Hybristophilia anlam olarak suça karışmış kişilere olan cinsel/duygusal istek veya çekimdir, özü itibarı ile parafilidir.
Aslında böyle bir yazı gereksinimi , güncel haberleri okurken karşıma çıkan şu haberle doğdu, daha sonra ise ekşiden okuduklarıma göre , bu herifin bir sosyal medya aracılığı ile kadınlar tarafından hediyelere boğulması ilgimi çekti ve ülkemizde ki Hybristophilia saplantılı kadınların sayısını gözler önüne seren bir olay olarak kayıtlarda yerini aldı. Mevzu bahis şahıs Ümitcan Uygun daha önce de Aleyna Çakır cinayetinde fail şüphesiyle göz altına alınmıştı. Kadınların neden suçlu ya da suça meyilli testesteron küplerini seçerken daha imtiyazlı davrandığını insanlık tarihine bakarak anlamak gerekir, sonuç olarak insan hala evrimsel sürecin sancılarını çeker ve kararlarını ilkel beyni ile toplumsal normların arasında ki galip çıkan taraftan yana vermeye meyillidir, ne yazık ki yeterince eğitilmemiş bir beyinde her zaman ilkel benliğimiz galip gelir.
İlgili başlık
İnsanoğlu dünyada var oldu olalı, yakın tarihlere dek erkek egemen güç unsurunu üzerinde taşımıştır , kadınlar ise edilgen doğalarının ve zayıf kaslarının ceremesini bu güç unsurunun gölgesinde ve getirdikleri ile yaşamakla geçirmiştir. Camille Paglia, Cinsel kimlikler ve Nefertiti'den Emily Dickinson'a sanat ve çöküş adlı kitabında, erkeklerin birbirleri arasında ilk egemenliği yanan ateşin üzerine cinsel uzvu ile işeyip söndürmesi ile başlar der, asırlardır devam eden bu sürecte kadınlar ise bu güç gösterisinin sergilendiği ateşte yemek pişirmeyi, izlemeyi ve egemenliğini ilan eden bu uzun uzuvlu yaratıktan kendisinin hayatını idame ettirmesini beklemiştir ve tamamen kitonyen doğaya ait kadının bekledikleri daima gerçekleşir.
İşte kısaca değindiğimiz milyarlarca yıldır süren bu evrim süreci , sonunda gelip modern toplum bilincine çatmıştır, her ne kadar modern' desekte bu sadece bir yanılgıdır, önce ki paragrafta bahsettiğimiz gibi ilkel dürtülerine esir insanlar eğitimsizdir genelde ve bu eğitimsiz insanları üretmeden tüketme alışkanlığına sahip şehir varoşlarında buluruz, burada tabiri caiz ise kadınlar hala yanan ateşin üzerine gelip bir erkeğin işemesini, iradesinin üzerinde irade kurmasını beklerler, erkeklerde iradesine boyun eğecek köleler arayıp bulurlar, bir nevi arz/talep dengesi diyelim. Bu arada bunlar köylerde falan yetişen insalar değil ha, yanılgıya düşmeden İlber Ortaylı'nın Kasabalının egemenliği röportajından alıntılar iliştireyim ki mevzuyu daha rahat kavrayın.
.....................................................................................................................................................
" Kasabalar bu hale geldi... Peki bu yeni kasabalar, bir kasabalılık halini de getirdi mi?
İLBER ORTAYLI: Tabii ki... Türkiye’de kasabalılık egemendir bugün... Bizde büyük şehirlerin varoşlarında köylülük var sanılıyor. Hayır efendim... Büyük şehirlerin varoşlarında egemen olan kasabalılıktır.
Yani büyük şehirlerin varoşlarında köylülük değil kasabalılık hâkim ?
İLBER ORTAYLI : Evet... Üretmeyi unutmuş, endüstriyel merkezde de üretim kapasitesi düşmüş, özgün sanatları yerine getiremeyecek çoğunlukta insanlar bunlar. Dolayısıyla bizim büyüyen şehirlerimizde de bu kasabalılık durumu var. Elektriği, suyu, verimli toprağı olan yerleri bırakıp şehirlere geliyorlar.
O zaman “Türkiye köylüleşiyor” demek yerine “Türkiye kasabalılaşıyor” demek gerekir.
İLBER ORTAYLI: Evet... Çünkü köyde bir üretim kapasitesi vardır, bunlarda yok. Köyün tabiatla mücadele kapasitesi vardır, bunlarda yok. Siz sanıyor musunuz ki varoşları dolduran insanlar, köylüler gibi havayı, suyu, toprağı tanıyor?
O zaman ne köylü, ne şehirli bir yapı çıkıyor ortaya.
İLBER ORTAYLI: Doğru... Şehirli de değiller, köylü de değiller."
..................................................................................................................
İşte bu kasabalı kadın ve erkekler hala ilkel dürtüleri ile yaşayan, üretim zincirine dahil olmayan, eğitimsiz bireylerdir, bunların en büyük mottosu da bütün ahlaksızlıkların burjuvazi ve şehirli kesimde döndüğünü söylemeleridir, Oysa ki onları şöyle bir victorian burjuvazinin içerisine dahil etsek, eminim ki arzularını dışa vuramadıkları için paradan ve statüden bile vazgeçerler.
Tabi ki bu çirkin durumlar sadece bizim ülkemiz de değildir, Avrupa'da tinder uygulaması üzerinden yapılan bir sosyal deneyde, görece yakışıklı bir adamın resmi konur, açıklama kısmına " Çocuk tecavüzünden içeride yattım yazılır" ve sonuçları buyrun gözlerinizle görün
Şehir kültürünü tamamı ile almış eğitimli kadınlarda erkeklerin iletişim ve sosyal becerileri, kişisel bakım ve gelişmeleri, sosyal hayatta kadına/anneye olan destekleri ön plandayken, köylü kadınlarında geleneksel normlar, ahlak gibi sınırlayıcı ve ayırıcı kurallar gerekir.
Bu iki sınıf kadının arasında kalan yarı yozlaşmış , yarı köylü yarı şehirli kasabalı kadınlar ise ne şehirli kadınlar gibi eğitimlidir, ne de köylüler gibi ahlaki değer yargılarına sıkı sıkıya bağlıdır. İşte bu parafili olan Hybristophilia da bu kadınlarda çok sık görülür.
İşin ilginç tarafı ise bu kasabalı kadın maço' , masaya elini vurunca ses veren delikanlıyı arar ve her daim bulur, tokat suratına indiğinde ise bu ve bu gibi başlıkların altında hiç gık çıkarmadan sessizce izleyen feminaziler tarafından Melek' ilan edilir. Maço damızlıkta dolayısı ile höyt' döyünce ıslanacak, gözleri amfetamin tüketmiş gibi açılıp tahrik olacak, cinsel arzularla, ilkel güdülerle dolup taşacak,çocuk yapıp evde yemek pişirecek, "Göster olum amcana" diyerek çocuk/kuşak büyütecek kasabalı varoş kadını her daim bulur.
Tencere daima kapağını bulur derler fakat bu gibi kadın/erkekler toplumun teflonudur, kanserleridir. Toplumsal normların , esasında bireysel bazda kısıtlamalar olmasının sebebidirler bu insanlar. Hayvanlar bile senede türüne göre bir ,maximum iki kere üremek maksadı ile çiftleşirken, bu kasabalılar beyni pornodan sulanmış şekilde gece yastıklarında sapkın fantezilerini kurarlar ve insanlıkları ile övünürler, sonucunda ise barzo kasabalı erkek mastürbasyondan / bağımlılık yüzünden erken boşalmadan/erektil disfonksiyondan muzdarip olur, zamanla bu beyni sulanmış beta' adam, tatmin edememe/yetersizlik yüzünden ya partnerine/sosyal çevreye şiddete başvurur, ya da kendi gibi beta hem cinslerini arayıp birbirlerini tatmin ederler ( Bu iki biyo psikolojik sonucun sosyal deneylerini hala yürütmekteyim) . Kadınların bir kısmı ise pornografik yozlaşmadan ötürü birleşmeden çok, saçma sapan nesnelere sürtünme yolu ile zevk almaya başlar ki şahit olmuşumdur, bir diğer kesim de kendilerini eğitmek yerine ağzı açık ayran budalası gibi hayatlarının dizilerde ki gibi olması temennisi ile sosyal medyalarda mafyatik, zengin/şımarık/sadist tip ararlar, beyinleri sulandırıp sorgulama becerilerini yok etmek için hükümetler, medya aracalığı ile bu varoşları sömürmek (oy, iktidar) için bu dizi/film/akım/trendleri her daim topluma servis ederler. Bu geniş skala da daha nice arketipler çıkar ama zamanım yetmez.
Taşı kafama yemeye razıyım ama eğitim şart.
Aslında böyle bir yazı gereksinimi , güncel haberleri okurken karşıma çıkan şu haberle doğdu, daha sonra ise ekşiden okuduklarıma göre , bu herifin bir sosyal medya aracılığı ile kadınlar tarafından hediyelere boğulması ilgimi çekti ve ülkemizde ki Hybristophilia saplantılı kadınların sayısını gözler önüne seren bir olay olarak kayıtlarda yerini aldı. Mevzu bahis şahıs Ümitcan Uygun daha önce de Aleyna Çakır cinayetinde fail şüphesiyle göz altına alınmıştı. Kadınların neden suçlu ya da suça meyilli testesteron küplerini seçerken daha imtiyazlı davrandığını insanlık tarihine bakarak anlamak gerekir, sonuç olarak insan hala evrimsel sürecin sancılarını çeker ve kararlarını ilkel beyni ile toplumsal normların arasında ki galip çıkan taraftan yana vermeye meyillidir, ne yazık ki yeterince eğitilmemiş bir beyinde her zaman ilkel benliğimiz galip gelir.
İlgili başlık
İnsanoğlu dünyada var oldu olalı, yakın tarihlere dek erkek egemen güç unsurunu üzerinde taşımıştır , kadınlar ise edilgen doğalarının ve zayıf kaslarının ceremesini bu güç unsurunun gölgesinde ve getirdikleri ile yaşamakla geçirmiştir. Camille Paglia, Cinsel kimlikler ve Nefertiti'den Emily Dickinson'a sanat ve çöküş adlı kitabında, erkeklerin birbirleri arasında ilk egemenliği yanan ateşin üzerine cinsel uzvu ile işeyip söndürmesi ile başlar der, asırlardır devam eden bu sürecte kadınlar ise bu güç gösterisinin sergilendiği ateşte yemek pişirmeyi, izlemeyi ve egemenliğini ilan eden bu uzun uzuvlu yaratıktan kendisinin hayatını idame ettirmesini beklemiştir ve tamamen kitonyen doğaya ait kadının bekledikleri daima gerçekleşir.
İşte kısaca değindiğimiz milyarlarca yıldır süren bu evrim süreci , sonunda gelip modern toplum bilincine çatmıştır, her ne kadar modern' desekte bu sadece bir yanılgıdır, önce ki paragrafta bahsettiğimiz gibi ilkel dürtülerine esir insanlar eğitimsizdir genelde ve bu eğitimsiz insanları üretmeden tüketme alışkanlığına sahip şehir varoşlarında buluruz, burada tabiri caiz ise kadınlar hala yanan ateşin üzerine gelip bir erkeğin işemesini, iradesinin üzerinde irade kurmasını beklerler, erkeklerde iradesine boyun eğecek köleler arayıp bulurlar, bir nevi arz/talep dengesi diyelim. Bu arada bunlar köylerde falan yetişen insalar değil ha, yanılgıya düşmeden İlber Ortaylı'nın Kasabalının egemenliği röportajından alıntılar iliştireyim ki mevzuyu daha rahat kavrayın.
.....................................................................................................................................................
" Kasabalar bu hale geldi... Peki bu yeni kasabalar, bir kasabalılık halini de getirdi mi?
İLBER ORTAYLI: Tabii ki... Türkiye’de kasabalılık egemendir bugün... Bizde büyük şehirlerin varoşlarında köylülük var sanılıyor. Hayır efendim... Büyük şehirlerin varoşlarında egemen olan kasabalılıktır.
Yani büyük şehirlerin varoşlarında köylülük değil kasabalılık hâkim ?
İLBER ORTAYLI : Evet... Üretmeyi unutmuş, endüstriyel merkezde de üretim kapasitesi düşmüş, özgün sanatları yerine getiremeyecek çoğunlukta insanlar bunlar. Dolayısıyla bizim büyüyen şehirlerimizde de bu kasabalılık durumu var. Elektriği, suyu, verimli toprağı olan yerleri bırakıp şehirlere geliyorlar.
O zaman “Türkiye köylüleşiyor” demek yerine “Türkiye kasabalılaşıyor” demek gerekir.
İLBER ORTAYLI: Evet... Çünkü köyde bir üretim kapasitesi vardır, bunlarda yok. Köyün tabiatla mücadele kapasitesi vardır, bunlarda yok. Siz sanıyor musunuz ki varoşları dolduran insanlar, köylüler gibi havayı, suyu, toprağı tanıyor?
O zaman ne köylü, ne şehirli bir yapı çıkıyor ortaya.
İLBER ORTAYLI: Doğru... Şehirli de değiller, köylü de değiller."
..................................................................................................................
İşte bu kasabalı kadın ve erkekler hala ilkel dürtüleri ile yaşayan, üretim zincirine dahil olmayan, eğitimsiz bireylerdir, bunların en büyük mottosu da bütün ahlaksızlıkların burjuvazi ve şehirli kesimde döndüğünü söylemeleridir, Oysa ki onları şöyle bir victorian burjuvazinin içerisine dahil etsek, eminim ki arzularını dışa vuramadıkları için paradan ve statüden bile vazgeçerler.
Tabi ki bu çirkin durumlar sadece bizim ülkemiz de değildir, Avrupa'da tinder uygulaması üzerinden yapılan bir sosyal deneyde, görece yakışıklı bir adamın resmi konur, açıklama kısmına " Çocuk tecavüzünden içeride yattım yazılır" ve sonuçları buyrun gözlerinizle görün
Şehir kültürünü tamamı ile almış eğitimli kadınlarda erkeklerin iletişim ve sosyal becerileri, kişisel bakım ve gelişmeleri, sosyal hayatta kadına/anneye olan destekleri ön plandayken, köylü kadınlarında geleneksel normlar, ahlak gibi sınırlayıcı ve ayırıcı kurallar gerekir.
Bu iki sınıf kadının arasında kalan yarı yozlaşmış , yarı köylü yarı şehirli kasabalı kadınlar ise ne şehirli kadınlar gibi eğitimlidir, ne de köylüler gibi ahlaki değer yargılarına sıkı sıkıya bağlıdır. İşte bu parafili olan Hybristophilia da bu kadınlarda çok sık görülür.
İşin ilginç tarafı ise bu kasabalı kadın maço' , masaya elini vurunca ses veren delikanlıyı arar ve her daim bulur, tokat suratına indiğinde ise bu ve bu gibi başlıkların altında hiç gık çıkarmadan sessizce izleyen feminaziler tarafından Melek' ilan edilir. Maço damızlıkta dolayısı ile höyt' döyünce ıslanacak, gözleri amfetamin tüketmiş gibi açılıp tahrik olacak, cinsel arzularla, ilkel güdülerle dolup taşacak,çocuk yapıp evde yemek pişirecek, "Göster olum amcana" diyerek çocuk/kuşak büyütecek kasabalı varoş kadını her daim bulur.
Tencere daima kapağını bulur derler fakat bu gibi kadın/erkekler toplumun teflonudur, kanserleridir. Toplumsal normların , esasında bireysel bazda kısıtlamalar olmasının sebebidirler bu insanlar. Hayvanlar bile senede türüne göre bir ,maximum iki kere üremek maksadı ile çiftleşirken, bu kasabalılar beyni pornodan sulanmış şekilde gece yastıklarında sapkın fantezilerini kurarlar ve insanlıkları ile övünürler, sonucunda ise barzo kasabalı erkek mastürbasyondan / bağımlılık yüzünden erken boşalmadan/erektil disfonksiyondan muzdarip olur, zamanla bu beyni sulanmış beta' adam, tatmin edememe/yetersizlik yüzünden ya partnerine/sosyal çevreye şiddete başvurur, ya da kendi gibi beta hem cinslerini arayıp birbirlerini tatmin ederler ( Bu iki biyo psikolojik sonucun sosyal deneylerini hala yürütmekteyim) . Kadınların bir kısmı ise pornografik yozlaşmadan ötürü birleşmeden çok, saçma sapan nesnelere sürtünme yolu ile zevk almaya başlar ki şahit olmuşumdur, bir diğer kesim de kendilerini eğitmek yerine ağzı açık ayran budalası gibi hayatlarının dizilerde ki gibi olması temennisi ile sosyal medyalarda mafyatik, zengin/şımarık/sadist tip ararlar, beyinleri sulandırıp sorgulama becerilerini yok etmek için hükümetler, medya aracalığı ile bu varoşları sömürmek (oy, iktidar) için bu dizi/film/akım/trendleri her daim topluma servis ederler. Bu geniş skala da daha nice arketipler çıkar ama zamanım yetmez.
Taşı kafama yemeye razıyım ama eğitim şart.
Son düzenleme: