Cumhuriyetin Aydın Kadını; Şukufe Nihal

1986’da Miralay Ahmet Bey ile Nazire Hanım’ın çocuğu olarak İstanbul’da dünyaya gelen Şukufe Nihal, memur olan babası sebebiyle ortaokulu Şam’da okumuş. Daha sonra Selanik’te özel bir okulda eğitim görmüş.
Farsça, Fransızca ve Arapça bilen Şukufe Nihal, babasının ev toplantıları sayesinde tanıdığı devlet adamları, şairler ve yazarlardan aldığı ilhamla memleket meselelerine küçük yaşta ilgi duymaya başlamış. Buna bağlı olarak da şiir ve makale yazma aşkının temelleri de çok küçük yaşa atılmış.
İlk yazısı 13 yaşındayken Mehasin Gazetesi’nde yayımlanmış.
Edindiğim bilgilere göre 16 yaşında ailesinin isteği üzerine Mithat Sadullah Bey ile evlenmiş. Evliliği eğitim hayatına engel olmamış tabii Şukufe Nihal İnas Darülfünun’na yani Kadın Üniversitesi’ne girmiş. Bir yandan eğitimine devam ederken diğer yandan eşiyle birlikte kurduğu ‘Mekteb-i Ümit’ adındaki okulda eğitimciliğe başlamış. Mithat Sadullah Bey ile evliliğinden bir oğlu olmuş fakat anne olduktan kısa bir süre sonra evliliğinde mutlu olmayan Şukufe Nihal eşinden boşanmaya karar vermiş.
1919’da şimdiki isimleriyle Kadın ve Erkek Üniversiteleri’nin birleşmesiyle kız öğrencilere diğer okulun derslerini alma imkânı sağlanmış. Şukufe Nihal bu imkânı sonuna kadar değerlendirerek üniversiteden mezun olan ilk kadın olma unvanını almış.
Son sınıftayken tanıştığı kültürel ve eğitim anlamında kendine yakın gördüğü Ahmet Hamdi Bey (Başar) ile ikinci evliliğini yapmış ve bu evliliğinden de bir kız çocuğu dünyaya getirmiş.
Kurtuluş Savaşı sırasında Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin önde gelen isimlerinden biri olmuş Şukufe Nihal. Evinde yaptığı toplantılarda kadınları milli mücadeleye destek olmaları için teşvik etmiş. Ünlü Sultanahmet Mitingi’nde Halide Edip Adıvar’ın yanında duran Şukufe Nihal, Fatih Mitingi’ndeki konuşmasıyla da kalabalığı ateşlemiş.
Cumhuriyetimizin ilanından sonra, kadınları siyasi haklarını kazanması için mücadele etmiş, Türk Kadınlar Birliği’nin kurucularının arasında yer almış Şukufe Nihal. 1925-1927 yılları arasında yayımlanan Türk Kadın Yolu isimli derginin yazarlarından da olmuş.
Kadın hareketinin öncüsü olması yanı sıra Şukufe Nihal’in aşk hayatı da fazlaca karşıma çıktı. Kendisine edebiyatımızın üç ünlü ismi aşık olmuş.
Nazım Hikmet, Ahmet Kutsi Tecer ve Faruk Nafiz Çamlıbel.
Bu isimlerin yanı sıra Şukufe Nihal’e aşık olup aşkına karşılık bulamayan ve bu aşkıyla intihar eden biri daha varmış; Cenap Şahabettin’in kardeşi şair Osman Fahri.
Osman Fahri, Şukufe Nihal için şu dizeleri yazmış;
Sen benim hem-dem-i hayalatım,
Ben senin yar-ı tesellikárın
Olacakken; fakat, nedense, Nihal
Sen benim gözlerimde dert aradın.
1950’lerin sonunda Ahmet Hamdi Başar’dan boşanmış Şukufe Nihal. 1953 yılına kadar İstanbul’da çeşitli okullarda çalışmış. 19622’de geçirdiği bir kaza sonucu Şukufe Nihal’in sol ayağı sakat kalmış.
1965’te bir huzur evine yerleşen Şukufe Nihal kızının ölümünden sonra başlayan konuşmama halini ölene kadar sürdürmüş. 24 Eylül 1973’te yaşamını yitirdikten sonra Aşiyan mezarlığına defnedilmiş.
Yolum uzundu biraz, kayalıklar çetindi
Sona yaklaşınca da gün bitti, akşam indi
Dediler; "Pek boş yere değil verdiğin emek,
Eriştin demek"
Hazırlık da bir büyük savaş bu yolculukta
Ne uçurumlar aşmak gerekmiş bir solukta
Bir cılız su başı da bulsam şimdi tasam yok
Dayandığım kayaya değemez ateş ve ok
Yalnız
Gönlümde bir acı var, adını bulamadım
Kırık bir kanadım
Bir şey mi kaybettim ne, ellerim bomboş gibi
Bir yakuttan kadeh ki varlık, çatlamış gibi
Ses mi çiçek mi desem
Işık mı renk mi desem
Sanki geçtiğim yolda bir şey unuttum.