Mitolojide Kıta Keltleri ve Ada Keltleri

Chen

🇵🇸
Forum Sorumlusu
Katılım
9 Ocak 2020
Mesajlar
44,375
Çözümler
4
Tepki puanı
12,953
Puanları
113
Konum
.
Cinsiyet
Kadın
Kelt kültürünün kökeni belirsizdir, Bazı bilim insanları, MÖ üçüncü binyılda Orta Avrupa'da Keltçenin ilk hali denebilecek bir Hint-Avrupa dili konuşan bir halkın var olduğunu öne sürmüşlerdir. Diğerleri, bu kültürün başlangıcını MÖ ikinci binyıla tarihlendirir. Daha somut iddialar, Orta Avrupa Hallstatt kültürünün başlangıcını MÖ dokuzuncu yüzyıla tarihlendirir. Genelde, MÖ beşinci yüzyıldaki Avrupa'nın aristokrat-savaşçı La Tene kültürünün, Kelt kültürü olduğu düşünülür.


Yunan tarihçiler Herodot ve Miletli Hecataeus'un yazılarından, ilgili dilleri konuşan Kelt halklarının MÖ 500'de Orta ve Batı Avrupa'nın çeşitli bölgelerinde yaşamış olduklarını biliyoruz.

MÖ dördüncü yüzyılın başlarında Romalıların Celtae ya da Galli dedikleri Kelt kavimleri, Roma'yı yağmalamışlardır.


Bundan kısa bir süre sonra artık Galatlar denen Keltler doğuya ilerleyip, Küçük Asya'da Galatya denen şehri kurmuşlardır.


Bu arada MÖ beşinci ve birinci yüzyıllar arasında Keltler, batıda Fransa'nın Bretanya bölgesine ve Büyük Britanya Adaları ile İrlanda'ya göç etmişlerdir.

Jül Sezar, MÖ 50'lerde Britanya'daki Keltlerle, daha öncesinde de Almanya ve Fransa'nın Galya olarak bilinen bölgesinde yaşayan Keltlerle savaşlar yapmıştır.


Sezar, İrlanda'ya hiç ulaşamamış, sadece Galler ile İskoçya'da küçük zaferler elde etmiştir.


Günümüzde Kelt halkının Galce konuşan bir dalı İskoçya ve İrlanda'daki nüfusa hâkim olurken Britanya Adalarında Keltler Galler'de, Cornwall'da ve Bretanya'da yaşarlar. Britanyayalı (British) kelimesi, Britanya Adalarında yaşayan Keltlere verilen isimden yani Briton, Bryttas kelimesinden türetilmiştir.

Keltler hakkında nasıl bilgi edinildi?

Keltler hakkında daha kesin bilgiler, en azından kendileri hakkında bize kendilerinin verdiği bilgiler sınırlıdır çünkü pratik bir yazı sistemleri yoktu; öyküleri ve gelenekleri nesilden nesile sözlü olarak aktarılıyordu Dolayısıyla Keltlerin ilk yazılı tarihi, Herodot'tan ve tabii ki, ünlü Galya Savaşları (De bello Gallico) adlı eserinde Kita Keltleri (Galyalılar) hakkında yazmış olan Jül Sezar'dan gelir.


Günümüzde Kelt tarihi ve mitolojisinden söz ettiğimizde haklarında çoğunlukla düşmanlarından elde ettiğimiz sınırlı bilgilere sahip olduğumuz "Kıta Keltlerinin" ve gelenekleri özellikle İrlanda ve Galler'de Kelt kültürüne gerçek bir saygı duyan sonraki yazarlar tarafından iyi korunmuş olan İrlanda ile Büyük Britanya'da yaşayan "Ada Keltlerinin" tarihini ve mitolojisini kastederiz.

Kelt kültürünün Yunan, Roma ve diğer uygarlıkların mitolojileriyle ilgisi

Keltler, geniş Hint-Avrupa kültür ve dil ailesinin parçalarıdır. Dilleri, Yunanlıların, Romalıların, Avrupa'daki çoğu halkın (İngilizce dahil), İranlıların ve Hindistan anakarasında yaşayanların dilleri ile ilişkilidir.


Önceden belirtildiği gibi genel olarak tüm bu dillerin köklerinin eski bir ön-Hint-Avrupa dili olduğu düşünülür.


Keltlerin; Ana Tanrıça, kutsal ikizler, savaşçı tanrı bir baba, sığır çalma, neredeyse törensel bir kahraman hayatı örüntüsü, canavar katili bir kahraman, üçe bölünme (üçleme) ve yaratıcı sonuçlar almak üzere kurban etme gibi mitolojik temaları içeren ortak bir kültürün vârisi olduğuna dair göstergeler de mevcuttur.


Kıta Keltlerinin panteonu nedir?

Jül Sezar'ın Galya Savaşları adlı eseri, Kita Keltlerinin mitolojisine dair en önemli kaynağımızdır. Romalıların tipik tarzına yani, yabancı ya da fethedilmiş yerlerin tanrılarını benimseme âdetlerine göre Sezar, Kelt tanrılarına Roman kimlikler yakıştırır.


Bir sanat, zanaat ve yolculuk tanrısının figürleri Galya'nın her yerinde bulunduğu için Sezar bunun Keltlerin en önemli tanrısı olduğunu düşünür. Sezar onu Merküri olarak tanımlar.

Ayrıca hastalıkları iyileştiren bir tanrıyı da Apollo olarak, gökyüzüne hükmeden bir tanrıyı Jüpiter, bir savaş ve şifa tanrısını Mars ve bir sanat-zanaat tanrıçasını ise Minerva ak tanımlar. Galyalı Merküri, bazen Hint-Avrupa üçleme (üçe bölünme) prensibini ima edecek şekilde üç başlıdır.


Sezar'ın Kelt Apollo'su aslında, güneş tanrıları Belenus ile Grannus'un ve Hint-Avrupa geleneğinde inek tanrıça figürü Damona ile bağdaştırılan ısı tanrısı Borno dahil, çeşitli tanrıların bileşimiydi.


Sezar'ın Minerva'sı, aslında muhtemelen ülkeyi temsil eden Ana Tanrıça Sulis veya Belisama idi.

Romalı yazar Lucan, "haşin Teutates", "korkunç Esus" ve Taranis'in kurban isteyen tanrılar olduğunu söyler. Taranis'in Yeraltı Dünyası'nın tanrısı olduğu aşikardır ve Sezar'a göre, Keltler onu ataları olarak görürler. Bazı bilim insanları, Teutates-Esus-Taranis birleşimini, eski Roma'nın Jüpiter-Mars-Quirinis üçlemesine denk, tipik bir Hint-Avrupa üçlemesi olarak görmüşlerdir.

Ada Keltleri: İrlanda ve Galler

Yukarıda belirtildiği gibi, Ada Keltleri, İrlanda ve Büyük Britanya adalarında yerleşmiş olan Keltlerdi. Torunları esas olarak İrlanda, Galler, Cornwall ve İskoçya'da yaşarlar. Ada mitolojisinin iki ana dalı bize ulaşmıştır: İrlanda mitolojisi ve Galler mitolojisi.

İrlanda-Kelt mitolojisinin kaynakları

İrlanda'da Kelt mitlerini, MS altıncı yüzyılda başlayan Hristiyanlığın hâkim olduğu çağa kadar nesilden nesile rahip halk ozanları (druid filid -filidh veya fili de denir-) aktarmıştır. Eski öyküleri yazıya geçiren Hristiyan keşişler iyi kaynaklara ulaşabiliyorlardı çünkü sözlü gelenek güçlüydü ve büyük bir özenle uygulanıyordu.



Yine de bu ilk yazıların çoğu zarar görmüş ve ancak kısmen kurtarılabilmişti; bunlar, on birinci ve on ikinci yüzyıllarda hazırlanmış Boz İnek Kitabı (Lebor na hUidre), Leinster Kitabı (Lebor Laignech) ve en önemlisi İstilalar Kitabı (Lebor gabála Érenn) gibi derlemelerde bulunur.

Doğal olarak bu derlemeleri yapan rahipler, eski efsanelere kendi inançlarından bir şeyler de eklemişlerdir.


Örneğin İrlanda'nın yaratılışının bir yorumunda, Nuh'un torunu Cesair'in büyük tufanda yedi yıl gemide kaldıktan sonra babasıyla birlikte İrlanda'yı "keşfettikleri" anlatılmıştır.


Yine de, özellikle Romalıların Büyük Britanya'yı istilasından çok etkilenmediği için İrlanda'da, eski efsanelerin en azından makul bir şekilde aktarılmasını garanti edecek yeterli ulusal ve etnik farkındalık mevcuttu.

İrlanda-Kelt yaratılış miti var mıydı?

Eğer bir yaratılış miti var idiyse de kaybolmuştur. Cesair miti ve İstilalar Kitabı'nda bulunan ve bir yaratılış mitinden ziyade İrlanda'nın kuruluş miti gibi olan bir öykü vardır. Bu öyküde şair-kahin Amairgen'den söz edilir.

Amairgen kimdi?

Amairgen İrlanda mitolojisinde, Hintli yüce insan-tanrı Krişna gibi dünyasını kendi içinde taşıyan bir rahip halk ozanı idi.

Keltik İrlanda'nın en az bir başlangıç mitinin, bu şair-savaşçı-kâhinin İrlanda olacak topraklara ayak bastığında varoluşa söylediği kendi içsel benliğinin şarkısını içerdiği söylenebilir. Amairgen'in bu şarkısı, İstilalar Kitabı'nda yer alır.

İstilalar Kitabı nedir?

Roma mitolojisi için Aeneis neyse ya da İbrani mitolojisi için Kutsal Kitap neyse İrlanda mitolojisi için de İstilalar Kitabı odur. Parçalar dizisi halinde, İrlanda olacak adanın "tarihini" anlatır.


Nuh'un torunu ile başlayıp, Kelt Milesialılarla sona eren birkaç karaya çıkış, bir kültürün ve sonunda da bir ulusun kuruluşunun mitolojik öyküsüdür. Anlatılan dönemlerden çok sonra eserleri derleyen rahipler, çeşitli sözlü ve yazılı kaynaklardan yararlanmışlar ve olaylara, kendi dini bakış açılarıyla renk katmışlardır.


Bunlar, Kutsal Kitap'taki yaratılış öyküsüyle başlayıp, Babil Kulesi'ni inşa edenlerin soyundan gelen ilk İrlandalıların Mısır'dan Çıkış benzeri öykülerini kapsar. Bu İrlandalılar sonunda, İber Yarımadası'na (İspanya'ya) gitmişlerdir.

İlk İstilalar nelerdi?

İrlanda'nın ilk "istilası", Nuh'un torunu ve kocası Fintan dışında tüm refakatçileriyle birlikte yok olan Cesair'inkiydi. Fintan, tufanda ölmemek için kendini somon balığına dönüştürmüş ve Hristiyanlık çağına kadar geçmişe dair bilginin esas kaynağı olarak hayatta kalmıştı.

Üç yüz yıl sonra, Partholon gelmiş ve insanlarıyla birlikte, İrlanda geleneğinin bir parçası haline gelecek olan sosyal âdetleri geliştirmişti. Partholon'un soyu toprağı da temizlemiş ve aynı zamanda adaya ulaşan tek bacak, tek kollu, şeytani denizaltı yaratıkları Fomorları da defetmişlerdi. Ne yazık ki, Partholon'un soyu salgın yüzünden tamamen yok olmuştu.


Hemen arkalarından yine toprağı temizleyen ve yerel gelenekler ile zanaat oluşturan Nemed, dört kabile reisi ile birlikte gelmişti. Fomorlarla uzun bir savaştan ve Nemed'in ölümünden sonra Nemedliler Fomorların zalim hakimiyeti altına girmişlerdi.

Sonunda isyan etmişler ve her iki nüfusun da çoğunu yok eden bir tufandan sonra kalan birkaçı, başka topraklara gitmek üzere oradan ayrılmışlardı.

Bazı Nemedliler, Yunanistan'a gitmişler ve orada köleleştirilmişlerdi.


Yıllar sonra bazıları baş kaldırmış ve Firbolg (torba adamlar) olarak İrlanda'ya dönmüşlerdi.

Firbolglar kimlerdi?

Bir öyküye göre, onlara böyle denmesinin sebebi, kölelikleri esnasında toprak torbaları taşıyor olmalarıydı. Onlar adayı önce üç sonra da beş bölgeye böldüler ve kralın doğruluğu ile toprağın bereketi arasındaki ilişkiye dayalı kutsal bir krallık kurdular.


Bu bölgeler; kuzeyde Ulster, batıda Connaught, güneyde Munster, doğuda Leinster ve merkezde kralın yeri olan Tara idi.

Firbolg'un altın çağı, İrlanda mitolojisindeki panteonun Kelt-öncesi eşdeğeri olan "istilacı" grup Tuatha Dé Danann'ın ulaşmasından önce ancak otuz yedi yıl sürmüştü.
 
Üst Alt