Jül Sezar Suikasti

Chen

🇵🇸
Forum Sorumlusu
Katılım
9 Ocak 2020
Mesajlar
44,464
Çözümler
4
Tepki puanı
12,990
Puanları
113
Konum
.
Cinsiyet
Kadın
Jül Sezar M.Ö 101 yılında Roma'da soylu bir ailenin oğlu olarak dünyaya geldi. Sağlam bir eğitim gördüğü gibi ailesi tarafından bir silahşor olarak yetiştirilmişti. Edebiyata ve güzel sanatlara aşırı bir düşkünlüğü vardı.

Fakat bu genç adam dünya zevklerine içkiye ve kadınlara karşı da aynı ilgiyi duyar bu arada kendisine açılan erkek kollarına hiç çekinme duymadan vücudunu teslim ederdi. Olağanüstü bir hatipyaman bir binici kadınları baştan çıkarmada eşi bulunmaz bir ustaydı. Roma'da genelev sokağında bir oda tutarak yıllarca sefahat içinde yaşamıştı.

Annesi Auralia bu çok yakışıklı güzellikte mitoloji kahramanları Adonis ve Paris'le eş tutulan oğluna para yetiştirmekte güçlük çekiyordu. Jül Sezar parası tükenince arkadaşlarından ve düşüp kalktığı yosmalardan borç alır bir daha da ödemezdi. Onlara şöyle derdi yalnızca:

"Dostlarım Roma İmparatorluğunu pençeme alacağım güne kadar bana zaman veriniz..."

Yirmi yaşlarındayken. İmparator Sulla'nın can düşmanı Marius'un yeğeni olduğu için Roma'dan kaçmak zorunda kaldı. Anadolu'ya kaçmak isterken korsanların eline düştü. Korsanlar onu Antalya'ya götürmüşler ve kurtuluş parası olarak 20 talent istemişlerdi. Genç delikanlı kendisine biçilen bu fiyat karşısında küplere binmiş ve :

"Hayvanlar!. Ben 20 talentlik bir tutsak mıyım? Yakaladığınıza iyi bakın size 50 talent getirteceğim!..)" diye bağırmıştı.

Roma'daki ailesine bir mektup göndermiş para gelinceye kadar da korsanlarla al takke ver külah bir hayat yaşamıştı. Onlarla içki içiyor şiirler okuyup oyunlar oynuyordu. Ara sıra da korsanlara :

"Hayvan herifler!.. Elinizden bir kurtulursam göreceksiniz hepinizi astıracağım!.." diyordu. Korsanlarbu deli dolu gencin sözlerini ciddiyi almazlargülmekle yetinirlerdi.

Parası gelince özgürlüğüne kavuştu ve Ege bölgesindeki Milet kentine gitti. Buradan sağladığı birkaç gemiyle kendisini tutsak eden korsanların üzerine giderek onları Antalya açıklarında yakaladı. Hepsini zincire vurup Bergama'ya götürdü Vali'nin vereceği emri beklemeden hepsini astırdı.

Roma'ya dönüp siyasi hayata atıldığında 33 yaşlarındaydı. Yakın arkadaşlarından biri Jül Sezar'a siyasi tutkuları olduğunu söylediğinde ondan şu karşılığı aldı :

"Ne diyorsun sen! Makedonyalı Büyük İskender'in hayatını okumadın mı? O benim yaşımdayken bütün dünyayı ele geçirmişti. Ben daha ne yaptım?"

Kırk bir yaşına geldiğinde Roma'nın seçkin kişilerinden biri olmuştu. Çağının ünlü generallerinden Crassus ve Pompeus ile üçlü bir anlaşma yaparak kendisini "Konsül / Devlet Başkanı" seçtirtti. Dostlarına ve düşüp kalktığı kadınlara olan 1300 talent borcunu ödemek için Galya Valiliği’ni de üzerine aldı. Bu yetki kendisinde olmasına rağmen Senato ses çıkaramadı. Çünkü Jül Sezar’ın Galya Valisi olarak Roma'dan uzaklaşması ihtimali hem Senato’nun hem de Pompeus'un işine geliyordu. Bu nedenle Galya dışında bazı eyaletleri de ona bağladılar.

Jül Sezar'ın amacı Galya'da kendine bağlı bir ordu kurmak ve Roma'nın üzerine yürüyerek diktatör olmaktı. Konsüllük süresi bir yıl sonra bitince Jül Sezar Galya'ya gitti. Sekiz yüzden fazla kenti olan bu zengin ülke onun borçlarını ödedikten başka gerekli adamları satın alacak ölçüde zenginleşmesine de yetti. Savaşlarda ele geçirilen 1 milyon tutsağın köle olarak satışından eline gecen para Jül Sezar’ın en güçlü silahı olmuştu. Romalılar yüz yirmi yıl içinde Galya'nın ancak Güney bölgelerini ele geçirebilmişlerdi Sezar sekiz yılda bütün Galya'yi Roma imparatorluğu sınırları içine kattı.

Bu sıralarda Crassus Doğu'da Fırat ırmağı kıyılarında Partlara yenilerek ölmüş ve Pompeus Roma'nın tek egemeni durumuna gelmişti. Pompeus mutlu ye kaygısız bir yaşantı içindeydi. Oysa çevresindekiler. Jül Sezar’ı iyi tanıdıklarından Pompeus'a sık sık şu soruyu soruyorlardı :

"Sezar Roma üzerine yürürse onu durdurup geri püskürtecek askerleriniz var mı?"

Pompeus gururla gülümsüyor:

"Kaygılanmayın İtalya’nın neresinde olursa olsun ayağımla yere vurduğumda oradan ordular fışkırtırım" diyordu. Oysa elinde hazır ve kendine bağlı bir ordusu yoktu. Sezar ise kendisine ölesiye bağlı bir ordu kurmuştu. Roma generallerinden hiç birine benzemiyordu. Askerleriyle birlikte oturup şarap içeronlarla zar atıp kumar oynar en kaba ve cıvık şakalar arkadaşlıklar yapardı. Fakat savaşlarda değişir gerçek bir komutan kesilirdi.

M.Ö. 50 yılında kasım ayının ilk gününde toplantı durumundaki Senato'ya bir haber ulaştı :

"Sezar sekiz lejyondan kurulu ordusuyla Alplerden Güney'e doğru iniyor."

Pompeus beklemediği bu haber karşısında çok şaşırmıştı. Daha önceki sözünü unutmayan bir dostu:

"Haydi ayağını yere vur da ordular fışkırsın zamanı geldi..:" diyerek Pompeus'la alay etmişti. Pompeus ve Senato'daki taraftarları. Jül Sezar'a şu haberi saldılar:

"Sezar askerlerini hemen terhis etmeli ve geriye yalnızca bir lejyon bırakmalı ayrıca Galya Valiliğinden de istifa; ederek Roma'ya sıradan bir yurttaş olarak girmeliydi."

Sezar bu şartları kabul etmedi ve savaştan başka çıkar yol olmadığını anladı. Roma üzerine yürüyüşe geçtiğinde Pompeus hazinesini bile almaya vakit bulamadan taraftarlarıyla birlikte Adriyatik denizindeki donanmasına binerek Epir'e kaçtı.

Jül Sezar'ın donanması yoktu mevsim de kıştı. Varını yoğunu askerlerine dağıtmış meteliksiz kalmıştı. Hızlı bir yürüyüşle karadan dolaşıp Yunanistan'ın Epir bölgesine girdi. Pompeus ve taraftarlarının 47 bin kişilik yaya 7 bin kişilik de atlı ordusu vardı. Sezar'ın ordusu daha küçüktü. Emrinde 22 bin yaya ve bin atlı askeri vardı.

Savaş yalnızca Jül Sezar ve Pompeus arasında geçmiyordu. Kısa süre içinde bütün Roma İmparatorluğuna yayılmış bir iç savaş halini almıştı. Bir tarihçibu dönemi şöyle anlatmaktadır :

"Bütün Senato bu savaşın içindeydi. Ordular da öyle. Hepsi Roma kanı taşıyan askerlerden kurulu 11 lejyonla öteki 18 lejyon amansızca çarpışıyorlardı. Galyalılar ve Germenler Jül Sezar'ı tutuyorlardı. Trakya Sicilya Yunanistan Makedonya ve Doğu Pompeus'la birlikti. Savaş İtalya'da başladı oradan Galya'ya ve İspanya'ya sıçradı; Batı'dan dönerek bütün şiddetini Epir ve Tesalya üzerine topladı; Mısır'a kadar uzandı. Küçük Asya'ya el attı ve alev ancak Afrika'da söndürülebildi..."

Yunanistan'da Farsalos bölgesinde iki ordu arasında korkunç bir meydan savaşı olmuş ve SezarPompeus'un ordusunu darmadağın etmişti. Pompeus Mısır Kralı Ptolemeus'un yanına kaçmaktan başka çare bulamamıştı. Roma artık Jül Sezar'ın "pençeleri" arasındaydı. Dört bin kişilik seçme bir orduylaPompeus'un arkasından Mısır'a gitti. Ptotemeus başına gelecekleri anladığından Pompeus'un kafasını keserek Jül Sezar'a gönderdi. Sezar buradaPtolemeus'un kız kardeşi Kleopatra'yla uzun bir aşk hayatı yaşadıktan sonra onu Mısır Kraliçesi yaptı. Sonra M.Ö. 47 yılında Anadolu'ya girerek Pontus Kralı Pnarankes'i yendi. Savaş beş gün sürmüş Sezar durumu Roma Senatosuna şu üç kelimeyle bildirmişti:

"Veni vidi vici." (Geldim gördüm yendim.)

Aynı yıl Roma'ya dönerek İmparator oldu. Önce 1 yıl için diktatör ilân edildi. Senato daha sonra bu yetkiyi 10 yıla çıkardı. Aradan çok geçmeden de Jül Sezar ömür boyunca diktatör seçildi.

Koyu Cumhuriyetçiler ve soylular Roma İmparatorluğunun diktatörlüğe kaymasından tedirgin olmuşlardı. Sonunda Sezar'ı öldürüp Cumhuriyeti kurtarmak için gizli bir örgüt kurdular. Bu örgüteSezar'ın yetiştirmesi bir söylentiye göre de düşüp kalktığı kadınlardan Servilia'dan doğan öz oğlu Brütüs de girmişti. Örgüt suikast için M.Ö. 44 yılının 15 martını seçmişti. Bir kâhin ona daha önceden "15 marttan sakın" demişti. Bir gece önce de karısı kötü bir rüya görmüş ve Jül Sezar'ın sokağa çıkmamasını istemişti. O sabah yolda Kâhin'e rastlamış ve :

"İşte 15 mart geldi..." demişti. Kâhin de Jül Sezar'a şu karşılığı vermişti :

"15 mart geldi ama daha bitmedi...)"

Jül Sezar Senato'ya gelince suikastçılar çevresini sardılar. Hançerleri harmanilerin altında gizliydi. İçlerinden biri siyasi hükümlü olan kardeşinin bağışlanmasını diledi. Sezar onu dinlerken suikastçılar hançerlerini çekip saldırdılar. Titilus adlı bir soylu Jül Sezar'ın harmanisini omuzlarından tutarak aşağı doğru yırttı. Sezar ilk önce kendini savunacak oldu fakat vücuduna saplanmak için havaya kalkan hançerlerden birini Brütüs'ün tuttuğunu görünce:

"Sen de mi oğlum Brütüs!?.." diye bağırdı ve harmanisini başına örterek kendini hançer vuruşlarına bıraktı.

Tam 23 yerinden hançerlenen Jül Sezar cansız yere serildi. Suikastçılar Sezar'ın ölümünden halkın sevinç duyacağını sanmışlardı. Kanlı hançerlerini Roma halkına göstererek :


"Zalimin vücudu ortadan kalktı!.." diye bağırıyorlardı.

Fakat Roma halkının tepkisi umdukları gibi olmadı. Halk "katillere ölüm!." Bağrışlarıyla ayaklanınca kaçmak zorunda kaldılar. O sırada Senato'nun Jül Sezar'ı öldürenleri bağışladığı öğrenilince halk Senato'ya saldırdı. Yapıyı ateşe verdiler. Halkın ayaklanması üzerine Sezar'ın katilleri Roma'dan kaçtılar ama peşleri bırakılmadı.

Bunlardan Sezar'ın çok sevdiği Brütüs Makedonya'da yakalanacağını görünce intihar etti.
 

RumuZNeyimE

Coruscant Galaktik Cumhuriyet'in Baş Kenti
Bronz Üye
Katılım
27 Mar 2023
Mesajlar
451
Tepki puanı
71
Puanları
28
Konum
Coruscant
Cinsiyet
Erkek
images.jpg cesar'ın parası da modern paralardan sayılır
 

Fluffy

🐼
Elmas Üye
Katılım
28 Şub 2023
Mesajlar
20,072
Tepki puanı
2,818
Puanları
113
Yaş
34
Konum
Miuw
Cinsiyet
Kadın
Sen de mi sezarrrrr
 

SleepleSsS

Yorumbaz
Katılım
25 Ara 2020
Mesajlar
7,208
Tepki puanı
973
Puanları
113
Konum
Miami
Cinsiyet
Erkek
Toprağı bol mekanı cennet olsun

iyi adamdı
 

pumpkin

kabaktan dönenin kaşığı kırılsın
Elmas Üye
Katılım
7 May 2020
Mesajlar
10,113
Tepki puanı
2,225
Puanları
113
Konum
Kreş
Cinsiyet
Kadın
konudan bağımsız tarihte ilk sezaryen doğumla doğan kişinin sezar olduğunu ve bu yüzden bu yönteme sezaryen dendiğini biliyor muydunuzzz..................

yazılışını karıştırdığımda çok işe yarıyo bu bilgii bakmayın :honk:
vejetaryen var bi de konuyla çok alakasız :honk: ama onu da çok yanlış yazıyolar lakin ben arada bağ kurduğumdan mütevellit ikisini de doğru yazıyorum :torpu: gndhfk
 
Üst Alt