İlişkilerde zaman içerisinde çiftler birbirini tanıdıkça ve duyguları yoğunlaştıkça cinsel olarak da paylaşımlarda bulunmaya başlarlar. İlişkide cinselliğin başlaması eşlerin birbirine duyduğu güven ve sevgiyi sağlamlaştırdığı gibi aynı zamanda korku ve kaygıların da azalmasına yardımcı olur. Kısaca her iki insan arasında kurulan bağ güçlenir.
Cinsellik ilişkide oldukça önemlidir ancak yine de erkek ve kadın doğası gereği çiftlerin cinselliğe bakışları farklı farklıdır. İki taraf da cinselliği ilişki içinde çok farklı bir yere koyar.
Kadınlar için cinsellik ilişkiye heyecan, tat, kıpırtı katarken erkekler için ilişkide cinsellik olması gereken bir şeymiş gibi görünür. Kadınlar cinselliği paylaşılan iletişimin, duyguların, davranışların bir sonucu olarak görürken erkekler için hepsi beraber ilerler, bu bir şeylerin sonucu değildir.
Kadınlar cinselliğin yaşanması için arada kuvvetli bir duygusal bağ kurulmasını beklerken erkek böyle bir an aramaz, cinsellik onun için her an gerçeklebilir. Aslında buradaki bakış açısını etkileyen şey biyolojik farklılıklardır.
Kadınlar doğaları gereği her olaya duygusal baktıkları gibi cinselliğe de duygusal bakarken erkekler içgüdüsel yaklaşırlar ve talep ederler. Kadın veya erkek ilişkilerinde cinselliğe yer vererek partnerini kendinde tutmada bir araç olarak da görebilir.
İlişkilerde cinsellik ne zaman yaşanmalıdır?
İlişkide cinsellik için doğru zaman şudur demek pek doğru olmayacaktır. Kişi eğer partnerine güveniyorsa, ondan şüphelenmiyorsa, içinde herhangi bir kuşku yoksa ve hissedilen çok yoğun duygular varsa zaman içinde yakınlaşmalar başlar ama bunun zamanını belirtebilmek pek de mümkün değildir. Bu işin modern tanımı tabii ki..
Toplumumuz için bunu söyleyebilmek mümkün mü? Tabii ki hayır. Yaşadığımız kültür, toplum cinsellliğin evlilik sonrası yaşanmasının doğru zaman olduğunu kabul etmektedir. Yani görülen o ki bireylerin sahip oldukları ahlak anlayışı, sosyokültürel tutumlar, kişiniin cinselliğe karşı duymuş olduğu isteğe göre yaşanması gereken zaman değişkenlik gösterebilir. Doğru zaman diye bir durum söz konusu olamaz.
Kültürel ve toplumsal kısımları bir kenara bırakarak ilişki dinamiği açısından düşünürsek de cinsellik ilişkide ne kadar geç başlarsa o kadar iyi olacaktır diye düşünüyorum.
Çünkü özellikle erkekler birini tanıma sürecinde cinsellik yaşanana kadar çok daha hevesli olurlar. Elde etme dürtüsüyle duydukları heyecan onları uzun süre motive eder ve çabalama hali daha yoğun duyguların ortaya çıkmasına da zemin hazırlar. Ancak bunu elde edince sönen heves hayal kırıklıklarına neden olabilir. Cinselliği bir skor olarak değil sevgiyle beraber ilişkiye katılması gerek bir paylaşım olarak görmek gerekir.
Cinsellik mutlu bir birliktelikte yemek kadar, su kadar doğal bir ihtiyaçtır.
Çiftleri birbirine daha çok yakınlaştıran, sevgiyi ve aşkı besleyen bir bağdır. Cinselliği ne çok abartıp ilişkinin ortasına koymak ne de tamamen sıfırlamak doğrudur.
Elbette bu herkesin bakış açısına göre değişecektir.
Cinsellik ilişkide oldukça önemlidir ancak yine de erkek ve kadın doğası gereği çiftlerin cinselliğe bakışları farklı farklıdır. İki taraf da cinselliği ilişki içinde çok farklı bir yere koyar.
Kadınlar için cinsellik ilişkiye heyecan, tat, kıpırtı katarken erkekler için ilişkide cinsellik olması gereken bir şeymiş gibi görünür. Kadınlar cinselliği paylaşılan iletişimin, duyguların, davranışların bir sonucu olarak görürken erkekler için hepsi beraber ilerler, bu bir şeylerin sonucu değildir.
Kadınlar cinselliğin yaşanması için arada kuvvetli bir duygusal bağ kurulmasını beklerken erkek böyle bir an aramaz, cinsellik onun için her an gerçeklebilir. Aslında buradaki bakış açısını etkileyen şey biyolojik farklılıklardır.
Kadınlar doğaları gereği her olaya duygusal baktıkları gibi cinselliğe de duygusal bakarken erkekler içgüdüsel yaklaşırlar ve talep ederler. Kadın veya erkek ilişkilerinde cinselliğe yer vererek partnerini kendinde tutmada bir araç olarak da görebilir.
İlişkilerde cinsellik ne zaman yaşanmalıdır?
İlişkide cinsellik için doğru zaman şudur demek pek doğru olmayacaktır. Kişi eğer partnerine güveniyorsa, ondan şüphelenmiyorsa, içinde herhangi bir kuşku yoksa ve hissedilen çok yoğun duygular varsa zaman içinde yakınlaşmalar başlar ama bunun zamanını belirtebilmek pek de mümkün değildir. Bu işin modern tanımı tabii ki..
Toplumumuz için bunu söyleyebilmek mümkün mü? Tabii ki hayır. Yaşadığımız kültür, toplum cinsellliğin evlilik sonrası yaşanmasının doğru zaman olduğunu kabul etmektedir. Yani görülen o ki bireylerin sahip oldukları ahlak anlayışı, sosyokültürel tutumlar, kişiniin cinselliğe karşı duymuş olduğu isteğe göre yaşanması gereken zaman değişkenlik gösterebilir. Doğru zaman diye bir durum söz konusu olamaz.
Kültürel ve toplumsal kısımları bir kenara bırakarak ilişki dinamiği açısından düşünürsek de cinsellik ilişkide ne kadar geç başlarsa o kadar iyi olacaktır diye düşünüyorum.
Çünkü özellikle erkekler birini tanıma sürecinde cinsellik yaşanana kadar çok daha hevesli olurlar. Elde etme dürtüsüyle duydukları heyecan onları uzun süre motive eder ve çabalama hali daha yoğun duyguların ortaya çıkmasına da zemin hazırlar. Ancak bunu elde edince sönen heves hayal kırıklıklarına neden olabilir. Cinselliği bir skor olarak değil sevgiyle beraber ilişkiye katılması gerek bir paylaşım olarak görmek gerekir.
Cinsellik mutlu bir birliktelikte yemek kadar, su kadar doğal bir ihtiyaçtır.
Çiftleri birbirine daha çok yakınlaştıran, sevgiyi ve aşkı besleyen bir bağdır. Cinselliği ne çok abartıp ilişkinin ortasına koymak ne de tamamen sıfırlamak doğrudur.
Elbette bu herkesin bakış açısına göre değişecektir.