Soru En Yüksek Temel Değeriniz Nedir?

Süreyya

Süper Mod
Katılım
22 Mar 2020
Mesajlar
10,411
Tepki puanı
3,423
Puanları
113
Konum
.
Cinsiyet
Kadın
metafor kısmı hariç duygusal bir dilemma gibi olmuş. üzerine ekleyebileceğim pek bir şey göremedim. cımbızla laf veya cümle ayırmışım gibi de olmasın.
dikkatimi çeken kısım ise; "önemli olan neyin yansıdığı"
bakalım mı beraber?
Ekli dosyayı görüntüle 17937
ne görüyorsun?
balon 'un taşa dönüştüğünü mü?
yoksa, asıl özün balonda var olduğunu mu?
orjinal olan balon mu? yoksa, yansıyan taş mı?
bir özden bahsediyorsak eğer orjinal olmamalı mıdır?
ne isen o olmalı değil midir?
ayna mı bozuk? yoksa, balon mu sahte. kararını sen ver.
İkisi de aynı çemberden geçmesine rağmen,
biri yer çekimine meydan okumuş, fizik kurallarından bir haber yansıma diğeri ise öz 'ün ta'kendisi



köpek besleme konusunda umarım, bunu çok istiyorum.
hayvanlar ne kadar içgüdüselse insanlarda o kadar içgüdüsel(ben buna inanıyorum, seni bilemem)
bildiğim kadarıyla pitbull ve türleri dövüştürülmek için meydana getirilmiş bir ırk değil, sadece dogo argentinolar domuz avınnda kullanılmak için cordoba cinsi ve yanılmıyorsam 10 ayrı köpek cinsiyle arjentinde bir baytar tarafından üretilmiş ırk, ayrıca yapay olarak üretildiği için bir çok kronik hastalığıda mevcut. duyma problemi, kalça displazisi gibi..
bak şuna bir açıklık getirelim, söyleşinin en altında da zaten yazıcam ama burada da söyleyim.
"öz" dediğimiz şey insanı olduğu gibi kabul edebilmek, varlığını bütünüyle benimseyebilmek geliyor benim aklıma. bir çok felsefeci farklı tanımlayabilir. belki de ben yanlış tanımlıyorum, biliyorum ya da benimsiyorum.


kesinlikle, insanın kendini tanıması, bilmesi, öğrenmesi bunların hepsi erdemliliğin getirdiği şeyler ve özeller.
"kendini bil” demek kolay, ama kendini bilmek ömür törpüsü bir iş; yaşamdaki bu süre zarfında kendisini bilen, ne istediğini, ne arzuladığını bilen insan kemâle eren, tamamlanmış insandır zaten. herkes aynaya bakıp “ben buyum” deyince olmuyor. zaten insan kendini tanımaya başladığı anda başkalarını da tanımaktan soğuyor.. genelde, çünkü aynı kusurları herkeste görüyor. yani evet, "Gnothi Seauton" kulağa bilgece geliyor, ama pratikte, “kendini tanıma sürecinde” deyip başkalarının hatalarına yorum yapmaya devam ediyor.




anlatmak benim stilim değil, biliyorsun. hoca ve öğrencileri olan sensin, sen anlatcaksın biz dinleyeceğiz ama zorbalamak benim fıtratıma ters, hocalarda genelde oluyor kafası almayan çocukların kafalarını dosya dolabına yapıştırabiliyor, yaşadık. öğretmekteki edinimi teoriksel olarak değil daha çok yaşayarak öğrenmeyi tercih edenlerdenim diyelim. bu yüzdendir zaten başıma gelmeyen kalmayan, ama öğrendikten sonra da "bir müsibet bin nasihattann" iyidir atasözü her şeyi açıklar. korkaklar konuşarak, cesaretli insanlar ise yaşayarak öğrenir. ben çok korkağım, mermilere kafa atmaya devam .p sonrasında ise feveran ve va'veyla.. hayat budur.


neyi? inkâr eden kaçar. kim kimden kaçıyor? buradayım, her şey ve herkesin karşısındayım.


neymiş bizim özümüz? ne kadar mutlak konuşuyoruz, her şeyi biliyoruz. saptamalar yapıyoruz, ama yanılgı ve saptamalarımızı doğrulayacak tersine mühendisliğe karşı geliyoruz. İnsanın özü, “öz” arayışının kendisi, yani insanın özü, kendi özünü aramaktan ibaret. insan kendi özünü barındırsa bile, tanıyamaya bilir. belki, ben tanıyorum ya da tanıyamıyorum ama o döngünün içerisindeyim, nasılsam öyle olduğumu düşünüyorum. eğer benim mantık anlayışım, davranışlarım, inanışlarım "bazı" insan ve düşüncelere ters geliyorsa; beni yargılamak, hedef tahtasına oturtmak, değiştirmek veya değiştirmeye çalışmak kimsenin vazifesi olmamalı.
Tamam.
 
Üst Alt