Pek çok insan evrimin bir sonucu olarak bugün ki vücut şeklimizi aldığımıza inanıyor.
Peki geçmişten bugüne bu kadar büyük çaplı bir değişim geçirdiysek bugünden geleceğe nasıl bir değişim geçireceğiz?
Bu hep büyük bir merak konusu olmuştur. Tahminlerizin çoğunu geçmiş tecrübelerimize ya da hayallerimize dayandırarak yaparız. Örneğin teknoloji sayesinde birçok işi geçmiş yüzyıllara göre kuvvet harcamadan yapabiliyoruz.
Ya da çok fazla televizyon veya telefon gibi ekranlara bakarak gözlerimizin geçmişte maruz kalmadığı kadar çok ışığa maruz bırakabiliyoruz. Bu gibi olmuş ve olacak birçok faaliyet ilerde beklemediğmiz farklılaşmaya yol açabilir mi?
Gelecekte nasıl evrimleşeceğimiz konusunda bilimsel verilerden faydalanmak elbette çok daha faydalı olacaktır. Ancak gelecekte evrimleşme şeklimizi etkileyebilecek hangi olayların olacağını ya da neler olabileceği bilmesek de gerçekleşebilecek değişimlere bazı kısıtlamalar koymak mümkündür.
Önerilen değişikliklerden bazıları aşağıda vurgulanmıştır.
Dişler
Her ne kadar geçmişe göre daha küçük çenelerimiz ve 32 yetişkin dişin tümü için daha az yerimiz olsa da, diş sayısında önemli bir değişiklik olmayacağı muhtemeldir. Ancak, yeme şeklimizi değiştirirsek (belki gelecekte yiyecekler daha yumuşak olur ve daha az çiğneme gerektirir), o zaman çenelerimizde bir miktar azalma ve daha fazla çarpıklık görebiliriz.
Büyük beyinler
Boyuttaki herhangi bir önemli değişiklik, doğum sırasında bebeğin kafasının pelvisten geçme yeteneğini etkileyeceğinden dolayı, beynimizin orantılı olarak büyümesi olası değildir.
Pelvis, dik duruş, iki ayaklılık ve doğum kanalının boyutu birbiriyle orantılıdır. Bunu oranın değişmesi, bir kadının verimli yürüme yeteneğini etkileyecektir
Daha küçük beyinler
İnsan türünün geçmişteki eğilimi genellikle daha küçük beyinlere doğru olsa da, bu muhtemelen vücut büyüklüğündeki azalmadan kaynaklanıyordu. Bugün beynimizin tamamını kullanmıyor olabiliriz, ancak türümüzde daha küçük bir beynin yaygınlaşması için böyle bir özellikte bir avantaj olması gerekir. Beyin büyüklüğümüz ile vücut büyüklüğümüz arasında doğrudan bir ilişki vardır ve bu ilişkinin değişmesi pek olası değildir.
Vücut ölçüsü
Son 300 yıldaki eğilim daha büyük bedenlere doğru olmuştur, ancak bu sonsuza kadar devam edemez. Çok büyük bedenlerin dokuları üzerindeki mekanik talepler orta büyüklükteki bedenlerden farklı olduğu için, beden belirli bir sınırın üzerine çıkamaz. Bundan dolayı gelecekte vücut ölçülerinde devasa bir farklılaşma olması pek mümkün değildir.
Başparmak boyutu
Son araştırmalar, çok fazla video oyunu oynamaktan dolayı başparmakları aşırı gelişmiş bir genç neslin olduğunu gösteriyor. Kaslar aşırı fiziksel kullanım yoluyla uyum sağlayabilir, ancak bu genetik değildir. Bir birey böyle bir özellik geliştirebilir, ancak bunu herhangi bir çocuğa aktarmaz. Bu yüzden başparmak boyutunda evrimleşme gibi bir durumdan bahsetmek olası değildir
Ortalama bir bedene sahip miyiz?
Pek çok genetikçi, insan evriminde yeni bir şeyin olduğunu iddia ediyor – türümüzün “büyük bir ortalaması”na benzer bir şey. Temel olarak, giderek daha çok benziyoruz.
İnsan evrimi, genlerimizdeki farklılıklara ve bu genetik farklılıkları aktarma yeteneğimize (yani üreme yeteneklerimize) dayanır.
Zamanla, bu farklılıklar daha belirgin hale geldikçe nüfus değişmelidir. Genetik değişiklikler yeterince büyükse, yeni bir tür ortaya çıkabilir. Bununla birlikte, evrimin gerçekleşmesi için gereken üç bileşen olan; varyasyon, doğal seleksiyon ve coğrafi izolasyon günümüzdeki insanlar için hemen hemen ortadan kayboldu.
İnsanlar tek bir genetik ‘kıta’ olarak kabul edilebilir. Yani dünya nüfusu karışıyor ve artık sadece kültürel veya etnik gruplar içinde verimli üreme gerçekleşmiyor. Verimli üreme tüm dünyaya yayılmış durumda.
Yeterli zaman verildiğinde, insan ırkının giderek daha fazla benzemeye başlayacağı ve mevcut tüm farklı fiziksel görünümlerin ‘ortalaması’ olacağı ileri sürülmektedir.
Kaynak: Australian museum
Peki geçmişten bugüne bu kadar büyük çaplı bir değişim geçirdiysek bugünden geleceğe nasıl bir değişim geçireceğiz?
Bu hep büyük bir merak konusu olmuştur. Tahminlerizin çoğunu geçmiş tecrübelerimize ya da hayallerimize dayandırarak yaparız. Örneğin teknoloji sayesinde birçok işi geçmiş yüzyıllara göre kuvvet harcamadan yapabiliyoruz.
Ya da çok fazla televizyon veya telefon gibi ekranlara bakarak gözlerimizin geçmişte maruz kalmadığı kadar çok ışığa maruz bırakabiliyoruz. Bu gibi olmuş ve olacak birçok faaliyet ilerde beklemediğmiz farklılaşmaya yol açabilir mi?
Gelecekte nasıl evrimleşeceğimiz konusunda bilimsel verilerden faydalanmak elbette çok daha faydalı olacaktır. Ancak gelecekte evrimleşme şeklimizi etkileyebilecek hangi olayların olacağını ya da neler olabileceği bilmesek de gerçekleşebilecek değişimlere bazı kısıtlamalar koymak mümkündür.
Önerilen değişikliklerden bazıları aşağıda vurgulanmıştır.
Dişler
Her ne kadar geçmişe göre daha küçük çenelerimiz ve 32 yetişkin dişin tümü için daha az yerimiz olsa da, diş sayısında önemli bir değişiklik olmayacağı muhtemeldir. Ancak, yeme şeklimizi değiştirirsek (belki gelecekte yiyecekler daha yumuşak olur ve daha az çiğneme gerektirir), o zaman çenelerimizde bir miktar azalma ve daha fazla çarpıklık görebiliriz.
Büyük beyinler
Boyuttaki herhangi bir önemli değişiklik, doğum sırasında bebeğin kafasının pelvisten geçme yeteneğini etkileyeceğinden dolayı, beynimizin orantılı olarak büyümesi olası değildir.
Pelvis, dik duruş, iki ayaklılık ve doğum kanalının boyutu birbiriyle orantılıdır. Bunu oranın değişmesi, bir kadının verimli yürüme yeteneğini etkileyecektir
Daha küçük beyinler
İnsan türünün geçmişteki eğilimi genellikle daha küçük beyinlere doğru olsa da, bu muhtemelen vücut büyüklüğündeki azalmadan kaynaklanıyordu. Bugün beynimizin tamamını kullanmıyor olabiliriz, ancak türümüzde daha küçük bir beynin yaygınlaşması için böyle bir özellikte bir avantaj olması gerekir. Beyin büyüklüğümüz ile vücut büyüklüğümüz arasında doğrudan bir ilişki vardır ve bu ilişkinin değişmesi pek olası değildir.
Vücut ölçüsü
Son 300 yıldaki eğilim daha büyük bedenlere doğru olmuştur, ancak bu sonsuza kadar devam edemez. Çok büyük bedenlerin dokuları üzerindeki mekanik talepler orta büyüklükteki bedenlerden farklı olduğu için, beden belirli bir sınırın üzerine çıkamaz. Bundan dolayı gelecekte vücut ölçülerinde devasa bir farklılaşma olması pek mümkün değildir.
Başparmak boyutu
Son araştırmalar, çok fazla video oyunu oynamaktan dolayı başparmakları aşırı gelişmiş bir genç neslin olduğunu gösteriyor. Kaslar aşırı fiziksel kullanım yoluyla uyum sağlayabilir, ancak bu genetik değildir. Bir birey böyle bir özellik geliştirebilir, ancak bunu herhangi bir çocuğa aktarmaz. Bu yüzden başparmak boyutunda evrimleşme gibi bir durumdan bahsetmek olası değildir
Ortalama bir bedene sahip miyiz?
Pek çok genetikçi, insan evriminde yeni bir şeyin olduğunu iddia ediyor – türümüzün “büyük bir ortalaması”na benzer bir şey. Temel olarak, giderek daha çok benziyoruz.
İnsan evrimi, genlerimizdeki farklılıklara ve bu genetik farklılıkları aktarma yeteneğimize (yani üreme yeteneklerimize) dayanır.
Zamanla, bu farklılıklar daha belirgin hale geldikçe nüfus değişmelidir. Genetik değişiklikler yeterince büyükse, yeni bir tür ortaya çıkabilir. Bununla birlikte, evrimin gerçekleşmesi için gereken üç bileşen olan; varyasyon, doğal seleksiyon ve coğrafi izolasyon günümüzdeki insanlar için hemen hemen ortadan kayboldu.
İnsanlar tek bir genetik ‘kıta’ olarak kabul edilebilir. Yani dünya nüfusu karışıyor ve artık sadece kültürel veya etnik gruplar içinde verimli üreme gerçekleşmiyor. Verimli üreme tüm dünyaya yayılmış durumda.
Yeterli zaman verildiğinde, insan ırkının giderek daha fazla benzemeye başlayacağı ve mevcut tüm farklı fiziksel görünümlerin ‘ortalaması’ olacağı ileri sürülmektedir.
Kaynak: Australian museum
