Osmanlıda Sünnet Merasimi

Fluffy

🐼
Elmas Üye
Katılım
28 Şub 2023
Mesajlar
20,182
Tepki puanı
2,822
Puanları
113
Yaş
34
Konum
Miuw
Cinsiyet
Kadın
Padişahından sadrazamına, saray erkanından esnafına, köylüsüne varıncaya kadar Osmanlı hayatında büyük ölçüde İslâmî anlayış, hakkaniyet ve adalet hekimdi. Her vesileyle zenginin, fakirin imdadına koştuğu bir toplum vardı. Toplum hayatında hep İslâmî motifler mevcuttu.


Osmanlı, topraklarına kattığı yeni ülkelere imanı, adetleri, doğruluğu, yardımseverliği ve bütün incelikleriyle birlikte gidiyordu. Kısa zamanda oraya kendi rengini veriyordu. Onlar tarafından da benimseniyor, güzel karşılanıyor, kucak açılıyordu. Üzerinden bir asra yakın bir zaman geçmiş olmasına rağmen, bugün Kosova, Bosna-Hersek, Makedonya ve Müslümanların yaşadığı bütün Balkan topraklarında Osmanlı anlayışını bulmak pekala mümkün. Koca Osmanlı toplumu içinde bazı yanlışlıklar olmamış mıdır? Olmuştur, ama ne oranda, ne kadar?

Hüküm çoğunluğa göre verildiğine göre, iyi kabul ederek benimser, onları bizden bilir, atamız, ecdadımız olarak tanırsak, sorunun cevabını bulabiliriz. Osmanlı her hareketini belli bir esasa, belli bir amaca göre düzenlemişti. İnce ayrıntılara girmeden, meseleye temelden baktığımızda düğün, eğlence ve oyunlar içinde bile o faydalılığı, yardımlaşma duygusunu her zaman görebiliriz.

Bir örnek olması açısından bir düğün merasimini birlikte bakalım:

1675 tarihinde Edirne’de büyük bir düğün yapıldı. Sultan 4. Mehmet’in büyük oğlu Şehzade Mustafa sünnet edilirken, kızı Hatice Sultan da Muhasip Mustafa Paşa ile evleniyordu. Geleneğe göre çadırlar kuruldu. Padişah otağına geçti. Düğün hazırlıkları altı ay sürdü. Düğüne dünyanın her tarafından gelen hediyeler, hazineler değerinde, devlete akıl almaz servetler sağlıyordu. Sünnette 300 cerrah doktor görev almıştı. Şehzade ile birlikte 8 bin çocuk da sünnet olacaktı.


Çocuklardan 6 bini Anadolu’dan getirilmişti. Bu sünnet merasimi günlerce devam etti. Hatice Sultan’a gelince; gelin arabasını arkadan halk takip ediyordu. Düğünün 14. günü idi. Saltanat arabasının çevresindeki harem ağaları, yol boyunca halka çil çil altınlar serpiyorlardı. Sultanın çeyizini taşıyan alayla birlikte, iki katıra şeker yüklenmişti.


Bu bir şeker bahçesini andırıyordu. Şekerden bülbüller, aslanlar, balıklar, tavuslar, develer bulunuyordu. Sonra her birini iki adam taşıyabilen büyük taş tablaları ile akide şekerleri geliyordu. Bütün bunlar halka ikram edilecektir. Düğün dolayısıyla her taraftan davetliler, misafirler, yabancılar, meraklılar, seyirciler gelmişti. Hepsine kolaylık gösterilecek, ağırla nacaklardı. Tarih kitaplarında merasim daha da teferruatlı bir şekilde anlatılır. Bu sünnette ve düğünde dikkati çeken iki şey vardı.


Birisi, bir şehzade ile birlikte binlerce çocuğun sünnet ettirilmesi, diğeri de düğün vesilesiyle halkın günün adetlerine göre eğlenmesi, bol bol yeyip içmesi, istifade etmesiydi. Demek ki, bu sebeple halk büyük ölçüde ihtiyacını gideriyor, devlet de bir hayli maddi imkan sağlıyordu. Bunda her ne kadar masraf ve şatafat varsa da bu halktan kopuk, onlardan uzak değildi. Az çok herkes istifade ediyordu. Bir de bugün beş yıldızlı otellerde halktan kopuk yapılan, dolarların uçuştuğu düğünlere bakın. Aradaki farkı varın siz mukayese edin


 

Eros

Gümüş Üye
Katılım
16 Ara 2023
Mesajlar
1,258
Tepki puanı
311
Puanları
83
Yaş
35
Konum
Marstan
Cinsiyet
Erkek
Yumurtanın yarısı, yere düştü sarısı şarkısı ile bağlantı kurmayı nasıl başardılar
 
Üst Alt