Köpeksilik Okulu - Kynik Felsefesi

Chen

🇵🇸
Forum Sorumlusu
Katılım
9 Ocak 2020
Mesajlar
44,591
Çözümler
4
Tepki puanı
13,030
Puanları
113
Konum
.
Cinsiyet
Kadın
Helenistik dönemde yer alan ilk okul Köpeksiler ya da Kynikler’dir. Okulun kurucusu Atinalı Antisthenes’tir (MÖ 444-368). Kynik sözcüğünün ‘kyon’dan türetildiği varsayılır. Kyon da Yunancada köpek demektir; dolayısıyla “kynik” köpek gibi olan, köpek tutumunda olan, köpeksi anlamına gelir.

Köpeksi adlandırması bu görüşte olan filozofların hiç bir geleneğe, toplumsal norma ve görgü kuralına uymamalarına uygun düşmektedir. Son derece partal, bağımsız ve yoksul olarak nitelendirilebilecek bir hayat sürerler. Bunun gerisinde ise bilinçli bir seçim olan tüm uygarlık değerlerine karşı çıkmak yer alır. Köpeksiler için iyi hayat aretedir. Arete ise doğaya uyumlu ve basit yaşamakla ilgilidir. Areteye dayalı bir yaşam kişinin içsel bağımsızlığına ve yapıp ettiklerini seçmede mutlak belirleyici olmasına bağlıdır. İşte bu yüzden bir köpeksi kendine dışarıdan dayatılan her türlü davranışa karşı çıkar.

Köpeksilere göre nasıl yaşanacağına gelişigüzel biçimde karar verilemez. Arete peşinde bir hayat bilgisiz olmaksızın gerçekleşemez çünkü ancak bilgi kişiye neyi seçmenin değerli olduğunu gösterir. Öte yandan salt bilgi de areteyi sağlamaz. Bilgi yalnızca kuramsal düzeyde kalmamalı aynı zamanda yaşanmalıdır.

Köpeksilik okulunun kurucusu Sofist Gorgias’ın öğrencisi olan Antisthenes’tir (İÖ. 445-365). Antisthenes’in Sokrates’i dinlemek için her gün Pire’den Atina’ya yürüdüğü anlatılır. Sokrates’in etkisiyle kendini bilme ve kendine egemen olmayı savunur. Sabır ve dirence vurgu yapan bir felsefi tutum takınır. Antisthenes’e göre haz duymak insanı köleleştiren bir eğilimdir bu yüzden “hazdan, deli olmaktan daha çok korkarım” demektedir. Hazzın karşısına insanı çelikleştiren güçlük ve sıkıntı konmalıdır. Hazlar ve dışarıdan gelen şeylere karşı ilgisizlik insanı özgürleştirir.

Sinoplu Diogenes'te (412-323) hiç teori yapmadan köpeksilik öğretisini tam bir tutarlıkla doğrudan doğruya yaşamıştır. Türlü sıkıntılar deneyimleyen ve büyük bir yoksullukla boğuşurken ağaç yapraklarını yiyerek beslenmek zorunda kalan Diogens tüm uygarlık değerlerine karşı çıkar. İnsanın bağımlılıklarından kurtuldukça özgürleştiğini savunur. Doğaya uygun yaşamayı önerir. Ona göre insan yalnızca kendi kendine dayanmalıdır. Arete dolu bir yaşam insanı bağımsız yapar, böyle bir bağımsızlığa erişmiş bilge kişi de bütün isteklerinden kendini sıyırır.
 
Üst Alt