Antalya’da, Akdeniz Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü 3'üncü sınıf öğrencisi Azra Gülendam Haytaoğlu’nu (21) canice öldüren, cesedini 13 parçaya ayıran Mustafa Murat Ayhan (49), ömür boyu hapis cezası almıştı.
DHA’nın haberine göre; Diyarbakır 1 No.’lu Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nden, Ayhan’ın intihar ettiği haberi geldi.
Olay, 28 Temmuz 2021'de evden çıkan Azra’dan bir daha haber alınamaması üzerine açığa çıkmıştı...
Telefonu da kapalı olan Haytaoğlu'na ulaşılamayınca Adana'dan gelen babası Mustafa Haytaoğlu, kayıp başvurusunda bulununca çalışmalar başladı.
Çapraz sorguda cinayeti itiraf etti
Antalya polisi, Azra'nın cep telefonundan en son inşaat mühendisi ve emlak ofisi sahibi Mustafa Murat Ayhan ile görüştüğünü tespit etti.
Cinayet masası ekiplerinin çapraz sorguya aldığı Ayhan, cinayeti itiraf etti.
Azra’nın cansız bedenini Varsak’ta ormana gömen Ayhan, cesedin yerini ekiplere gösterdi. Ekipler, Azra’nın cansız bedeninin parçalarını buldu.
Fakat Azra’nın başı, yapılan tüm aramalara rağmen bulunamadı.
Bulunan parçalar, otopsi yapılmak üzere Antalya Adli Tıp Kurumu morguna gönderildi.
Mustafa Murat Ayhan, çıkarıldığı hakimlikçe tutuklandı.
Bileklerini kesti
Ağırlaştırılmış ömür boyu hapsi istenen ve Diyarbakır 1 Nolu Yüksek Güvenlikli Cezaevi'nde tutulan Mustafa Murat Ayhan, 30 Mayıs'ta karar duruşmasına çıktı. Antalya 11. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki 5'inci duruşmada Ayhan'a, 'nitelikli kasten öldürme' suçundan 'ağırlaştırılmış ömür boyu hapis, 'cinsel saldırı' suçundan 16 yıl hapis cezası verildi.
Alınan haberi göre Ayhan; gece yarısı sıralarında tutuklu bulunduğu Diyarbakır 1 No.’lu Yüksek Güvenlikli Cezaevi'nde bileklerini keserek intihar etti.
Ayhan'ın, hastaneye kaldırıldığı sırada hayatını kaybettiği öğrenildi.
Babası, öldüğünden emin olmak için Diyarbakır’a geldi
Ayhan’ın öldüğünden emin olmak isteyen genç kızın babası Mustafa Haytaoğlu, Diyarbakır’a geldi. Diyarbakır Adliyesi’ne gelen ve savcıyla görüşen Haytaoğlu, kızının katilinin öldüğünden emin olduğunu söyledi.
Haytaoğlu, kafasında soru işareti kalmasın diye geldiğini belirterek şu ifadeleri kullandı:
“Münevver Karabulut olayında böyle bir şüphe oldu. Babası bunu dile getirdi. O yüzden işi sağlama almak için geldim. Ben ona Allah rahmet eylesin de diyemiyorum, ateşi bol olsun da diyemiyorum. Her şeyi Allah’a havale ediyorum. Onu avukatlar savunamayacak. Orada tek başına. Belasını buldu.
“Keşke çocuğumun kaybolan uzuvlarının yerini söyleyerek kendini öldürseydi”
Bir nebze de olsa benim yakınlarımın, ailemin çevremin hepsinin yüreğine su serpildi. Ama içimde kalan şu; bize bu iyiliği yaptı, intihar etti. Keşke çocuğumun kaybolan kafasını, kaybolan ellerini, bazı uzuvlarının yerini söyleyerek kendini öldürseydi. Artık kızımın mezarına çok rahat gitmek istiyorum.
Bu haberi duydum, emin oldum ama vicdanımı rahatlatmak için buraya geldim. Herkesten Allah razı olsun. Devlet bize sahip çıktı. Hükümetimiz, memleketimiz sahip çıktı. Öldüğünden emin oldum. Konuştum, ailesinin gelip alacağını, başka bir cenazeyi almayacağını öğrendim. Kafam rahat olmazsa burada yatarım, gitmem dedim. Sağ olsun savcı bey beni ikna etti. İkna oldum. Sonuçta inançlı insanlarız. Her şeyden şüphe duymaya gerek yok. Ben sadece emin olmak için geldim ve emin oldum.
“Haber yapacaktı haber oldu”
Cani için çok şeyler konuşmak istemiyorum. Zaten herkes ona gerekli ‘dua’ları ediyor. Kuzumun mekanı cennet olsun. Babasının kendisi için savaştığını gördü eminim. Işıklar içinde uyusun. Karmakarışık duygular içerisindeyim. Saat 20.00 sularında kesici bir aletle intihar ediyor. Daha sonra ambulansta vefat ediyor. Hastaneye naklediliyor. Tek tek dinledim. Sonuçta biz hayatın içindeyiz. Yalan söyleyecek halleri yok. Emin oldum. Benim kızım bir gazeteci adayıydı. Meslektaşınız olacaktı. Haber yapacaktı haber oldu. Mekanı cennet olsun.”
Azra Gülendam Haytaoğlu'nun katili Mustafa Murat Ayhan'ın avukatı Mehmet Ali Başaslan, olayın akşam saatlerinde yaşandığını, ancak gece haberleri olduğunu belirterek şu ifadeleri kullandı:
“Garip şeyler var. Biz intihar olduğuna inanmıyoruz. Cinayet şüphesi üzerinde duruyoruz. Yüksek güvenlikli cezaevinde bir insanın iki bileğini birden kesmesi, tam da sayım saatinde olması mümkün değil. Orası sürekli kamerayla gözetlenen tek kişilik bir koğuş, sürekli devriye gezen gardiyanlar var. Fiziksel olarak iki bileğini kesmesi imkansız.
“Ölüme sürüklenmesi adaletin de ayıbı”
İntihar olsa bile biz mahkemeye müvekkilimin akıl sağlığının yerinde olmadığını, intihara meyilli olduğuna dair raporları sunduk. Bu kişinin göz göre göre ölüme sürüklenmesi adaletin de ayıbı. Bazıları 'ilahi adalet gerçekleşti' diyor. Ne olursa olsun adalette yargılandıktan sonra olay bitmelidir. Bir cinayet var, bunu zaten müvekkil kabul edip pişman olduğunu söyledi. Onun da bir çocuğu var durumu çok kötü. Bu olayın takipçisi olacağız. Cezaevi yönetimi, gardiyanlar, yargılamayı yapan mahkeme hakkında şikayette bulunacağız.”
DHA’nın haberine göre; Diyarbakır 1 No.’lu Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nden, Ayhan’ın intihar ettiği haberi geldi.
Olay, 28 Temmuz 2021'de evden çıkan Azra’dan bir daha haber alınamaması üzerine açığa çıkmıştı...
Telefonu da kapalı olan Haytaoğlu'na ulaşılamayınca Adana'dan gelen babası Mustafa Haytaoğlu, kayıp başvurusunda bulununca çalışmalar başladı.
Çapraz sorguda cinayeti itiraf etti
Antalya polisi, Azra'nın cep telefonundan en son inşaat mühendisi ve emlak ofisi sahibi Mustafa Murat Ayhan ile görüştüğünü tespit etti.
Cinayet masası ekiplerinin çapraz sorguya aldığı Ayhan, cinayeti itiraf etti.
Azra’nın cansız bedenini Varsak’ta ormana gömen Ayhan, cesedin yerini ekiplere gösterdi. Ekipler, Azra’nın cansız bedeninin parçalarını buldu.
Fakat Azra’nın başı, yapılan tüm aramalara rağmen bulunamadı.
Bulunan parçalar, otopsi yapılmak üzere Antalya Adli Tıp Kurumu morguna gönderildi.
Mustafa Murat Ayhan, çıkarıldığı hakimlikçe tutuklandı.
Bileklerini kesti
Ağırlaştırılmış ömür boyu hapsi istenen ve Diyarbakır 1 Nolu Yüksek Güvenlikli Cezaevi'nde tutulan Mustafa Murat Ayhan, 30 Mayıs'ta karar duruşmasına çıktı. Antalya 11. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki 5'inci duruşmada Ayhan'a, 'nitelikli kasten öldürme' suçundan 'ağırlaştırılmış ömür boyu hapis, 'cinsel saldırı' suçundan 16 yıl hapis cezası verildi.
Alınan haberi göre Ayhan; gece yarısı sıralarında tutuklu bulunduğu Diyarbakır 1 No.’lu Yüksek Güvenlikli Cezaevi'nde bileklerini keserek intihar etti.
Ayhan'ın, hastaneye kaldırıldığı sırada hayatını kaybettiği öğrenildi.
Babası, öldüğünden emin olmak için Diyarbakır’a geldi
Ayhan’ın öldüğünden emin olmak isteyen genç kızın babası Mustafa Haytaoğlu, Diyarbakır’a geldi. Diyarbakır Adliyesi’ne gelen ve savcıyla görüşen Haytaoğlu, kızının katilinin öldüğünden emin olduğunu söyledi.
Haytaoğlu, kafasında soru işareti kalmasın diye geldiğini belirterek şu ifadeleri kullandı:
“Münevver Karabulut olayında böyle bir şüphe oldu. Babası bunu dile getirdi. O yüzden işi sağlama almak için geldim. Ben ona Allah rahmet eylesin de diyemiyorum, ateşi bol olsun da diyemiyorum. Her şeyi Allah’a havale ediyorum. Onu avukatlar savunamayacak. Orada tek başına. Belasını buldu.
“Keşke çocuğumun kaybolan uzuvlarının yerini söyleyerek kendini öldürseydi”
Bir nebze de olsa benim yakınlarımın, ailemin çevremin hepsinin yüreğine su serpildi. Ama içimde kalan şu; bize bu iyiliği yaptı, intihar etti. Keşke çocuğumun kaybolan kafasını, kaybolan ellerini, bazı uzuvlarının yerini söyleyerek kendini öldürseydi. Artık kızımın mezarına çok rahat gitmek istiyorum.
Bu haberi duydum, emin oldum ama vicdanımı rahatlatmak için buraya geldim. Herkesten Allah razı olsun. Devlet bize sahip çıktı. Hükümetimiz, memleketimiz sahip çıktı. Öldüğünden emin oldum. Konuştum, ailesinin gelip alacağını, başka bir cenazeyi almayacağını öğrendim. Kafam rahat olmazsa burada yatarım, gitmem dedim. Sağ olsun savcı bey beni ikna etti. İkna oldum. Sonuçta inançlı insanlarız. Her şeyden şüphe duymaya gerek yok. Ben sadece emin olmak için geldim ve emin oldum.
“Haber yapacaktı haber oldu”
Cani için çok şeyler konuşmak istemiyorum. Zaten herkes ona gerekli ‘dua’ları ediyor. Kuzumun mekanı cennet olsun. Babasının kendisi için savaştığını gördü eminim. Işıklar içinde uyusun. Karmakarışık duygular içerisindeyim. Saat 20.00 sularında kesici bir aletle intihar ediyor. Daha sonra ambulansta vefat ediyor. Hastaneye naklediliyor. Tek tek dinledim. Sonuçta biz hayatın içindeyiz. Yalan söyleyecek halleri yok. Emin oldum. Benim kızım bir gazeteci adayıydı. Meslektaşınız olacaktı. Haber yapacaktı haber oldu. Mekanı cennet olsun.”
Azra Gülendam Haytaoğlu'nun katili Mustafa Murat Ayhan'ın avukatı Mehmet Ali Başaslan, olayın akşam saatlerinde yaşandığını, ancak gece haberleri olduğunu belirterek şu ifadeleri kullandı:
“Garip şeyler var. Biz intihar olduğuna inanmıyoruz. Cinayet şüphesi üzerinde duruyoruz. Yüksek güvenlikli cezaevinde bir insanın iki bileğini birden kesmesi, tam da sayım saatinde olması mümkün değil. Orası sürekli kamerayla gözetlenen tek kişilik bir koğuş, sürekli devriye gezen gardiyanlar var. Fiziksel olarak iki bileğini kesmesi imkansız.
“Ölüme sürüklenmesi adaletin de ayıbı”
İntihar olsa bile biz mahkemeye müvekkilimin akıl sağlığının yerinde olmadığını, intihara meyilli olduğuna dair raporları sunduk. Bu kişinin göz göre göre ölüme sürüklenmesi adaletin de ayıbı. Bazıları 'ilahi adalet gerçekleşti' diyor. Ne olursa olsun adalette yargılandıktan sonra olay bitmelidir. Bir cinayet var, bunu zaten müvekkil kabul edip pişman olduğunu söyledi. Onun da bir çocuğu var durumu çok kötü. Bu olayın takipçisi olacağız. Cezaevi yönetimi, gardiyanlar, yargılamayı yapan mahkeme hakkında şikayette bulunacağız.”
