Bazen o kadar yoğun duygu ve düşüncelerin içine dalıyoruz ki, tarifi mümkün olmuyor ya da anlatması çok uzun sürüyor. Ama bazı kelimeler var ki, kelimeden çok daha fazlasılar. Dilimizde karşılığı olmayan, duygularınızı ve düşüncelerinizi bir nefeste açıklayan 40 kelime bu listede!
Lafı fazla uzatmadan, sizi listeye alalım:
Tartışma esnasında söyleyemediğimiz ya da aklımıza gelmeyen, sonra da bizi “o ne dedi, ben ne dedim, oysa bunları demeliydim” diye saatlerce düşündüren olayın karşılığı Fransızcada L’esprit de l’eslacier şeklinde.
Portekizcede “Sevdiğin kişinin saçlarında ellerini nazikçe dolaştırmak” anlamına geliyor.
İngilizcede “Seni çok seven birini karşılıklı olarak çok sevme” durumunu anlatıyor.
Japoncadaki bu kelime birçoğumuzun sık sık yaşadığı, kuaförde saç kestirdikten sonra beğenmeyip kötü hissetme anlamına geliyor.
Sarhoşken yapılan utanç verici şeylerin ertesi sabah başkaları tarafından hatırlatılması ve ardından kişinin o geceyi yavaş yavaş hatırlamaya başlamasını anlatıyor.
İsveççede kullanılan bu kelime, kuşların sesini dinlemek için sabah erkenden uyanıp dışarı çıkma anlamına geliyor.
Japoncada sürekli kitap alıp kitapları okumadan kütüphaneye yerleştirme anlamına gelen bu kelime, bizim ülkemizde çok sık karşılaştığımız bir durum…
Bir kişiye sarılmak için duyulan büyük arzuyu anlatıyor.
Arkadaşlarla yemek yedikten sonra sohbet etmek ve yemeği sindirmek için masada bir süre oturmak İspanyada bir gelenek.
Portekizcede “Bir kimsenin yokluğunda hissedilen derin özlemi ve bir zamanlar kaybettiğin bir şeyin bir daha asla senin olamayacağını anladığın an yaşadığın his” anlamına geliyor.
Çekçe olan bu sözcüğü Milan Kundera “Gülüşün ve Unutuşun” kitabında tanımlamış ve başka dillerde karşılığı olmadığını söylemiştir. Ancak en yakın anlamıyla, insanın yapamadığı şeylerden dolayı kendine acıması ve kendine duygusal işkence yapmasıdır.
Fremd (yabancı) ve schämen (utanma) kelimelerinin birleşmesiyle oluşan, başkası adına utanma anlamına gelen Almanca kelime.
Fransızca, geçmişte yaşanan bir şeyi düşünürken bıyık altından gülümsemek.
Arapça, yokluğu ile yaşamanın acısına dayanamayacağı için, sevdiği kişiden önce ölmeyi dilemeyi anlatıyor.
Mayaların selamlaşırken kullandıkları bu sözcük “Birbirimizin başka yüzleriyiz” anlamına geliyor.
Sanskritçede başkalarının sevinciyle mutlu olmak anlamına gelen kelimenin Budizmde yeri oldukça önemli, ayrıca Mudita adlı bir yoga tekniği de bulunmakta.
Kafede bir kahve içerek masada saatlerce oturma anlamına gelen bu kelimeyi öğrenciyken yapmamış olanımız yoktur.
Güneşi çok nadir gördüklerinden olsa gerek, Norveççede güneşli havada açık alanda içecek keyfi yapmaya utelips deniyor.
Âşık olma korkusu anlamına geliyor.
İspanyolca, insanın kendini en güvende, en güçlü ve evinde hissettiği yer.
Fransızca; şans eseri, tesadüfen çok güzel bir şey keşfetmek.
Norveççe olan kelime, iyi günde yanımızda olan, kötü günümüzde ortalıktan kaybolan arkadaşlarımızı anlatıyor.
Acı çekme korkusu anlamına geliyor.
Bantu dilinde, dans ederken gelen giysileri çıkarma dürtüsü.
Latinceden türemiş bir sözcük. Sonlardan kaçmak, herhangi bir şeyin sonlanmasından nefret etmek anlamına geliyor.
Tamilce; sevgililerin tartışmadan sonra birbirlerine gösterdikleri yalandan kızgınlık.
Rapa Nui dilinde, âşık olduğunda iştahın kaçması durumu.
İspanyolca “Ok saplanması” – ilk görüşte aşk.
Fransızca uzun bir ayrılıktan sonra sevdiğinle tekrar buluşmanın verdiği haz.
Sırpçada, gece seyahat etmeyi seven insanlara deniyor.
Fince olan bu kelime, dışarı çıkmak istemeyip evde iç çamaşırlarıyla tek başına içki içme isteğini anlatıyor.
İtalyancada kendini kedilere adamış yaşlı ve yalnız kadınlara deniyor.
Lafı fazla uzatmadan, sizi listeye alalım:
1. L’esprit de l’eslacier
Tartışma esnasında söyleyemediğimiz ya da aklımıza gelmeyen, sonra da bizi “o ne dedi, ben ne dedim, oysa bunları demeliydim” diye saatlerce düşündüren olayın karşılığı Fransızcada L’esprit de l’eslacier şeklinde.
2. Cafuné
Portekizcede “Sevdiğin kişinin saçlarında ellerini nazikçe dolaştırmak” anlamına geliyor.
3. Redamancy
İngilizcede “Seni çok seven birini karşılıklı olarak çok sevme” durumunu anlatıyor.
4. Age-otori
Japoncadaki bu kelime birçoğumuzun sık sık yaşadığı, kuaförde saç kestirdikten sonra beğenmeyip kötü hissetme anlamına geliyor.
5. Deja brew
Sarhoşken yapılan utanç verici şeylerin ertesi sabah başkaları tarafından hatırlatılması ve ardından kişinin o geceyi yavaş yavaş hatırlamaya başlamasını anlatıyor.
6. Gökotta
İsveççede kullanılan bu kelime, kuşların sesini dinlemek için sabah erkenden uyanıp dışarı çıkma anlamına geliyor.
7. Tsundoku
Japoncada sürekli kitap alıp kitapları okumadan kütüphaneye yerleştirme anlamına gelen bu kelime, bizim ülkemizde çok sık karşılaştığımız bir durum…
8. Cingulomania
Bir kişiye sarılmak için duyulan büyük arzuyu anlatıyor.
9. Sobremesa
Arkadaşlarla yemek yedikten sonra sohbet etmek ve yemeği sindirmek için masada bir süre oturmak İspanyada bir gelenek.
10. Saudade
Portekizcede “Bir kimsenin yokluğunda hissedilen derin özlemi ve bir zamanlar kaybettiğin bir şeyin bir daha asla senin olamayacağını anladığın an yaşadığın his” anlamına geliyor.
19. Litost
Çekçe olan bu sözcüğü Milan Kundera “Gülüşün ve Unutuşun” kitabında tanımlamış ve başka dillerde karşılığı olmadığını söylemiştir. Ancak en yakın anlamıyla, insanın yapamadığı şeylerden dolayı kendine acıması ve kendine duygusal işkence yapmasıdır.
20. Fremdschämen
Fremd (yabancı) ve schämen (utanma) kelimelerinin birleşmesiyle oluşan, başkası adına utanma anlamına gelen Almanca kelime.
21. Rire dans sa barbe
Fransızca, geçmişte yaşanan bir şeyi düşünürken bıyık altından gülümsemek.
22. Ya’ aburnee
Arapça, yokluğu ile yaşamanın acısına dayanamayacağı için, sevdiği kişiden önce ölmeyi dilemeyi anlatıyor.
23. In la kesh
Mayaların selamlaşırken kullandıkları bu sözcük “Birbirimizin başka yüzleriyiz” anlamına geliyor.
24. Mudita
Sanskritçede başkalarının sevinciyle mutlu olmak anlamına gelen kelimenin Budizmde yeri oldukça önemli, ayrıca Mudita adlı bir yoga tekniği de bulunmakta.
25. Seigneur-terraces
Kafede bir kahve içerek masada saatlerce oturma anlamına gelen bu kelimeyi öğrenciyken yapmamış olanımız yoktur.
26. Utelips
Güneşi çok nadir gördüklerinden olsa gerek, Norveççede güneşli havada açık alanda içecek keyfi yapmaya utelips deniyor.
27. Philophobia
Âşık olma korkusu anlamına geliyor.
28. Querencia
İspanyolca, insanın kendini en güvende, en güçlü ve evinde hissettiği yer.
29. Trouvaille
Fransızca; şans eseri, tesadüfen çok güzel bir şey keşfetmek.
30. Godværsvenn
Norveççe olan kelime, iyi günde yanımızda olan, kötü günümüzde ortalıktan kaybolan arkadaşlarımızı anlatıyor.
31. Agliophobia
Acı çekme korkusu anlamına geliyor.
32. Mbuki mvuki
Bantu dilinde, dans ederken gelen giysileri çıkarma dürtüsü.
33. Finifugal
Latinceden türemiş bir sözcük. Sonlardan kaçmak, herhangi bir şeyin sonlanmasından nefret etmek anlamına geliyor.
34. Oodal
Tamilce; sevgililerin tartışmadan sonra birbirlerine gösterdikleri yalandan kızgınlık.
35. Manabamate
Rapa Nui dilinde, âşık olduğunda iştahın kaçması durumu.
36. Flechazo
İspanyolca “Ok saplanması” – ilk görüşte aşk.
37. Retrouvailles
Fransızca uzun bir ayrılıktan sonra sevdiğinle tekrar buluşmanın verdiği haz.
38. Noćnik
Sırpçada, gece seyahat etmeyi seven insanlara deniyor.
39. Kalsarikännit
Fince olan bu kelime, dışarı çıkmak istemeyip evde iç çamaşırlarıyla tek başına içki içme isteğini anlatıyor.
40. Gattara
İtalyancada kendini kedilere adamış yaşlı ve yalnız kadınlara deniyor.
Son düzenleme: