Herakles'in Hayatı

kırmızıankakuşu

Bronz Üye
Katılım
6 Nis 2020
Mesajlar
296
Tepki puanı
36
Puanları
28
Cinsiyet
Erkek
Alkmene'nin ikiz hamileliği

Zeus, Thebai kraliçesi Alkmene'ye ilgi duyuyordu. Kraliçenin kocası kral Amphitryon savaşa gidince Zeus, kocasının kılığında şehre geldi. Kapıcı ve muhafızlar krallarının şehre döndüğünü görüp sevindiler, sonra onu karısının yanına götürdüler. Alkmene, Zeus'u kocası zannederek kollarının arasına aldı ve Zeus, şehrin üzerine altın yağmuru yağdırırken Alkmene, Zeus'tan hamile kaldı. O gece boyunca Zeus, Alkmene ile çiftleşti ve Zeus o geceyi emriyle biraz uzattı. Ertesi sabah Zeus gitti ve Alkmene'nin gerçek kocası geri döndü. Amphitryon, hemen karısına gidip onunla özlemle çiftleşti. Alkmene daha sonra bütün gece sabaha kadar çiftleştikleri o geceyi kocasına söyleyince kral Amphitryon birşeylerden şüphelenip kızmaya başladı. Karısıyla sabah seviştiğini biliyordu ama tüm gece karısıyla birlikte olan kimdi? Sonunda Amphitryon, karısının kendisini aldatmış olduğu sonucuna vardı. Anlaşmazlık gün geçtikçe büyümeye başlayınca, Olympos'tan durumu izleyen Zeus, aşağı inerek durumu Amphitryon'a bizzat kendisi açıklamak zorunda kaldı. Tanrıların tanrısı karşısında ne söyleyeceğini bilemeyen Amphitryon, durumu kabullendi.

O geceki iki ayrı ilişkiden dolayı Alkmene iki ayrı bebeğe hamile kaldı. Bu bebeklerden diğeri Herakles'in küçük kardeşi İphikles'tir. Bebekler daha doğmadan Hera kıskançlık göstermeye başladı. Zeus birgün boş bulunup Perseus soyundan doğacak ilk çocuğun Argos üzerinde hüküm süreceğini söyledi. Bunun üzerine Hera derhal doğumlardan sorumlu olan sevgili kızı, tanrıça Eileithyia ve kader tanrıçaları Moira'lara Alkmene'nin bebeklerin doğumunun geciktirilmesi emrini verdi. Buna karşılık Sthenelos'un oğlu, Herakles'in kuzeni Eurystheus'un doğumunun hızlandırılmasını istedi. Böylece Eurystheus 7 aylık doğarken, Herakles ve İphikles 10 ay annesinin karnında kaldı. Hera'nın kızı ve doğumlardan sorumlu tanrıça Eileithyia, Alkmene'nin doğurmasına izin vermiyor, Alkmene türlü sıkıntılar çekiyordu. Proitos'un kızı Galinthias ise Alkmene'nin dostuydu. Galinthias, Hera'nın emri ile Alkmene'nin doğumunun geciktirilmesi için birşeyler yapmalıydı. Doğum tanrıçaları 9 gün 9 gece Alkmene'nin evinin dışında elleri kolları bağlı durarak büyüyle doğumu engelliyorlardı. Galinthias, arkadaşına acıdı ve onun acılarından kurtulması için bir hile yaptı. Tanrıçalara koşarak bebeğin Zeus sayesinde sağlıklı bir şekilde doğduğunu, onlara rağmen bir erkek çocuk dünyaya getirdiği yalanını söyledi. Ayrıcalıklarının önemsenmediğini zanneden tanrıçalar Zeus'a içerleyerek ayağa kalktılar ve böylece Alkmene'yi bağlayan büyü bozuluverince Alkmene bebeklerini doğuruverdi. Tanrıçaların bu kandırmacayı farketmesi uzun sürmedi, öclerini almak için Galinthias'ı bir gelinciğe dönüştürdüler. Hekate bu zavallı hayvana acıdı ve kutsal hayvanı seçerek odasında tuttu, besledi. Herakles, büyüdüğünde Galinthias'ı unutmadı ve onun adına bir tapınak yaptırdı. Herakles daha sonra kendisinin geç doğmasına sebep olan kuzeni Eurystheus'tan hep nefret etti. Alkmene de Eurystheus'tan hayatı boyunca hep nefret etti.

Herakles ismini kim verdi?
Mitologlara göre bu ismi Apollon verdi. Herakles'e bebekken ailesi büyükbabası Alkeus'tan esinlenerek, Alkides ismini vermişti. Herakles büyüdüğünde Megara'dan olma çocuklarını öldürünce, hakettiği çilenin ne olduğunu öğrenmek için Delphoi'deki Apollon tapınağının rahibesi Pythia'ya başvurmuştu. O da ona birsürü iş verdi, ayrıca isim olarak Herakles adını taşımasını buyurmuştu. Bu ad "Hera'nın şanı" anlamına geliyordu. Herakles ölümlü babası Amphitryon ve ölümlü annesi Alkmene'nin soyundan yani Perseus soyundan geliyordu. Böylece Herakles Argos soyundan olup Thebai'de doğmuş olması tamamen şans eseriydi. Herakles'in gerçek babası olan Zeus, Amphitryon'un gönlünü almak için türlü hediyeler gönderdi. Sonunda Amphitryon, tanrıların tanrısı Zeus'tan olma çocuğun manevi babalığını kabul etmek zorunda kaldı.

Herakles'in ikiz kardeşi İphikles
Alkmene, Galinthias yardımıyla ilk önce Herakles'i ardından İphikles'i doğurduğundan İphikles, Herakles'in küçük ikiz kardeşiydi. İphikles daha sonra sürekli Herakles ile gezdi ve ona yardım etti. Orkhomenos sakinlerine karşı Herakles'in yanında mücadele ettiğinden kral Kreon, onu küçük kızıyla evlendirerek mükafatlandırdı. Herakles'e de büyük kızı Megara'yı verdi. İphikles, sürekli olarak Herakles'in yanında maceralara katılmıştır. Argonaut seferinde ismi listede yer alır. Eurystheus sürekli olarak Herakles'e kötü muamele ederken İphikles'e iyi davranmıştır. Herakles ise İphikles'i hep korumuş ve iyi davranmıştır.

Herakles'in ölümsüzlüğünü elde etmesi
Bu konuda değişik efsaneler vardır. Zeus, oğlunun ölümsüz olmasını istediğinden çocuğu Hermes'e verdi ve Hermes'e çocuğu gidip Hera'nın göğsüne tutup emzirmesini emrini verdi. Hermes, Hera uyuduğu bir sırada bu işi yerine getirdi ama bebek Hera'nın göğsünden sütü öyle güçlü emdi ki Hera uyandı ve bebeği itti. Ama olan olmuştu, Hera'nın göğsünden akan süt samanyolunu (Milky Way) oluşturdu. Başka mitologlara göre ise Athena ve Hera şans eseri birgün Thebai bölgesinden geçiyordu. Athena, yeni doğmuş bebeğin sağlık ve güzelliğine hayran oldu ve daha güzel büyüyüp gelişmesi için bu bebeğe bir şans vermek istedi. Bebeği Hera'ya vererek kısa bir süre için emzirmesini istedi. Hera bunu kabul etti. Bebek Hera'nın göğsünü sıkıp, sütü kuvvetle emince Hera'nın göğsü acıdı ve bebeği itip Athena'ya verdi. Athena bebeği alıp Alkmene'ye verdi ve çocuğunu artık korkusuzca büyütebileceğini söyledi.

Hera'nın gönderdiği iki yılan
Herakles 8 aylık olduğunda Hera kıskançlığından onu öldürmeye çalıştı. Bir akşam Alkmene ikizlerini yatırmış, kendisi de uyumuştu. Hera geceyarısı odaya iki yılan gönderdi. Küçük İphikles ağlamaya başladı, Herakles ise bir yılanı bir eline, diğer yılanı öteki eline aldı ve sıkarak ikisini de boğdu. Baba Amphitryon İphikles'in ağlamasına kalkıp kılıcını kapıp koşarak odaya girdiğinde yapacak birşey kalmamıştı. Babası böylece Herakles'in bir tanrı çocuğu olduğunu anladı.

Herakles cinayetle suçlanıyor
Herakles, İphikles'le birlikte müzik hocası Linos'tan eğitim aldılar. Linos, ikisine edebiyat ve müzikle ilgili eğitim verdi. İphikles, uysal ve çalışkan bir öğrenci olduğu halde Herakles şımarık ve serseriydi. Bu yüzden Linos onu sürekli olarak disipline etmeye çalışıyor ve bazen sert davranmak zorunda kalıyordu. Linos, yine birgün Herakles'i azarlarken Herakles dayanamadı ve iskemleyi (bazılarına göre liri) aldığı gibi Linos'un kafasına indirdi. Linos oracıkta öldü. Herakles, mahkemeye çıkarıldı ve cinayetle suçlandı. Herakles ise kendisini savundu ve meşru müdaafa yaptığını söyleyerek Zeus'un oğlu Radamanthys'in hükmünü hatırlatarak kurtulmaya çalıştı. Mahkeme onu akladı ama babası Amphitryon'un içi pek rahat değildi. Manevi oğlunun tekrar cinnet geçirip kötü birşeyler yapmasından korkarak onu uzaklara, sürülere bakmakla görevlendirip köye gönderdi.

Herakles savaşmayı öğreniyor
Herakles'in eğitimi bir sığırtmacın yanında devam etti. Teutaros adında bir Skyth (İskit) olan bu sığırtmaç, ona ok atmasını ilk olarak öğreten kişidir. Bu arada Herakles babasından araba sürmesini öğretti, Eurytos yine ok atma talimleri konusunda Herakles'e eğitim verdi. Zeus'un oğlu, Sarpedon'un kardeşi olan kahraman Radamanthys, Girit'li olması sebebiyle ok atmakta büyük bir ustaydı. Radamanthys, Herakles'e bu işin inceliklerini öğreten kişidir. Radamanthys ayrıca hayatta iken çok dürüst olduğundan öldükten sonra Hades'in baş yargıçlarından birisi olmuştur. Herakles, diğer silahları kullanmasını da Kastor'dan öğrendi. Dioskour'lardan büyük savaşçı Kastor, Herakles'e her türlü silahsız ve silahlı savaş sanatını öğretti.

Kithairon aslanının öldürülmesi ve Herakles'in 50 çocuğu
Herakles büyüdü ve boyu iki metreyi aştı. 18 yaşına geldiğinde o sıralarda Thebai ve çevresine büyük zararlar verdiği söylenen bir arslanı öldürmeye karar verdi. Bu arslan son derece yırtıcı ve iri bir hayvandı. Sürülere büyük zarar veren bu arslanı avlamaya hiçbir avcı cesaret edemiyordu. Herakles, hayvanı avlamak için en son görüldüğü yere yakın olan kral Thespios'un sarayına yerleşti. Hergün avlanmaya çıkıyor, akşam olunca uyumaya geliyordu. Kral Thespios'un karısı Megamede'den olma 50 kızı vardı. Kahramanın dölünden erkek çocukları olsun isteyen Thespios, hergece olmak üzere Herakles'in odasına ayrı bir kızını gönderdi. Herakles, karanlıkta bu kızların hepsiyle birleşti. Her defasında ilk geceki kızla birlikte olduğunu sanıyordu. Böylece Thespiosoğulları (ya da Thespiades) adı verilen 50 oğlu oldu. Ellinci gün Herakles arslanı öldürmeyi başardı.

Herakles, Erginos'la çarpışıyor
Herakles, arslanı öldürdükten sonra Thebai'ye dönüş yolunda Orkhomenos kralı Erginos'un elçileriyle karşılaştı. Elçiler, Orkhomenos'tan aldıkları vergiyle ülkelerine dönüyorlardı. Herakles onlara hakaret edip burunlarını ve kulaklarını kesip bir ipe geçirdi ve bunu boyunlarına asıp geri gönderdi. Elçilerinin uğradığı hakareti gören Erginos çok kızdı ve ordularıyla Thebai'nin üzerine yürüdü. Thebai kralı Kreon, hem vergiyi ödemeye devama hem de savaşmamaya kararlıydı ama Herakles Thebai'li gençleri silah altına topladı ve Herakles, babası ile birlikte bunlara karşı savaştı ve orduyu yendi. Amphityron, oğluyla birlikte savaşırken öldü. Bizzat Athena tarafından silahlandırılan Herakles, Erginos'la çarpıştı ve elleriyle onu öldürdü.

Herakles'in çocuklarını öldürmesi
Kreon, zaferin büyük ödülü olarak Herakles'i kızı Megara ile İphikles'i de küçük kızıyla evlendirdi. Herakles, böylece kendisine İalos adında bir oğul vermiş olan ilk eşi Automedusa'dan boşanmak zorunda kaldı. Megara Herakles'e pekçok çocuk doğurmuştur. Mitologlara göre çocukların sayısı bazen 3, bazen 8'dir. Herakles birgün cinnet geçirdi. Çocuklarını kuzeni Eurystheus'un çocukları sanarak, İphikles'in iki çocuğu da dahil olmak üzere kendisine ait olan tüm çocukları okla öldürdü (bazı mitologlara göre ateşe atarak öldürdü). Athena son anda yetişip Herakles'in göğsüne bir taşla vurup onu bayılttı. Bu cinayetlerin sorumlusu olarak pekçok yerde Hera gösterilir. Hera, yine bir kıskançlık krizi geçirerek Herakles'i çıldırtmış ve bu felakete sebep olmuştur. Herakles, kendine gelince yaptıklarından dolayı çok üzüldü ve kefaretini ödemek üzere, üzgün Megara'dan ayrıldı. Megara'yı yeğeni İolaos'a verdi. Herakles üzüntüsünden kendisini öldürmeyi düşünüyordu. Tam bu işe kalkışacağı sırada Theseus geldi ve Herakles'le konuşup onu Atina'ya götürmeye razı etti. Herakles, daha sonra akıl danışmak için tekrar Pythia'ya gitti. Pythia ona Tiryns'e giderek kuzeni Eurystheus'un hizmetine girmesini söyleyince Herakles buna bozuldu ama kendisi günahlarından arınmak istediğinden Pythia'nın öğüdünü dinleyerek Tiryns'e gitti.

Eurystheus'un Herakles'e verdiği 12 görev
Eurystheus, Herakles'in geldiğini duyunca onun iktidarını elinden alacağını sanarak askerlerine Herakles'in Mykenai surlarından içeriye alınmaması emrini verdi. Herakles önüne çıkan engelleri kaldırarak saraya girince Eurystheus kaçıp saklandı ve Herakles ile Pelops aracılığı ile konuştu. Eurystheus, Herakles'in kendi isteği ile onun emri altına girmesinden hoşlanmadı. Onu başaramayacağı işlere göndermeyi planladı. Eurystheus, Pelops aracılığı ile ilk emrini verdi. Herakles'in başarmak zorunda olduğu bir görevi vardı ama Eurystheus'un bir şartı vardı. Herakles işlerini başarıp ürünlerini getirdiğinde bunları şehrin kapısına bırakacak, içeriye sokmayacaktı. Eurystheus, Herakles'ten saklanmak için tunçtan bir küp yaptırmış, içine sığınıyor ve Pelops aracılığıyla Herakles'le konuşuyordu. Eurystheus, ilk iş olarak Argolis ormanlarında etrafa büyük korku ve dehşet saçan, kimsenin avlayamadığı korkunç Nemea Arslanının derisini getirmeliydi.

1. Nemea Arslanı'nın Postu
Nemea Arslanı, Typhon'un oğlu olan Orthros'un oğlu olan bir canavardı. Anası canavar Ekhidna idi. Nemea Arslanı Ay tanrıçası Selena'nın elinde büyümüştü. Selene ise arslanı sonra Hera'ya vermişti. Hera onu Nemea bölgesinde serbest bırakınca canavar oradaki sürüleri kırıp geçirmeye, etrafa korku salmaya başlamıştı. Bir eline okunu, bir eline zeytin ağacından kesip yaptığı ve hiç yanından ayırmadığı topuzunu alan Herakles sürüleri ve insanları katleden bu iri arslanı önce kolay avlayacağını düşündü. Oklarının derisine işlemediğini görünce kalın budaklı sopasıyla hayvanı inine kadar takip etti. Arslan iki çıkışlı bir mağarada yaşamaktaydı. Herakles, çıkışlardan birisini büyük taşlarla kapadı, diğerinin girişinden elinde sopasıyla içeriye girdi. Arslan ile içeride bir süre oyalandı. Sonunda elindeki sopanın kalın tarafıyla hayvanın kafasına kuvvetli bir darbe indirebildi. Darbeyle sopası kırıldı, arslan daha sonra Herakles'e saldırdı. Kuvvetli kollarıyla arslanı boğan Herakles daha sonra arslanın derisini yüzmeye niyetlendi. Ne elindeki ok uçları, ne bıçağı hayvanın derisine işlemiyordu. Hayvanın kendi pençelerini kullanarak postu deldi ve yüzmeyi başarabildi. Bu postu güneşte kuruttuktan sonra üzerine ok atışları yaptı. Oklarının işlemediğini görünce postu üzerine giydi. Arslanın kafasını da miğfer olarak başına geçirip Eurystheus'a postu sunmak üzere yola koyuldu. Herakles, postu Mykenai'ye getirdi. Eurystheus, böylesi bir canavarı öldürebilecek olan Herakles'ten öyle çok korktu ki ona şehrin içine girmeyi yasakladı. Zeus, eşine ait olan bu arslanın hatırasını yaşatmak için onu alıp takımyıldızlar arasına koydu. Eurystheus, ok işlemediğini bilmediğinden postu Herakles'e bıraktı. Herakles'e ikinci ve daha zor bir iş vermeye karar verdi. Herakles bu postu uzun yıllar boyunca üzerinden çıkarmadı.

2. Lerne Hydra'sının Öldürülmesi
Lerne Hydrası, Nemea Arslanı gibi Ekhidna'dan doğma bir canavardı. Nemea Arslanının babası, Typhon'un oğluydu, ama Lerne Hydrasının babası direkt Typhon'du. Bu Typhon canavarı uzun süre önce tanrıların tanrısı Zeus'u bile etkisiz duruma getirebilmişti. Hydra, Herakles'i sınamak üzere Hera tarafından özel olarak, söylendiğine göre onu Amymone ırmağının kaynağının yanındaki bir çınarın altında yetiştirdi. Hydranın pekçok başı vardı, uyurken nefesi bile öldürücüydü. Herakles yeğeni İolaos ile birlikte gidip bu canavarı bataklıkta buldu. Öldürebilmek için alevli oklar kullanmaya niyetliydi. Okların bir işe yaramadığını görünce kavisli bir kılıçla (harpe) kafaları tek tek kesmeye başladı. Kesilen kafaların yerine iki kafa birden çıktığını görünce, kestikten sonra ateşle eti dağlamayı düşündüler. Hera, büyüttüğü canavarın sonunu zorlaştırmak amacıyla hydraya yardım için dev bir yengeç gönderdi. Yengeç kahramanın topuğunu ısırınca Herakles kızdı ve yengeci ezerek öldürdü. Bu yengeç, Herakles'in acı çekmesine sebep olduğu için Hera tarafından göklere çıkarılarak takımyıldız yapıldı. Herakles, yengeci öldürdükten sonra tekrar hydraya döndü ve kafaları kesmeye devam etti. Sonunda kafalar kesile kesile en ortadaki kafa hariç hepsi bitti. İphikles yenileri çıkmasın diye kesik yerleri dağladı. Son kalan ortadaki kafa ölümsüzdü. Herakles buna rağmen kafayı kesmeyi başardı. Kafa kesildiği halde, ölümsüz olduğundan canlıydı. Herakles, kafayı önce toprağa gömdü, sonra da üzerine de kocaman bir kaya yerleştirdi. Hydra'nın kesik yerlerinden akan kanlar orada irili ufaklı birikintiler oluşturmuştu. İphikles ile birlikte bu zehirli kanla oklarının ucunu zehirli hale getirmeyi düşündüler. Herakles, oklarının ucunu bu birikintileri oluşturmuş hydranın zehirli kanına batırarak onları zehirli hale soktu. Bu oklar daha sonra ona pekçok yerde işine yarayacaktı (Philoktetes bu oklarla Paris'i öldürecek ve Truva'nın alınmasını sağlayacaktır). Herakles, Mykenai'ye döndüğünde Eurystheus, bu görevi başarısız saydı. Çünkü ikiz kardeşi İphikles ona yardım etmişti. Bu yüzden onu yeni bir işle sınamak istedi. Ama bundan böyle İphikles onunla birlikte gitmeyecekti.

3. Tunç Ayaklı Keryneia Geyiğin Yakalanması

Eurystheus'un yerine getirilmesini emrettiği üçüncü görev, Artemis'e ait olan ve yakalanması imkansız kutsal Keryneia geyiğinin yakalanıp canlı olarak getirilmesiydi. Artemis birgün dolaşırken 5 geyik yavrusu bulmuştu. Bunların dördünü kendi arabasına koşmak için seçip beşincisini de Hera'nın emriyle, Herakles'i sınamak üzere Keryneia dağında serbest bırakmıştı. Boynuzları altın kaplı ve bir boğa kadar iri olan geyiklerden bu beşincisi kutsal sayıldığından avlamak yasaktı. Çok hızlı koşmasıyla ünlü bu dişi geyiği yakalamak için Herakles Keryneia dağına geldi ve geyiği kovalamaya başladı. Tam bir yıl peşinde koştuğu halde onu yakalayamadı. Geyik kaçarak Artemision dağına geldi. Daha sonra iyice kuzeye Hyperborea bölgesine gitti. Geyik burada yorularak gerisin geriye döndü ve Arkadhia'daki Ladon ırmağını geçerek karşıya kaçmak isterken Herakles'in zehirsiz uçlu bir okuyla hafifçe yaralandı. Geyik bir uç kısma geldi, suya atlamak için kararsızlık yaptı. Herakles tam bu anda onu yakalayabildi ve ayaklarını bağlayıp sırtına vurdu. Arkadhia'ya dönerken yolda Artemis ile Apollon'a rastladı. İki tanrı Herakles'e, geyiği okla neredeyse öldüreceği yüzünden hem de kendilerine ait malı çalmakla suçladılar. Herakles sorumluluğu Eurystheus'a yıkarak, onun verdiği görevden bahsederek kurtuldu. İki tanrı ilerlemesine böylece izin verdiler. Herakles geyiği getirip Eurystheus'a verdi.

4. Eurmanthos Dağı'nın Yabandomuzu'nun Getirilmesi
Eurystheus'un Herakles'e verdiği dördüncü görev, Erymanthos bölgesinde yaşayan ve etrafa zarar veren iri yabandomuzunun getirilmesiydi. Eurystheus, bu sefer işi zorlaştırmak için hayvanın canlı olarak getirilmesini istedi. Herakles, bölgeye gidip hayvanın peşine düştü. Domuz gidip inine sığındı ve dışarı çıkmadı. Herakles, bağırarak onu korkuttu ve dışarı çıkmasını sağladı. Onu dışarıda yakalayamayınca, kuzeye doğru sürüp karlarla kaplı bölgeye getirdi. Hayvan karın içinde yorulunca onu yakaladı ve omzuna vurup Mykenai'ye getirdi. Sırtında Nemea Arslan'ının postu olduğundan domuzun iğrenç, sert ve sivri kılları derisine etki etmedi.

Dönüş yolunda kentauros Pholos'un konuğu oldu. Yasak şaraptan içerek diğer kentaurosların kendilerine saldırmalarına sebep oldular. Herakles hepsini tepeledi ama zehirli okuyla arkadaşı Kheiron'un yaralanmasına sebep olunca çok üzüldü. Kheiron ölümsüzlüğünü Prometheus'a verince ölebildi. Üzgün Herakles, omuzunda domuz canlı olduğu halde Eurystheus'un sarayının önüne geldi Eurystheus ise herzamanki gibi tehlike anında sığındığı tunç küpün içine sığındı ve Pelops aracılığıyla başarıyı kabul etti.

5. Kral Augeias'ın Ahırlarının Temizlenmesi ve İphikles'in ölümü

Kral Augeias, Helios'un oğlu olup Peloponisos'ta bir Elis kralıydı. Babasından kalma pekçok sürüsü vardı. Ahırlarında biriken gübreleri yıllarca kaldırtmayı ihmal ettiğinden topraklar gübrelenemiyor ve ülkeyi verimsizliğe itiyordu. Eurystheus bu pis iş için, hem de onu küçük görmek amacıyla Herakles'e görev verdi. Herakles gelip Augeias'la konuştu ve görevinden bahsetti. Augeias işe çok sevindi. Herakles bu iş için Augeias'la bir anlaşma yaptı. Eğer tüm ahırları bir günde temizlerse krallığının yarısı Herakles'in olacaktı. Kral şartı kabul edince Herakles işe koyuldu. İlk iş olarak Herakles, Alpheios ve Peneios ismindeki iki nehrin yataklarında akmasına iri taşlarla engel oldu. Nehirleri bir araya getirerek ahırların olduğu yere yöneltti. Gübreler, hızla akan nehir suları ile ahırlardan kısa sürede temizlendi. Ama kral, kararlaştırılmış olan ücreti ödemeyi rededince Herakles duruma kızdı. Augeias üstüne üstlük Herakles'i krallığı Elis'ten de kovdu. Herakles bunun öcünü almak için Arkadhia bölgesine gidip gönüllülerden bir ordu topladı. Augeias ise kendi birliklerinin başına yeğenleri Molinoid'leri ve Eurytos ile Kteatos'u geçirdi. Bunlar Herakles'in ordusunu yendiler ve Herakles'in ikiz kardeşi İphikles'i de öldürdüler. Herakles ikiz kardeşinin kaybı için çok üzüldü ve Augeias'tan öcünü almak için fırsat kollamaya başladı.

Bir süre sonra 3. Isthmia Şenlikleri düzenlendi ve Elis'liler bu şenliklere kendilerini temsil etmek üzere Molinoid'leri gönderdiler. Herakles, Kleonai'de pusu kurup bunları öldürdü. Ardından kralı tepelemek için Elis'e bir saldırı düzenledi. Bu kez şehri alıp kralı öldürdü. Bu seferden sonra Herakles, Olympia oyunlarını tertipledi ve Olympia'daki kutsal kapalı alan olan Altis'i kurdu. Herakles daha sonra Mykenai'ye döndüğünde Eurystheus, ücret karşılığı olarak ahırları temizlemesinden haberi olduğunu söyleyerek görevi iptal etti, saymadı.

6. Stymphalos Gölü Kuşları'nın Yokedilmeleri
Arkadhia'da Stymphalos gölü kıyılarında ormanlarla sık bir bölgede yaşayan kuşlar, vaktiyle bir kurt istilasıyla kuzeydeki ülkelerinden kaçarak buraya sığınmışlardı. Burada Ares'in gözetiminde büyük miktarda üreyerek orman ve çevresi için büyük bir afet haline gelmişlerdi. Tarlalardaki ürünlere musallat oluyorlar, insanlara bile saldırıyorlardı. Eurystheus, bu sebeple bu kuşların ortadan kaldırılmasını emretti. Bütün güçlük, kuşları sığındıkları sık ormanlık bölgeden çıkarabilmekti. Bunu sağlamak için Herakles, Athena'ya danıştı. Demircilerin tanrısı Hephaistos, vaktiyle bronzdan yapılma, keskin bir ses çıkaran, Krotala ismindeki bu zilleri Athena'ya vermişti. Athena bunları Herakles'e verdi. Herakles bu zilleri çalarak kuşları korkuttu. Sık ormandan dışarı uçarak kaçan kuşları oklarıyla birer birer hakladı. Bazı mitologlara göre bu kuşlar insan etiyle besleniyordu. Gagaları son derece sertti ve sivri uçlu tüylerini düşmanlarına ok gibi atma yetenekleri vardı. Eurystheus, Herakles dönünce görevi saymamazlık yapmadı bu kez. Athena'dan yardım aldığını bilmiyordu.

7. Girit Boğası'nın Getirilmesi
Girit Boğasının kökeni hakkında iki efsane vardır. Bazılarına göre Zeus, Europe'yi çok beğenmiş ve Tyr ya da Sidon kumsalında ona yaklaşabilmek için beyaz bir boğa kılığına girmişti. Bu şekliyle kızın ayaklarının dibine yatınca kız önce korktu sonra cesaretlenip hayvanı okşadı, sonra sırtına bindi. Boğa ayağa kalkıp denize koşmaya başlayınca Europe, çığlıklar atarak boynuzlara tutunmaktan başka birşey yapamadı. Zeus yüzerek Europe'yi Girit'e getirdi. Zeus orada Gortyna'da bir çınarın gölgesinde kızla birleşti. Zeus, bu aşkın anısına o ağacın yapraklarının hiç dökülmemesi ayrıcalığını tanıdı. Europe, Zeus'a 3 oğul verdi (Sarpedon, Radamanthys ve Minos). Zeus da Europe'ye 3 armağan sundu (Europe'yi koruması için Hephaistos'a özel yaptırdığı Girit'teki dev robot Talos, avını hiçbir zaman kaçırmayan köpek Lailaps ve hedefinden hiç şaşmayan bir mızrak). Zeus daha sonra şekline girdiği boğayı takımyıldızları düzenleyerek burç yaptı.

Bazılarına göre Pasiphae'nin aşık olduğu hayvandır. Efsaneye göre Zeus'un oğlu Minos, Girit tahtı üzerindeki hakkını kanıtlayan bir işaret istemektedir. Bunun için Minos, Poseidon'a bir adak adayarak denizden bir boğa çıkarmasını istemiştir. Amacı bu boğayı Poseidon'a keserek kurban etmektir. Poseidon, Minos'un bu ricasını yerine getirdi ama Minos, boğanın güzelliğine kapılarak onu kurban etmedi ve sürülerine katmayı tercih etti. Poseidon da ceza olarak bu kocaman boğayı delirtti. İlave olarak Poseidon, Minos'un karısı Pasiphae'yi deli boğaya aşık etti (Helios'un, Aphodite ile Ares arasında olan gizli aşkını Hephaistos'a ihbar ederek, bu ikisinin yataktayken Olympos tanrılarının tamamı tarafından basılıp, Aphodite'nin rezil olması sonucu kadından intikam için bu sapık aşkın kadına verildiği de söylenir). Pasiphae boğa ile çiftleşmek için dayanılmaz bir ihtiras duyuyordu ve bu sıkıntısını hünerli Daidolos'a söyledi. Daidolos onun için tahtadan bir düve (doğurmamış genç inek) maketi yaptı. Bu maket o kadar gerçekçi oldu ki boğanın ilgisini çekti. Pasiphae maketin içine girdi ve çiftleşme böylece gerçekleşebildi. Bu birleşmeden hamile kaldı ve yarı insan yarı boğa bir varlık olan Minotauros meydana geldi. İleride sanatçı Daidalos bu canavarı binlerce dehlizden oluşan karışık bir yapı olan labirente (Labyrinthos) koyacak, büyük kahraman Theseus tarafından aynı labirentte öldürülecek boğadır bu. Poseidon'un delirttiği baba boğa ise bu çiftleşmeden sonra Girit adasını altını üstüne getirmeye devam etti. Eurystheus, Girit'i mahveden bu azgın boğayı canlı olarak tutup getirmesi görevini Herakles'e verdi.

Herakles Girit'e gidip Minos'tan yardım ve izin istedi. Minos yardıma yanaşmadı ama tek başına yakalamasına ses çıkarmadı. Herakles çıldırmış durumdaki boğayı bir yerde sıkıştırıp elleriyle yakaladı ve onunla birlikte Mykenai'ye döndü. Hayvanı Eurystheus'a verdi. Eurystheus, bu hayvanı Hera'ya adamak istedi. Hera, Herakles adına sunulan bu kurbanı kabul etmedi ve boğayı serbest bıraktırdı. Boğa serbest kalınca kaçtı, Argolis'i katedip Korinthos'tan geçti ve Attike'ye ulaştı. Burada meşhur Marathon ovasına yerleşti ve etrafa zarar vermeye başladı. Herakles'i kendine örnek alan Theseus bu boğayı yakalayarak zincire vurdu. Boğayı Delphinios'a götürerek Apollon'a kurban olarak sundu.


8. Diomedes'in Atlarının Getirilmesi
Diomedes, savaş tanrısı Ares'in oğlu olup Trakyalıların kralıydı. Ağızlarından alevler çıkan esrarengiz dört ata sahipti. İsimleri Podargos, Lampon, Ksanthos ve Deinos olan bu atlar insan etiyle besleniyorlardı. Diomedes, ülkesinden gelip geçen yabancıların büyük bir kısmını atlarına yedirmekle ünlüydü.

Eurystheus, bu atları alıp getirmesini ve Diomedes'in katliamlarına bir şekilde son vermesini Herakles'e emretti. Böylece Eurystheus, hem bu kötü adetten o ülkeyi kurtaracak hem de atlara sahip olacaktı.

Herakles, birkaç arkadaşıyla yola çıktı ve Tesalya'ya geldi. Konaklamak için Admetos'un sarayına geldiler. Admetos Herakles'in yakın arkadaşıydı. Herakles arkadaşını üzgün bulmuştu. Sebebini sorduğunda ise Admetos, Herakles'e birşey söylemedi. Kral eşi Alkestis'i kaybetmişti. Alkestis, İason'un babası, kral Pelias'ın kızıydı. Alkestis'in ölümü biraz tuhaftı. Zeus, Apollon'un oğlu Asklepios'u öldürmüştü. Apollon öc almak için Zeus'un yardımcıları Kyklopları yoketmişti. Zeus, Apollon'a ceza olarak onu yeryüzüne sürmüş ve bir sene Admetos'un hizmetinde uşaklık yapmaya mecbur etmişti. Apollon Admetos ve Alkestis ile dost olmuştu. Apollon, karı kocanın kendisine gösterdiği yakın ilgiye karşılık kader tanrıçaları Moira'lardan öğrendiği bilgileri Admetos'a öğretmişti. Admetos'un kader ipliği kopmak üzereydi. Admetos bunu öğrenince Apollon'a henüz ölmek istemediğini söylemişti. Apollon da kader tanrıçalarıyla konuşmuş ve ipliğin kesilmesini biraz geciktirmişti. Admetos, kendisinin yerine ölecek birisini bulursa ölecekti. Bunu duyan Admetos anne babasına koştu ve içlerinden birinin kendisi yerine ölmeye istekli olup olmadıklarını sordu. Cevap olumsuzdu. Üzgün Admetos'u gören kraliçe Alketos ona neden üzgün olduğunu sordu ve cevabı duyunca "ben senin yerine ölürüm" dedi. Kader tanrıçaları kadının ipliğini kestiler ve Alketos öldü. Admetos ise fedakar eşini kaybetmenin derin üzüntüsü içindeyken Herakles çıkagelmişti. Herakles "kim öldü?" diye sorunca da Admetos "hizmetçilerimden biri öldü" dedi. Admetos, hizmetçilerini çağırıp Herakles'i sarayın uzak odalarından birine götürmelerini istedi. Böylece kahraman ağıtları ve ağlamaları duyup rahatsız olmayacaktı. Herakles odasında yiyip içmeye başladı. Ama hizmetçilerin tuhaf davranışlarından kuşkulandı ve birini tutup sorguya çekti. Alkestis'in öldüğünü öğrenince de "aziz dostum acılar içerisinde kıvranırken ben burada oturup tıka basa yedim, şarap içip neşelendim, şarkı söyledim" deyip yine suçu üstüne aldı. Herakles kalkıp Hades'e gitti. Alkestis'i her zamankinden daha güzel ve genç olarak orada buldu. Persephone, kendi rızasıyla Alkestis'i Herakles'e verdi ve Herakles Alkestis'le birlikte Admetos'un sarayına döndü. Admetos ise karısının cenaze töreninden yeni dönmüştü. Admetos karısının ölüler düyarından geri geldiğine önce inanmadı. Sonra Herakles'e teşekkür etti. Herakles onuruna büyük bir ziyafet tertipledi. Herakles arkadaşlarını alarak Diomedes'in atlarını getirmek üzere yola devam etti.

Herakles, arkadaşlarıyla Trakya sahillerine geldi. Atlara bakan hizmetçileri kovaladı, çoğunu zararsız hale getirdi. Diomedes'i yakalayarak tunç yemliklere attı. Böylece Diomedes'i kendi atlarına yedirmiş oldu. Atlar sahiplerini yedikten sonra sakinleştiler, Herakles onları çözdü ve gemisine bindirmek üzere kıyıya getirdi. Kıyıda, hayvanları savunmaya ve ölü krallarının intikamını almaya gelen yerliler Herakles ve adamlarına saldırdılar. Herakles kısrakların gözetimini Abderos isimli arkadaşına devrederek yerlileri kovalamaya başladı. Kısraklar aniden koşmaya başlayınca Abderos'u sürükleyerek öldürdüler. Herakles, yerlileri halletikten sonra atları bulup gemiye bindirdi. Arkadaşının hatırası yaşasın diye orada bir şehir kurarak şehre Abderos ismini verdi. Herakles, atları Eurystheus'a getirdi. O da bunları Hera'ya verdi. Bu kısrakların soyundan gelenler Büyük İskender zamanında bile varlıklarını sürdürüyorlardı.


9. Amazon Kraliçesi Hippolyte'nin Kemerinin Getirilmesi
Herakles, Eurystheus'un kızı Admete'nin isteği üzerine Amazonlar kraliçesi Hippolyte'nin kemerini ele geçirmek için Amazon'ların ülkesine gitti. Bu kemer söylentiye göre Ares'e aitti. Ares, bu kemeri Hipployte'ye kendi kavmi üzerindeki iktidarının sembolü olarak vermişti. Herakles, birkaç gönüllü arkadaşıyla birlikte tek bir gemiyle yola çıktı ve birçok maceradan sonra Amazon'ların ülkesine vardı. Burada Amazon'lar konuklarını çok iyi karşıladılar. Özellikle kraliçeleri konuklarına türlü ikramlarda bulundu. Herakles gelişlerinin amacını açıklayınca kraliçe Hippolyte kemerini vermeye memnuniyetle razı oldu. Durumu izleyen Hera, Herakles'in görevini başarmasını istemediğinden bir amazon kadını kılığına girerek kavga çıkardı. Kavga giderek daha büyük boyutlara ulaştı. Herakles, istemeyerek Hippolyte'yi öldürmek zorunda kaldı. Herakles, yine başından türlü maceralar geçerek Mykenai'ye ulaştı ve kemeri Eurystheus'a ulaştırdı.
 
Üst Alt