Osmanlı Devleti'nin mütarekeyi imzalamasından 1920 ortalarında Milli Mücadele'nin güçlendiği döneme kadar geçen olayları bir Osmanlı yüzbaşısı ve İttihat ve Terakki üyesi olan Yüzbaşı Cemil'in hikâyesi üzerinden anlatır.
Yol Ayrımı'nda yan karakterlerden biri olarak karşımıza çıkan Cehennem Topçu Cemil, Yorgun Savaşçı'nın baş kahramanıdır. İstanbul'a geldiğinden beri, bir türlü üzerinden atamadığı yorgunluğu sanki dinlendikçe çoğalan Cemil, bir yandan âşık olup evlendiği teyze kızı Neriman ile her şeyi bırakıp uzakta bir köyde yaşamayı isteyecek kadar bıkkın, diğer yandan Anadolu'ya geçip Milli Mücadele'de savaşmayı isteyecek kadar da cesurdur.
Kitap Kemal Tahir'in Osmanlı Devlet yapısı hakkındaki tezlerini ve batı/doğu sorununa yaklaşımını da yansıtır.
Cumhuriyete giden yolu, itilafçı-ittihatçı ayrımını, devletin Türkler için ne anlama geldiğini, Anadolu'yu, Milli Mücadeleyi anlamak için mutlaka okunması gereken, Türk edebiyatının en yüksek yapıtlarından biri olan kitap.
Kitapta bazı tespitler çok değerli ve sarsıcıdır. hikaye daha sonradan batı cephesi olacak bölgede ağırlıklı olarak geçer. anlaşılıyor ki mücadeleyi o bölgeden başlatmak neredeyse olanaksızdır. zira bölgede inanılmaz bir yılgınlık hakimdir. bölgede din adamlarının ekseriyetle tadımız kaçmasın diye yunan yanlısı tavır takınmaları, asker kaçakları ve çeteler sebebiyle at izi it izine karışmış durumdadır. düşmana direnilmesi için neredeyse hiç bir ışık görülmemektedir. bir mayaya, mayanın tutacağı bir coğrafyaya ihtiyaç vardır. başından beri cemil bir yandan kör dövüşünde amansız bir mücadele verirken öte yandan mustafa kemal'in neden samsun'a gittiğini anlamaya çalışır
yazar tarafından öne atılan bu çelişki müthiş bir şeydir. okunası, hayranlık duyulası bir eserdir. tarihin 3-4 yıllık bir dilimini anlamak çoğu zaman işe yaramaz. ama eğer 1919-1920 yıllarını anlamak istiyorsanız çok doğru bir eserdir.
Yol Ayrımı'nda yan karakterlerden biri olarak karşımıza çıkan Cehennem Topçu Cemil, Yorgun Savaşçı'nın baş kahramanıdır. İstanbul'a geldiğinden beri, bir türlü üzerinden atamadığı yorgunluğu sanki dinlendikçe çoğalan Cemil, bir yandan âşık olup evlendiği teyze kızı Neriman ile her şeyi bırakıp uzakta bir köyde yaşamayı isteyecek kadar bıkkın, diğer yandan Anadolu'ya geçip Milli Mücadele'de savaşmayı isteyecek kadar da cesurdur.
Kitap Kemal Tahir'in Osmanlı Devlet yapısı hakkındaki tezlerini ve batı/doğu sorununa yaklaşımını da yansıtır.
Cumhuriyete giden yolu, itilafçı-ittihatçı ayrımını, devletin Türkler için ne anlama geldiğini, Anadolu'yu, Milli Mücadeleyi anlamak için mutlaka okunması gereken, Türk edebiyatının en yüksek yapıtlarından biri olan kitap.
Kitapta bazı tespitler çok değerli ve sarsıcıdır. hikaye daha sonradan batı cephesi olacak bölgede ağırlıklı olarak geçer. anlaşılıyor ki mücadeleyi o bölgeden başlatmak neredeyse olanaksızdır. zira bölgede inanılmaz bir yılgınlık hakimdir. bölgede din adamlarının ekseriyetle tadımız kaçmasın diye yunan yanlısı tavır takınmaları, asker kaçakları ve çeteler sebebiyle at izi it izine karışmış durumdadır. düşmana direnilmesi için neredeyse hiç bir ışık görülmemektedir. bir mayaya, mayanın tutacağı bir coğrafyaya ihtiyaç vardır. başından beri cemil bir yandan kör dövüşünde amansız bir mücadele verirken öte yandan mustafa kemal'in neden samsun'a gittiğini anlamaya çalışır
yazar tarafından öne atılan bu çelişki müthiş bir şeydir. okunası, hayranlık duyulası bir eserdir. tarihin 3-4 yıllık bir dilimini anlamak çoğu zaman işe yaramaz. ama eğer 1919-1920 yıllarını anlamak istiyorsanız çok doğru bir eserdir.
