Bazı durumlarda içimizden gelmediği halde güler ya da gülüyormuş gibi yaparız. Aslında böyle sahte bir gülüş gerçeğinden kolayca ve hemen ayırt edilir. Çünkü gülmek zaten irade dışı gerçekleşen bir süreç ve bir seri karmaşık kas hareketi ile gerçekleşiyor. Bu nedenle “istemli gülüşlerin” hepsi kendisini belli eder. Gerçek gülümsemeler Duchenne gülümsemesi olarak bilinir.
Gülümseme, sözsüz sosyal iletişimin en önemli araçlarından biridir. Kişinin benlik algısında ve sosyal kimliğinde oldukça büyük öneme sahiptir. Gülümsemek insanları daha güvenilir gösterir, ancak tüm gülümsemeler eşit değildir.

Duchenne Gülümsemesi Nedir?
19.yy’da Fransız nörofizyolog Guillaume Duchenne, alışılmadık bir araştırma yürütme yöntemine sahipti. Duchenne yüzdeki sinir yollarını araştırmak için birtakım zorlayıcı deneyler yapmıştır. Bir psikiyatri hastanesindeki insanları denek olarak kullanan Duchenne, elektrik akımıyla yüz kaslarını uyararak çeşitli ifadeler üretti. İşlemin son derece ağrılı olduğunu tahmin edebilirsiniz. Sonrasında da çalışmalarını 1862 yılında “The Mechanisms of Human Facial Expression” adlı kitabında yayınladı.
Süreç tartışmalı olsa da Duchenne’nin bu katkılarından dolayı gerçek ve içten gülümsemeye literatürde Duchenne Gülümsemesi denilmektedir. Daha sonraları Dr.Paul Ekman, Duchenne’nin çalışmalarından yola çıkarak gülümsemeyi Duchenne‟ye atıfta bulunarak; doğal gülümseme (Duchenne) ve sosyal gülümseme (Non-Duchenne) olmak üzere ikiye ayırmıştır.

Sosyal ve doğal gülümseme arasındaki temel fark, sosyal gülümsemenin duygu durumundan etkilenen bilinçli bir gülümseme olmasıdır. Sosyal gülümsemeler, iyi bilinen sahte gülümsemelerdir. Sevmediğimiz bir patronla tanıştığımızda ya da unutmayı tercih edeceğimiz bir eski sevgiliyle karşılaştığımızda, içtenlikle mutlu olduğumuz için değil, geleneksel olduğu için gülümseriz. Bu tür gülümsemeler, nadiren doğal gülümsemeler gibi görünürler.
Spontane gülümseme ise duygulardan bağımsız olarak bazen kahkaha şeklinde olabilen doğal bir gülümsemedir. Duchenne tarafından keşfedilen bu “gerçek” mutlu gülümseme ile “sahte” mutlu bir gülümseme arasındaki temel fark, gözlerin etrafını saran kaslarda yatıyor. Tüm gülümsemeler, ağzın köşelerini kaldıran zygomatic ana kasların kasılmasını içeriyor.

Ancak bir Duchenne gülümsemesi, orbikularis oculi’nin ek olarak kasılması ve göz çevresindeki deriyi kaz ayakları dediğimiz bölgeyi buruşturmasıyla karakterize ediliyor. 5 aylık bebeklerde yapılan bir çalışmada bebeklerin yanına anneleri geldiğinde bebekler orbicularis oculi kasının kasılmasıyla karakterize spontane gülümserlerken, yanlarına yabancı bir kişi geldiğinde ise gülümsemeleri orbicularis oculi kasının kasılmadığı, sosyal gülümseme şeklinde olmuştur.
Bununla birlikte, daha yeni bulgular Duchenne gülümsemesini farklı bir ışık altında gösteriyor. Birincisi, bunu herkes yapamıyor. Dahası, yüz ifadeleriyle ilgili araştırmanın devasa bir meta-analizi, gerçekten mutlu olan insanların çoğu zaman hiç gülümsemediğini ortaya koyuyor. Bunların hepsi, yüz ifadelerinin ne işe yaradığına dair tüm fikre meydan okuyan yeni bir fikre uyuyor. Bazı psikologlar yüz ifadelerimizin duygularımız için güvenilir rehberler olmadıklarına, başkalarını manipüle etmek için kullandığımız araçlar olduğuna inanırlar. Bu görüşe göre, bir gülümseme hiç de gerçek ya da sahte değildir. Bunun yerine, biriyle işbirliği yapmak veya bağlanmak istediğimizi gösteren bir işarettir.

Yine de karşıdaki insanın gülümsemesinin ne kadar gerçek ya da yapay olduğunu elinizde bir ölçüm aracı olmadan sadece gözlerine bakarak test etmeyi deneyebilirsiniz. Ayrıca, birinin güvenini kazanmak istiyorsanız, yapılacak en iyi şeyin sadece doğal olarak gülümsemeye odaklanmak olduğunu unutmayın. Sahte gülümsemeler size yarardan çok zarar verebilir!
Gülümseme, sözsüz sosyal iletişimin en önemli araçlarından biridir. Kişinin benlik algısında ve sosyal kimliğinde oldukça büyük öneme sahiptir. Gülümsemek insanları daha güvenilir gösterir, ancak tüm gülümsemeler eşit değildir.

Duchenne Gülümsemesi Nedir?
19.yy’da Fransız nörofizyolog Guillaume Duchenne, alışılmadık bir araştırma yürütme yöntemine sahipti. Duchenne yüzdeki sinir yollarını araştırmak için birtakım zorlayıcı deneyler yapmıştır. Bir psikiyatri hastanesindeki insanları denek olarak kullanan Duchenne, elektrik akımıyla yüz kaslarını uyararak çeşitli ifadeler üretti. İşlemin son derece ağrılı olduğunu tahmin edebilirsiniz. Sonrasında da çalışmalarını 1862 yılında “The Mechanisms of Human Facial Expression” adlı kitabında yayınladı.
Süreç tartışmalı olsa da Duchenne’nin bu katkılarından dolayı gerçek ve içten gülümsemeye literatürde Duchenne Gülümsemesi denilmektedir. Daha sonraları Dr.Paul Ekman, Duchenne’nin çalışmalarından yola çıkarak gülümsemeyi Duchenne‟ye atıfta bulunarak; doğal gülümseme (Duchenne) ve sosyal gülümseme (Non-Duchenne) olmak üzere ikiye ayırmıştır.

Sosyal ve doğal gülümseme arasındaki temel fark, sosyal gülümsemenin duygu durumundan etkilenen bilinçli bir gülümseme olmasıdır. Sosyal gülümsemeler, iyi bilinen sahte gülümsemelerdir. Sevmediğimiz bir patronla tanıştığımızda ya da unutmayı tercih edeceğimiz bir eski sevgiliyle karşılaştığımızda, içtenlikle mutlu olduğumuz için değil, geleneksel olduğu için gülümseriz. Bu tür gülümsemeler, nadiren doğal gülümsemeler gibi görünürler.
Spontane gülümseme ise duygulardan bağımsız olarak bazen kahkaha şeklinde olabilen doğal bir gülümsemedir. Duchenne tarafından keşfedilen bu “gerçek” mutlu gülümseme ile “sahte” mutlu bir gülümseme arasındaki temel fark, gözlerin etrafını saran kaslarda yatıyor. Tüm gülümsemeler, ağzın köşelerini kaldıran zygomatic ana kasların kasılmasını içeriyor.

Ancak bir Duchenne gülümsemesi, orbikularis oculi’nin ek olarak kasılması ve göz çevresindeki deriyi kaz ayakları dediğimiz bölgeyi buruşturmasıyla karakterize ediliyor. 5 aylık bebeklerde yapılan bir çalışmada bebeklerin yanına anneleri geldiğinde bebekler orbicularis oculi kasının kasılmasıyla karakterize spontane gülümserlerken, yanlarına yabancı bir kişi geldiğinde ise gülümsemeleri orbicularis oculi kasının kasılmadığı, sosyal gülümseme şeklinde olmuştur.
Bununla birlikte, daha yeni bulgular Duchenne gülümsemesini farklı bir ışık altında gösteriyor. Birincisi, bunu herkes yapamıyor. Dahası, yüz ifadeleriyle ilgili araştırmanın devasa bir meta-analizi, gerçekten mutlu olan insanların çoğu zaman hiç gülümsemediğini ortaya koyuyor. Bunların hepsi, yüz ifadelerinin ne işe yaradığına dair tüm fikre meydan okuyan yeni bir fikre uyuyor. Bazı psikologlar yüz ifadelerimizin duygularımız için güvenilir rehberler olmadıklarına, başkalarını manipüle etmek için kullandığımız araçlar olduğuna inanırlar. Bu görüşe göre, bir gülümseme hiç de gerçek ya da sahte değildir. Bunun yerine, biriyle işbirliği yapmak veya bağlanmak istediğimizi gösteren bir işarettir.

Yine de karşıdaki insanın gülümsemesinin ne kadar gerçek ya da yapay olduğunu elinizde bir ölçüm aracı olmadan sadece gözlerine bakarak test etmeyi deneyebilirsiniz. Ayrıca, birinin güvenini kazanmak istiyorsanız, yapılacak en iyi şeyin sadece doğal olarak gülümsemeye odaklanmak olduğunu unutmayın. Sahte gülümsemeler size yarardan çok zarar verebilir!