Holizm - Bütüncülük

Chen

🇵🇸
Forum Sorumlusu
Katılım
9 Ocak 2020
Mesajlar
44,493
Çözümler
4
Tepki puanı
12,999
Puanları
113
Konum
.
Cinsiyet
Kadın
20. yüzyılın başından itibaren felsefenin gelişimine baktığımızda, felsefenin bilimlerden ayrıldığını ve konusunun dil ve dilin mantığı ile sınırlandığını görürüz. ‹ster mantısal pozitivistler ve erken dönemdeki görüşleriyle Wittgenstein’ı, ister geç dönem görüşleri ile Wittgenstein’ı dikkate alalım, felsefenin metafiziksel olanla ilgili savlarından vazgeçmesi, beraberinde felsefenin ilgi alanında bir daralmaya yol açmıştır. Felsefe dil hakkında, özellikle bilimin dili hakkında konuşur. Amacı bilgi vermek, sentez yapmak vb. değil, ifadeleri açıklığa kavuşturmaktır. Felsefenin yapabileceği en iyi şey tutarlı bir anlam kuramı ortaya koyabilmektir. Hatta geç dönem görüşleriyle Wittgenstein’ı dikkate alırsak, tek ve bütünlüklü bir dil anlayışı geliştirmek bile olanaklı değildir. Felsefe işini bitirdiğinde de dünyayı zaten olduğu gibi bırakır. Felsefe 20. yüzyılın ortasına gelindiğinde böyle bir çizgide ilerlemektedir, ancak bu çizgiden bir sapmanın da sinyalleri belirmeye başlamıştır.

Hatırlanacağı üzere, analitik felsefeyi hazırlayan ve etkileyen bir yaklaşım olarak doğalcı ve pragmatist görüşleri ilk bölümde ele almıştık. Bu yaklaşımlar Peirce ve Dewey gibi filozoflar tarafından savunulmaktaydı. ‹nsan tıpkı diğer türler gibi, doğanın bir parçasıdır ve doğayla etkileşim halindedir. ‹nsanlık, elde ettiği bilimsel bilgilerin herhangi bir aşamasında, mutlak bir kesinliğe ulaşamaz. Farklı ve yaratıcı varsayımları dener, söz konusu varsayımlar sonuç verdiği sürece mevcut bilgi dağarının bir parçası haline gelir. Bu bakış açısının beraberinde getirdiği bir başka yaklaşım ise herhangi bir bilgi türünün ya da bilim dalının diğerlerine bir önceliğ inin olmamasıdır. ‹nsanların ihtiyaçlarına bağlı olarak arayışları farklılaşır ve sahip oldukları değerlere göre bilgi edinme yöntemleri değişiklik gösterebilir. Bilen ile bilinen arasında ve değerlerle olgular arasında köktenci ayrımlar yapılamaz.

Yukarıda kısaca ifade ettiğimiz bu doğalcı anlayışın felsefeye yüklediği misyon, dilin ve dilin mantığının çözümlemesine dayalı felsefe anlayışından oldukça farklı dır. Bu yaklaşıma göre felsefe, diğer bilim dallarının yapamayacağı kapsamlı ve bütünlüklü bir sentezi gerçekleştirmekle mükelleftir. Ancak felsefenin bu biçimde yapılabilmesinin önünü açabilmek, dile ve dilin mantığına ilişkin çözümlemeleri esasa yerleştiren felsefe anlayışının kökten bir eleştirisini gerektirmektedir. Tarihin bu noktasında böyle bir eleştiriye soyunan ve bu eleştiriden hareketle söz konusu kapsamlı ve bütüncü bir felsefe anlayışını ikame etmeye çalışan felsefeci Willard Van Orman Quine olmuştur.
 
Katılım
6 Kas 2023
Mesajlar
157
Tepki puanı
44
Puanları
28
Konum
istanbul
Cinsiyet
Erkek
Yazı çok bütüncülüğe odaklanmamış gibi farklı bir şey anlatıyor.
 

Süreyya

Spákona
Platin Üye
Katılım
22 Mar 2020
Mesajlar
5,503
Tepki puanı
1,895
Puanları
113
Konum
Aorist
Cinsiyet
Kadın
Holizmi savunursak, tüm felsefi akimlari yerle yeksan olur.. ya da söyle diyeyim, bütün akimlari bir noktada bulusturmak,bir cikmaza gireriz.
 

Frenk

Altın Üye
Katılım
13 Ağu 2023
Mesajlar
8,063
Tepki puanı
1,032
Puanları
113
Konum
ErenKöy
Cinsiyet
Erkek
her şeyin

mesela elmanın
 
Katılım
6 Kas 2023
Mesajlar
157
Tepki puanı
44
Puanları
28
Konum
istanbul
Cinsiyet
Erkek
Holizmi savunursak, tüm felsefi akimlari yerle yeksan olur.. ya da söyle diyeyim, bütün akimlari bir noktada bulusturmak,bir cikmaza gireriz.
Bu görüşe katılmak mümkündür. Ancak, holizmin bütün felsefi akımları yerle bir edeceği yönündeki görüş, biraz abartılı olabilir.
 
Üst Alt