Sen Hiç Ateş Böceği Gördün mü?

Cherry

Platin Üye
Katılım
17 Tem 2023
Mesajlar
9,757
Çözümler
1
Tepki puanı
2,463
Puanları
113
Konum
ab inferno
Cinsiyet
Kadın
Bu tiyatro oyununda Yılmaz Erdoğan, Gülseren adlı yaşlı bir kadının 4 basamaklı sayıları kafasından çarptığını öğrenmiş ve bunu haber yapmak isteyen bir spiker rolünde. Böylece Yılmaz Erdoğan, Gülseren’in kaldığı huzurevine birkaç çarpma işlemi yaptırmak amacıyla gider, ancak Gülseren’in fotoğraf albümünü çıkarıp olayları bir bir anlatmasıyla işler değişir. Kendi hayatından geçip giden yılları, kavgaları, mutluluklarını ve ateş böceklerini anlatırken, insanın içine dokunan sözlerle karşısındaki insanın hayatı sorgulamasını, düzeni sorgulamasını bekleyen Gülseren, muhabirin sadece sorduğu bir çarpma işlemini merak etmesiyle bizlere “yıllardır hiçbir şey değişmemiş” dedirtiyor.

Televizyonları bu yüzden sevmiyordu işte Gülseren, sadece görüntüyü gösteriyordu, duyguları, düşünceleri, yaşanmışlıkları değil.

Gülseren’in fazlasıyla takıldığı ve aslında içten içe mücadele ettiği bazı konular var; Siyasetin insanları böylesine keskin bir şekilde ikiye ayırması, eğitimin yalnızca teorik ve ezbere basma kalıp sözlerle aktarılması, batıl inançlar, televizyon ve Çarşamba günleri! Hele de o Çarşamba günleri yalnızlık içeren bir Çarşamba günüyse vay haline! Gülseren’in bir özelliği de ateş böceklerini görmesi. Gerçekten görüyor mu yoksa ateş böcekleri onun en derin duygularının dışa vurumu mu bilinmez ama ateş böceklerini gördüğünü her iddia edişinde çevresindekiler ve özellikle de sevgisini bir türlü göstermeyi becerememiş annesi tarafından deli diye yaftalanıyor.

Tanıdık geldi mi? Farklıysanız, başka pencerelerden bakarak düşünüyorsanız ya delisinizdir ya da Gülseren’in dayısının da dediği gibi günahkar.

Gülseren’in hayatı başlı başına farklı dünyalar, düşünceler içerse de oyunun aynı zamanda toplumun psikolojik ve sosyolojik travmalarını gözler önüne serdiği diyaloglarıyla, izleyenlerin gönlünü her defasında fethettiğine şüphem yok.

- Sen hiç ateşböceği gördün mü?
+ Hayır, görmedim.
- Göremezsin, göstermiyorlar ki.
Herkes de göremez zaten. Edison doğayı yendi. Hem de kendi sahasında.
Biz ara yoğunduk, Ediz Hun'un filmlerini seyrediyorduk.
+ Anlamadım.
- Kıymetini bil. Anlasaydın yalnızlık çekerdin..



Gülseren yalnızlık olgusunu şu şekilde anlatıyor :

..bu olaydan bir hafta sonra bir çarşamba günü tanıştım yalnızlıkla.
Sen yalnızlığı yakından gördün mü hiç?
Ben gördüm.
Bahsedildiği gibi değilmiş hiç.
Ben daha iri yarı bir şey bekliyordum.
Biliyordum başından beri biliyordum.
Nerden biliyordum bilmiyordum ama biliyordum işte.
Olsa olsa bir çarşamba günü olurdu bu.
Zaten hep daha bir yalnız uyanmışımdır çarşamba günleri.
Ne olacağı belli olmayan bir haftanın tam ortasında.

Yapayalnız.
 
Üst Alt