Soğuk bir sonbahar sabahıydı. Şehirde insanlar telaşla işe yetişmeye çalışırken, herkes şemsiyesiyle yağmurdan kaçıyordu. Bir adam, otobüs durağında beklerken, karşı kaldırımda sırılsıklam olmuş bir çocuğu fark etti.
Çocuğun üzerinde incecik bir mont, ayaklarında delik ayakkabılar vardı. Çocuk, vitrindeki sıcak çorbayı izliyordu. Adam tereddüt etmeden yanına gidip, çocuğu restorana soktu ve ona sıcak bir çorba söyledi.
Çocuk çorbayı içerken sadece şu cümleyi kurdu:
“Amca, sen Allah mısın?”
Adam gözleri dolarak cevapladı:
“Hayır evladım… Ama O’nun gönderdiği bir insan olabilirim.”
Küçük bir iyilik, birinin duası olabilir. Zor zamanlarda yapılan bir yardım, sadece maddi değil, manevi olarak da insanları iyileştirir. Hepimiz bir başkasının hayatında "umut" olabiliriz.
Çocuğun üzerinde incecik bir mont, ayaklarında delik ayakkabılar vardı. Çocuk, vitrindeki sıcak çorbayı izliyordu. Adam tereddüt etmeden yanına gidip, çocuğu restorana soktu ve ona sıcak bir çorba söyledi.
Çocuk çorbayı içerken sadece şu cümleyi kurdu:
“Amca, sen Allah mısın?”
Adam gözleri dolarak cevapladı:
“Hayır evladım… Ama O’nun gönderdiği bir insan olabilirim.”
Küçük bir iyilik, birinin duası olabilir. Zor zamanlarda yapılan bir yardım, sadece maddi değil, manevi olarak da insanları iyileştirir. Hepimiz bir başkasının hayatında "umut" olabiliriz.