Freud’un id, ego ve süper ego yapısı, ruhsal yapıyı anlamada merkezi bir role sahiptir ve depresyonun da bu yapılar arasındaki dengesizlikten kaynaklanabileceği düşünülür. Kısaca bakarsak:
Freud, depresyondaki kişilerin kendilerine yönelik bu acımasız tutumlarının, bilinçdışı öfkenin içe yönelmesinden kaynaklandığını da savunur. Yani kişi, dış dünyaya yansıtamadığı öfkesini kendi üzerine çevirir ve bu, depresyonu besler.
- Id: İlkel dürtüler ve haz ilkesine dayalı olan id, kişinin bilinçdışı arzularını ve ihtiyaçlarını temsil eder. Açlık, cinsellik, saldırganlık gibi temel güdüler burada yer alır. Id, hemen doyum bulmayı ister ve ahlaki kaygıları yoktur.
- Ego: Gerçeklik ilkesine göre hareket eden ego, id ve dış dünya arasında bir arabulucudur. Ego, kişinin ihtiyaçlarını karşılamak için gerçekçi yollar bulur ve sosyal normları gözetir. Id’nin dürtüleriyle süper ego’nun ahlaki talepleri arasında denge sağlamaya çalışır.
- Süper ego: Kişinin ahlaki standartlarını ve toplumsal değerlerini temsil eder. İdeal benlik ve vicdanı içerir. Aşırı katı ve cezalandırıcı olabilir, özellikle kişinin kendisini sürekli eleştirmesi ya da suçluluk hissetmesi gibi durumlarla ilgilidir.
Depresyon ve Bu Yapılar Arasındaki İlişki
Freudyen bakış açısına göre depresyon, genellikle süper ego’nun aşırı baskıcı hale gelmesi ve ego’yu ezmesi ile ortaya çıkar. Bu süreçte şunlar olur:- Süper ego: Kişinin içsel dünyasında aşırı katı ve cezalandırıcı bir hal alır. Kişinin hatalarını abartır, kendisini sürekli eleştiren ve suçlayan bir yapı haline gelir. Süper ego, kişiyi adeta "cezalandırmak" ister ve bu da yoğun suçluluk duygusu yaratır.
- Ego: Bu baskılar altında ezilir. Ego, bir yandan id’nin dürtüleri ile başa çıkmaya çalışırken, bir yandan da süper ego’nun sert eleştirilerine karşı savunmasız kalır. Kişi kendi içindeki bu çatışmaları çözemediğinde çaresizlik, öz değer kaybı ve depresif duygular ortaya çıkar.
- Id: Id, arka planda kalan ama doyurulmamış arzular ve dürtülerle dolu bir yapıdır. Depresyondaki bireyde, id’nin arzuları yerine getirilemez çünkü süper ego buna müsaade etmez. Bu da kişiyi daha fazla içsel çatışmaya sürükler.
Freud, depresyondaki kişilerin kendilerine yönelik bu acımasız tutumlarının, bilinçdışı öfkenin içe yönelmesinden kaynaklandığını da savunur. Yani kişi, dış dünyaya yansıtamadığı öfkesini kendi üzerine çevirir ve bu, depresyonu besler.