Christa Gail Pike Cinayeti

18 Yaşında İşlediği Cinayetle ABD’de İdam Sırasına Giren En Genç Kadın​

ABD’de Job Corps öğrencisi Colleen Slemmer’i vahşice öldüren Christa Pike, modern dönemde idam cezası alan en genç kadın olarak tarihe geçti. Cinayetin detayları hâlâ kan donduruyor.​

ABD’nin Tennessee eyaletinde yaşayan Christa Gail Pike, 10 Mart 1976’da dünyaya geldi. Hayatının ilk yıllarından itibaren istismar ve ihmalle karşı karşıya kalan Pike, alkol bağımlısı annesi ve ailesinin şiddeti nedeniyle zor bir çocukluk geçirdi. Zihinsel bozukluklarla erken yaşta tanışan Pike’ın hikâyesi, henüz 18 yaşındayken karıştığı korkunç bir cinayetle tarihe geçti.

1995 yılında, Knoxville kentindeki Job Corps isimli mesleki eğitim programında öğrenci olan Pike, burada tanıştığı Colleen Slemmer’i, erkek arkadaşı Tadaryl Shipp ve arkadaşı Shadolla Peterson ile birlikte vahşice öldürdü. Slemmer, üçlü tarafından ormana götürüldü ve burada uzun süre işkenceye maruz bırakıldı.

Pentagram Çizdi, Kafasını Taşla Ezdi​

Colleen Slemmer’in ölümüne yol açan saldırı, Amerikan adli tarihinin en dehşet verici olaylarından biri olarak kayıtlara geçti. Genç kız yaklaşık yarım saat boyunca dövüldü, boğazı kutu açacağıyla kesildi, göğsüne pentagram kazındı ve son olarak kafası büyük bir asfalt taşıyla ezildi. Olay yerinde hayatını kaybeden Slemmer’in bazı uzuvlarının eksik olduğu ve Pike’ın kurbanın kafatasından bir parçayı “hatıra” olarak sakladığı ortaya çıktı.

Cinayet sonrası Pike, olayla ilgili hiçbir pişmanlık göstermedi. Hatta diğer öğrencilere Slemmer’den kopardığı kemik parçasını gösterdiği, bu durumun birçok tanık tarafından doğrulandığı kayıtlara geçti. Olaydan yalnızca üç gün sonra Pike ve arkadaşları tutuklandı.

1996’da İdam Cezası Alan En Genç Kadın Oldu​

Christa Pike, cinayet suçlamasıyla çıkarıldığı mahkemede 1996 yılında ölüm cezasına çarptırıldı. ABD'de modern dönemde idama mahkûm edilen en genç kadın olarak kayıtlara geçti. Tadaryl Shipp, suça katıldığında 17 yaşında olduğu için ömür boyu hapse mahkûm edilirken, Shadolla Peterson ise savcılıkla iş birliği yaparak yalnızca 6 yıl hapis cezası aldı.


Pike’ın aldığı idam cezası ve cezaevindeki koşulları yıllarca insan hakları örgütlerinin ve hukukçuların gündeminde kaldı. Özellikle 22-24 saatlik tecrit uygulamaları, psikolojik etkileri nedeniyle yoğun eleştiri aldı. Bu izolasyonun, onun mental sağlığı üzerinde kalıcı hasarlar yarattığı savunuldu.

İdam Hücresinden Hukuk Mücadelesine​

Pike, neredeyse 30 yıl boyunca Tennessee’de bir ölüm hücresinde yaşamını sürdürdü. Ancak 2024 yılında avukatlarının başvurusuyla cezaevi koşullarında değişiklik sağlandı. Uzun süreli izolasyon kaldırıldı, sosyal etkileşim ve dışarı çıkma hakkı tanındı. Pike artık cezaevinde diğer mahkûmlarla sınırlı şekilde etkileşim kurabiliyor.

Öte yandan, Pike’ın cezasına dair yeni bir hukuk mücadelesi de başlatıldı. Avukatları, ABD Yüksek Mahkemesi'nin 2005 tarihli Roper v. Simmons kararını örnek göstererek, suç işlendiğinde henüz 18 yaşında olan Pike için idam cezasının “orantısız” ve “anayasaya aykırı” olduğunu savundu. Ancak bu başvuru şu ana kadar alt mahkemeler tarafından reddedildi. Dava şu an temyiz sürecinde.

Toplumda Yankı Uyandıran Olay ve Medyanın Rolü​

Christa Pike davası, ABD kamuoyunda geniş yankı uyandırdı. Medyada “şeytani kadın”, “18 yaşında bir cani” gibi başlıklarla anılan Pike, özellikle genç yaşta böylesine vahşi bir cinayet işlemiş olması nedeniyle uzun süre konuşuldu. Olay, psikoloji ve ceza hukuku çevrelerinde de sıklıkla tartışma konusu oldu. Bazı uzmanlar, bu tür vakalarda çocukluk travmalarının ve psikolojik bozuklukların göz önünde bulundurulması gerektiğini savunurken, bazıları ise suçun ağırlığı karşısında “hafifletici neden” aranmasının toplumsal adalet duygusunu zedelediğini ifade etti.