İcrası üstün yetenek isteyen bir müzik türü olan Caz’da, çok bilinen akorların (akor: uyumlu notaların bir arada çalınması) yanı sıra özel akorlar da kullanılır. Alışılmadık olan bu akorlar kulakta ekzotik tatlar bırakır. Caz müziği, besteye olduğu kadar doğaçlamaya da dayalıdır, hatta çoğu zaman doğaçlama bestenin önüne geçer.
Karmaşık bir müzik olan Caz’ın, buna rağmen dinlemesi kolaydır. Bu müzik türünde müzisyenlerin bireysel yetenek ve becerileri ön plana çıkar. Ayrıca, Caz müziği belli kalıplara bağlı kalmaz, melodisi ve ritmi, icra sırasında değişebilir.
Miles Davis’in, aşırı hızlı çalınan Bebop tarzına karşıt olarak ortaya attığı daha sakin bir caz türü olan “Cool Caz”ın bir örneği:
Caz’ın birçok dalı vardır. Dinamik yapısı sayesinde sürekli türlere ve akımlara bölünür. Belli kalıplara indirgenemez; bu enerjik ve karmaşık yapısına karşın, Caz’da bir havailik ve uçuculuk hissi vardır.
Caz Müziği, klasik müzik armoni teorisine (seslerin uyumunu inceleyen bilim dalı) dayanmasına rağmen, sonuçta kendi armonisini oluşturmuştur. Dissonansa (birbiriyle uyumsuz sesler) ve atonaliteye (makam dışı notaların kullanılması) izin veren bir yapısı vardır.
Uyuşumsuz, beklenmedik, şaşırtıcı olan armonik ve melodik alt yapısı ile ancak üstün müzik yeteneğine sahip müzisyenlerin icra edebildiği bir müzik türü olmuştur.
Caz, klasik müziktir. Amerikan klasiği diye anılır; ama onda klasik müziğin kuralcı yapısından eser yoktur. İcra yeteneğine ve doğaçlamaya dayalı olduğundan akademilerde öğretilemez. Ancak kanlı canlı bireylerin elinde yaşar; nota sayfalarına hapsedilmez.
Caz’ın başlangıcı tek bir noktadan olmadığı gibi, tek bir kıtada ya da tek bir insan tarafından da başlatılmış değildir. Onun kökeninin daha çok Güney Afrika zenci müziğine dayandığı söylenir. Öte yandan, cazın kaynakları pek çoktur.
Bunlar arasında Amerikan köle türküleri olan Blues’lar, zencilerin koro ve iş müziği olan Ragtime, zenci kilise müziği, askeri bando müziği ve klasik müzik sayılabilir. Sonraları bunlara dünya müziği ve etnik müzik de eklenmeye başlamıştır
Caz sürekli kendini yenileyen ele avuca sığmaz bir müzik tarzı olduğu için, gelişmesi halen sürmektedir. Caza sürekli olarak yeni enstrümanlar, yeni icra teknikleri, yeni akorlar katılır. Yine de kendine özgü belirgin rengi, tadı ve şakacı yapısı pek fazla değişmez.
Dinleyicide genellikle uyandırdığı duygu, yaşama sevinci, dans etme isteği, neşe ve hareketliliktir. En hüzünlü caz parçalarında bile bir espri, şaşırtmaca ve havailik hissedilebilir.
Caz müziğinde en sık kullanılan enstrümanlar nefesli çalgılar, vurmalı çalgılar, piyano ve gitardır. Ama askeri bandolarda kullanılan çalgılar Caz’ın omurgasını oluşturur.
Vokal (insan sesi) de Caz’da ana enstrumanlarlardan biridir. Koro pek kullanılmaz. Caz icrası, müzisyenlerin birlikte çalmaları, peşinden bir müzisyenin soloya (yalnız çalma) geçmesi, sonra tekrar birlikte çalmaları şeklinde icra edilir. Bir müzisyen solo çalmaya başlayınca diğerleri genellikle geri plana çekilir ve akor basmakla, ya da solo çalan müzisyene alt yapı oluşturmakla yetinirler.
Buna rağmen caz bir solo müziği olmaktan ziyade bir topluluk müziğidir. İcra sırasında müzisyenlerden biri melodinin ritim ve akışını değiştirebilir. Diğer müzisyenler ona kolaylıkla uyum sağlarlar. İcra sırasında yüz ifadeleri ve gülümsemeleriyle solocunun başlattığı temayı anladıklarını belirtirler.
Zaten Caz’da orkestra şefi yoktur; müzisyenler arasında uyum, müzisyenlerin bakışları ve baş hareketleriyle sağlanır. Doğaçlama esnasında temadan (müziğin ana fikri, ana melodisi) uzaklaşma ve çeşitlilik arayışına karşın, belli noktalarda ana temaya geri dönülür. Caz hem bir topluluk müziği aynı zamanda da bireysel müziktir. Ancak iyi bir icra için müzisyenler birbirine denk yetenekte olmalıdır.
Caz, bu havai ve değişken yapısı ile alışkın olmayan kulaklara ilk başta anlaşılmaz gelebilir. Hatta bu müziği kakafoni (uyumsuz sesler yığını, müzik kelimesinin zıt anlamlısı) gibi değerlendirmesine bile neden olabilir. Ancak belli bir kulak alışkanlığı geliştikten sonra, genellikle dinleyicilerin sevdiği bir müzik türüne dönüşür.
Caz, Amerika’da başlamış olmasına karşın, İkinci Dünya savaşından sonra Avrupa ve daha sonra da tüm dünyaya yayılarak, evrensel bir müzik tarzına dönüşmüştür. Etnik müzik yapan marjinal müzisyenler, yerel müzikleri ile Caz’ı harmanlayarak ortaya çok güzel eserler çıkarmışlardır.
Bizde de Caz’ın temsilcisi olarak ilk akla gelen isimlerden biri Okay Temiz’dir.

Karmaşık bir müzik olan Caz’ın, buna rağmen dinlemesi kolaydır. Bu müzik türünde müzisyenlerin bireysel yetenek ve becerileri ön plana çıkar. Ayrıca, Caz müziği belli kalıplara bağlı kalmaz, melodisi ve ritmi, icra sırasında değişebilir.
Miles Davis’in, aşırı hızlı çalınan Bebop tarzına karşıt olarak ortaya attığı daha sakin bir caz türü olan “Cool Caz”ın bir örneği:
Caz’ın birçok dalı vardır. Dinamik yapısı sayesinde sürekli türlere ve akımlara bölünür. Belli kalıplara indirgenemez; bu enerjik ve karmaşık yapısına karşın, Caz’da bir havailik ve uçuculuk hissi vardır.
Caz Müziği, klasik müzik armoni teorisine (seslerin uyumunu inceleyen bilim dalı) dayanmasına rağmen, sonuçta kendi armonisini oluşturmuştur. Dissonansa (birbiriyle uyumsuz sesler) ve atonaliteye (makam dışı notaların kullanılması) izin veren bir yapısı vardır.

Uyuşumsuz, beklenmedik, şaşırtıcı olan armonik ve melodik alt yapısı ile ancak üstün müzik yeteneğine sahip müzisyenlerin icra edebildiği bir müzik türü olmuştur.
Caz, klasik müziktir. Amerikan klasiği diye anılır; ama onda klasik müziğin kuralcı yapısından eser yoktur. İcra yeteneğine ve doğaçlamaya dayalı olduğundan akademilerde öğretilemez. Ancak kanlı canlı bireylerin elinde yaşar; nota sayfalarına hapsedilmez.
Caz’ın başlangıcı tek bir noktadan olmadığı gibi, tek bir kıtada ya da tek bir insan tarafından da başlatılmış değildir. Onun kökeninin daha çok Güney Afrika zenci müziğine dayandığı söylenir. Öte yandan, cazın kaynakları pek çoktur.
Bunlar arasında Amerikan köle türküleri olan Blues’lar, zencilerin koro ve iş müziği olan Ragtime, zenci kilise müziği, askeri bando müziği ve klasik müzik sayılabilir. Sonraları bunlara dünya müziği ve etnik müzik de eklenmeye başlamıştır
Caz sürekli kendini yenileyen ele avuca sığmaz bir müzik tarzı olduğu için, gelişmesi halen sürmektedir. Caza sürekli olarak yeni enstrümanlar, yeni icra teknikleri, yeni akorlar katılır. Yine de kendine özgü belirgin rengi, tadı ve şakacı yapısı pek fazla değişmez.

Dinleyicide genellikle uyandırdığı duygu, yaşama sevinci, dans etme isteği, neşe ve hareketliliktir. En hüzünlü caz parçalarında bile bir espri, şaşırtmaca ve havailik hissedilebilir.
Caz müziğinde en sık kullanılan enstrümanlar nefesli çalgılar, vurmalı çalgılar, piyano ve gitardır. Ama askeri bandolarda kullanılan çalgılar Caz’ın omurgasını oluşturur.
Vokal (insan sesi) de Caz’da ana enstrumanlarlardan biridir. Koro pek kullanılmaz. Caz icrası, müzisyenlerin birlikte çalmaları, peşinden bir müzisyenin soloya (yalnız çalma) geçmesi, sonra tekrar birlikte çalmaları şeklinde icra edilir. Bir müzisyen solo çalmaya başlayınca diğerleri genellikle geri plana çekilir ve akor basmakla, ya da solo çalan müzisyene alt yapı oluşturmakla yetinirler.

Buna rağmen caz bir solo müziği olmaktan ziyade bir topluluk müziğidir. İcra sırasında müzisyenlerden biri melodinin ritim ve akışını değiştirebilir. Diğer müzisyenler ona kolaylıkla uyum sağlarlar. İcra sırasında yüz ifadeleri ve gülümsemeleriyle solocunun başlattığı temayı anladıklarını belirtirler.
Zaten Caz’da orkestra şefi yoktur; müzisyenler arasında uyum, müzisyenlerin bakışları ve baş hareketleriyle sağlanır. Doğaçlama esnasında temadan (müziğin ana fikri, ana melodisi) uzaklaşma ve çeşitlilik arayışına karşın, belli noktalarda ana temaya geri dönülür. Caz hem bir topluluk müziği aynı zamanda da bireysel müziktir. Ancak iyi bir icra için müzisyenler birbirine denk yetenekte olmalıdır.
Caz, bu havai ve değişken yapısı ile alışkın olmayan kulaklara ilk başta anlaşılmaz gelebilir. Hatta bu müziği kakafoni (uyumsuz sesler yığını, müzik kelimesinin zıt anlamlısı) gibi değerlendirmesine bile neden olabilir. Ancak belli bir kulak alışkanlığı geliştikten sonra, genellikle dinleyicilerin sevdiği bir müzik türüne dönüşür.
Caz, Amerika’da başlamış olmasına karşın, İkinci Dünya savaşından sonra Avrupa ve daha sonra da tüm dünyaya yayılarak, evrensel bir müzik tarzına dönüşmüştür. Etnik müzik yapan marjinal müzisyenler, yerel müzikleri ile Caz’ı harmanlayarak ortaya çok güzel eserler çıkarmışlardır.
Bizde de Caz’ın temsilcisi olarak ilk akla gelen isimlerden biri Okay Temiz’dir.
