AKP ve MHP’nin her türlü tepki ve eleştiriye aldırış etmeden dayattığı “Çoklu Baro” yasa tasarısı komisyondan geçti…
Hem de 28 maddesinin kılına bile dokundurtmadan! Çok sevindiler, kutlama fotoğrafı bile çektirdiler! Neydi çoklu baro sistemi? Üye sayısı 5 bini geçen kentlerde, 2 bin avukatın bir araya gelerek yeni bir baro açmasına olanak veriliyordu…
Öncelikle 3 büyük kentin, Ankara, İstanbul ve İzmir’in hedef alındığı da açık ve seçik ortadaydı… Böylece, ideolojisine, mezhebine, iktidara yakınlığına göre barolar açılacak, yargının üçüncü ayağı olan savunma da kolaylıkla zapturapt altına alınabilecekti! Peki adalet, o ne olacaktı? İlahi, siz de pek gülünçlü sorular soruyorsunuz vallahi:
–Yeni Türkiye’nin yargı sistemine dahil olacaktı tabii ki!..
İşin daha da “gülünçlü”, bir diğer söylemle “trajik” tarafı ise yasa tasarısı daha komisyonda kabul edilmeden yeni sistemin ilk barosu kuruldu, iyi mi! Ankara’da “Ankara Hak ve Adalet Barosu” adıyla marka isim başvurusu yapıldı!..
Avukatların sosyal medyada paylaştığı görsele göre “Ticaret-Hizmet” türünde yapılan başvurunun kısaltması da şöyle:
–AHAB!..
Buradan ne anlıyoruz peki? Çok basit; kurgunun çok önceden yapıldığını, senaryonun çok önceden yazıldığını, hangi baronun hangi türde kurulacağının çok önceden tasarlandığını anlıyoruz tabii ki! Öyle fütursuzlar ki, bırakın Meclis Genel Kurulu’ndan geçmesini, Komisyon’da kabul edilmesini bile bekleyemediler!
–O kadar emindiler yani!
Haklılar tabii; tek maddesine bile dokundurtmadan komisyondan geçen tasarı büyük ve küçük ortağın oylarıyla bugün, yarın Meclisten’de geçecek ve jet hızıyla Saray tarafından onaylanacak!
–Beklemeye ne hacet!
İki dev çınar iki büyük sanatçı
Aslında ikisi de bu ülkenin ayaklı tarihi…
İkisi de sanatın, kültürün, tiyatronun yücelmesi için bırakın ellerini, gövdelerini taşın altına koymuş büyük Cumhuriyet sevdalısı…
Yazdıkları, oynadıkları, yönettikleri oyunlar, filmler gişe rekorları kırmış, halkın sevgisine mazhar olmuş iki büyük sanatçı…
–Metin Akpınar ve Müjdat Gezen!
İkisini de tanımaktan büyük onur duyduğum bu iki değerli sanatçı hakkında “Cumhurbaşkanına alenen hakaret” suçundan 1 yıl 2’şer aydan 4 yıl 8’er aya kadar hapis cezası istendi. Anadolu Asliye Ceza mahkemesi de savcının iddianamesini kabul etti…
Ülkenin yüz akı sanatçılar, 2 yıl kadar önce Uğur Dündar’ın Halk Arenası programına katılmış, ülke sorunlarına dair soruları yanıtlamışlardı. Orada söyledikleri sözler nedeniyle Kartal Anadolu Adliyesi’nde Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu Savcılığında ifade verdikten sonra çıkarıldıkları mahkemece adli kontrol şartıyla serbest bırakılmışlardı.
İki sanatçı hakkındaki adli kontrol kararı da kısa süre sonra kaldırılmıştı… İki koca yıl sonra bu kez Cumhurbaşkanına hakaret gerekçesiyle yargılanacaklar!..
Yargılanırlar… İktidarlar, askeri müdahaleler geldi, geçti; onlar hep sorgulandılar, yargılandılar, yeri geldi o türden iktidarların yanaşmaları, tetikçileri tarafından taşlandılar, lince maruz kaldılar… Ama hep onurla dimdik ayakta kaldılar… Onlara saldıranların, kuyusunu kazmaya heveslenenlerin ise adları bile hatırlanmıyor…
–Demem o ki, yel kayadan hiçbir şey kopartamıyor!…
“Muhalif kadınlara belden aşağı hakaret serbest!”
Berna Laçin, Nevşin Mengü, Canan Kaftancıoğlu, Feyza Altun…
Hepsi kadın, hepsinin meslekleri farklı… Ortak bir yönleri var ama; yeri geldiğinde iktidarı, yaptıklarını eleştirmekten çekinmiyorlar; diğer bir deyişle iktidara karşı muhalif, sözünü sakınmayan kadınlar…
Herifin biri, bu kadınlar hakkında sosyal medyadan şöyle bir mesajı hiç utanıp sıkılmadan paylaştı:
–Darbeye yeltenirlerse, Nevşin benim, Berna benim, Feyza Altun benim. Canan’ı ben almam. Aklınızdan bile geçirmeyin, şimdiden söyleyeyim.
Bu aşağılık mesaj sonrasında Berna Laçin savcılığa şikayette bulundu. Kadir G. Hakkında “sesli ve yazılı görüntülü bir ileti ile hakaret” ve “tehdit”suçlarından soruşturma başlatıldı. Peki sonuç ne oldu dersiniz? Başsavcılık takipsizlik kararı verdi! Ne dedi peki savcılık?
–Ağır eleştiri, kaba söz!..
Gazeteler ve haber siteleri sonucu şöyle duyurdu:
–Muhalif kadınlara belden aşağı hakaret serbest!
Benim aklıma ise öncelikle “Ya iktidar yanlısı kadınlara yapılsaydı ne olurdu?” sorusu geldi!
Siz de düşünün bakalım:
–Ne olurdu acaba?
9 Temmuz 2020
Korkusuz Gazetesi
Ümit ZİLELİ
Hem de 28 maddesinin kılına bile dokundurtmadan! Çok sevindiler, kutlama fotoğrafı bile çektirdiler! Neydi çoklu baro sistemi? Üye sayısı 5 bini geçen kentlerde, 2 bin avukatın bir araya gelerek yeni bir baro açmasına olanak veriliyordu…
Öncelikle 3 büyük kentin, Ankara, İstanbul ve İzmir’in hedef alındığı da açık ve seçik ortadaydı… Böylece, ideolojisine, mezhebine, iktidara yakınlığına göre barolar açılacak, yargının üçüncü ayağı olan savunma da kolaylıkla zapturapt altına alınabilecekti! Peki adalet, o ne olacaktı? İlahi, siz de pek gülünçlü sorular soruyorsunuz vallahi:
–Yeni Türkiye’nin yargı sistemine dahil olacaktı tabii ki!..
İşin daha da “gülünçlü”, bir diğer söylemle “trajik” tarafı ise yasa tasarısı daha komisyonda kabul edilmeden yeni sistemin ilk barosu kuruldu, iyi mi! Ankara’da “Ankara Hak ve Adalet Barosu” adıyla marka isim başvurusu yapıldı!..
Avukatların sosyal medyada paylaştığı görsele göre “Ticaret-Hizmet” türünde yapılan başvurunun kısaltması da şöyle:
–AHAB!..
Buradan ne anlıyoruz peki? Çok basit; kurgunun çok önceden yapıldığını, senaryonun çok önceden yazıldığını, hangi baronun hangi türde kurulacağının çok önceden tasarlandığını anlıyoruz tabii ki! Öyle fütursuzlar ki, bırakın Meclis Genel Kurulu’ndan geçmesini, Komisyon’da kabul edilmesini bile bekleyemediler!
–O kadar emindiler yani!
Haklılar tabii; tek maddesine bile dokundurtmadan komisyondan geçen tasarı büyük ve küçük ortağın oylarıyla bugün, yarın Meclisten’de geçecek ve jet hızıyla Saray tarafından onaylanacak!
–Beklemeye ne hacet!
İki dev çınar iki büyük sanatçı
Aslında ikisi de bu ülkenin ayaklı tarihi…
İkisi de sanatın, kültürün, tiyatronun yücelmesi için bırakın ellerini, gövdelerini taşın altına koymuş büyük Cumhuriyet sevdalısı…
Yazdıkları, oynadıkları, yönettikleri oyunlar, filmler gişe rekorları kırmış, halkın sevgisine mazhar olmuş iki büyük sanatçı…
–Metin Akpınar ve Müjdat Gezen!
İkisini de tanımaktan büyük onur duyduğum bu iki değerli sanatçı hakkında “Cumhurbaşkanına alenen hakaret” suçundan 1 yıl 2’şer aydan 4 yıl 8’er aya kadar hapis cezası istendi. Anadolu Asliye Ceza mahkemesi de savcının iddianamesini kabul etti…
Ülkenin yüz akı sanatçılar, 2 yıl kadar önce Uğur Dündar’ın Halk Arenası programına katılmış, ülke sorunlarına dair soruları yanıtlamışlardı. Orada söyledikleri sözler nedeniyle Kartal Anadolu Adliyesi’nde Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu Savcılığında ifade verdikten sonra çıkarıldıkları mahkemece adli kontrol şartıyla serbest bırakılmışlardı.
İki sanatçı hakkındaki adli kontrol kararı da kısa süre sonra kaldırılmıştı… İki koca yıl sonra bu kez Cumhurbaşkanına hakaret gerekçesiyle yargılanacaklar!..
Yargılanırlar… İktidarlar, askeri müdahaleler geldi, geçti; onlar hep sorgulandılar, yargılandılar, yeri geldi o türden iktidarların yanaşmaları, tetikçileri tarafından taşlandılar, lince maruz kaldılar… Ama hep onurla dimdik ayakta kaldılar… Onlara saldıranların, kuyusunu kazmaya heveslenenlerin ise adları bile hatırlanmıyor…
–Demem o ki, yel kayadan hiçbir şey kopartamıyor!…
“Muhalif kadınlara belden aşağı hakaret serbest!”
Berna Laçin, Nevşin Mengü, Canan Kaftancıoğlu, Feyza Altun…
Hepsi kadın, hepsinin meslekleri farklı… Ortak bir yönleri var ama; yeri geldiğinde iktidarı, yaptıklarını eleştirmekten çekinmiyorlar; diğer bir deyişle iktidara karşı muhalif, sözünü sakınmayan kadınlar…
Herifin biri, bu kadınlar hakkında sosyal medyadan şöyle bir mesajı hiç utanıp sıkılmadan paylaştı:
–Darbeye yeltenirlerse, Nevşin benim, Berna benim, Feyza Altun benim. Canan’ı ben almam. Aklınızdan bile geçirmeyin, şimdiden söyleyeyim.
Bu aşağılık mesaj sonrasında Berna Laçin savcılığa şikayette bulundu. Kadir G. Hakkında “sesli ve yazılı görüntülü bir ileti ile hakaret” ve “tehdit”suçlarından soruşturma başlatıldı. Peki sonuç ne oldu dersiniz? Başsavcılık takipsizlik kararı verdi! Ne dedi peki savcılık?
–Ağır eleştiri, kaba söz!..
Gazeteler ve haber siteleri sonucu şöyle duyurdu:
–Muhalif kadınlara belden aşağı hakaret serbest!
Benim aklıma ise öncelikle “Ya iktidar yanlısı kadınlara yapılsaydı ne olurdu?” sorusu geldi!
Siz de düşünün bakalım:
–Ne olurdu acaba?
9 Temmuz 2020
Korkusuz Gazetesi
Ümit ZİLELİ
