydın izinden yürüyen kitlelerden oluşur.
İşte bu aşamaya gelindiğinde o taraftar kitlelerine çok önemli bir görev düşecek.
Satış kampanyaları ile düzenlenecek Suudi Arabistan gezisine katılmayıp maçı boykot etmek...
Ve Süper Kupa maçını Türkiye’de televizyondan izlemek.
Bu dileğim gerçekleşir veya gerçekleşmez, onu bilemem.
Gerçekleştiği takdirde bu çorabı başımıza örenlere en büyük ders verilmiş olur.
Bu dersi onlara verelim, hak ettiler.
