- Katılım
- 17 Tem 2023
- Mesajlar
- 9,777
- Çözümler
- 1
- Tepki puanı
- 2,477
- Puanları
- 113
- Konum
- ab inferno
- Cinsiyet
- Kadın
Koca bir yılı daha bitirmek üzereyiz... Kavgalarla, açlık sınırında yaşayan insanlarımızın çığlıklarını dinlemekle geçti koca yıl...
Ulus olarak bir santim bile ileriye gidemedik. Uluslararası alanda yapılan tüm araştırmalarda hep son sıralarda yer aldık.
“Tek Adam Sistemi”nin başladığı 2019 yılından bu yana hep geriye gidiyoruz.
Yalnız ekonomimiz değil, hukuk da adalet de bozuldu...
Bu ülkede halen bir Anayasa var mı, yok mu?
Anayasa Mahkemesi’nin kararları, geçerli mi, değil mi?
Bu yüce mahkemenin verdiği her karar Türkiye Cumhuriyeti sınırları içindeki herkesi bağlıyor mu, bağlamıyor mu?
Anayasa’nın rafa kaldırılması, Anayasa Mahkemesi’nin kararlarının geçersiz hale getirilmesi adeta bir hukuk darbesidir!
Adım adım “Anayasa’sız ilkel bir ülke” olmaya doğru gidiyoruz.
★★★
Hukuk, Can Atalay’ın serbest bırakılmasını emrediyor ama ülkede “Kanun benim” diyen başka yargı organları var!
Bu gidişle bir kabile devleti haline geleceğiz. Çünkü hukuk devleti kavramı adeta can çekişiyor!
Anayasa Mahkemesi’nin, hapisteki milletvekili Can Atalay hakkında ikinci defa verdiği “Hak ihlali” kararını yerel mahkemenin dinlememesi hukuksuzluğun zirvesidir.
Yerel mahkeme, dosyayı ikinci defa Yargıtay 3. Daire’ye yolladı. Dosya ping-pong topu gibi bir oraya, bir buraya gidiyor!
Anayasa’ya uyulmayan bir ülkede, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un hâlâ “Biz hukuk devletiyiz” demesi, aklı başında herkesi acı acı tebessüm ettiriyor!
★★★
Yazıyı, ibretlik bir öykü ile bitirmek istiyorum.
Ülkenin birinde, ilginç bir gelenek varmış...
Sıradan bir vatandaş öldüğünde kiliselerin çanları iki kere çalınıp, ölüm halka duyurulurmuş...
Eğer ölen bir asilzade ise çanlar üç kez, ülkenin kralı öldürse dört kez çalarmış...
Günün birinde, herkesin hak aramak için sığındığı mahkeme masum bir insanı haksız yere mahkûm ederek zindana attırmış...
...Ve o gün, ülkedeki kiliselerin çanları tam beş kez çalmış...
Ahali, merak içinde baş papaza koşmuş:
“Ey papaz efendi! Kraldan daha önemli biri var mı ki, o kişi ölünce çanları beş defa çaldırdın?
Baş papaz şöyle cevap vermiş:
“Evet, kraldan daha önemli bir şey var! Bugün ADALET ÖLDÜ”
GÜNÜN SÖZÜ
Hukukun olmadığı bir yerde çağ dışı, ilkel bir hayat olur!
İbrahim Çetinkaya, 1970’li yıllarda vatan sevgisiyle Adalet Partisi’nin çeşitli kademelerinde görev almış yurtsever gençleri toplantıya davet etti. O zamanın gençlerinin hepsi bugün 60-70 yaşlarında...
■ Toplantıda hasret gidermekten çok “Memleketin kötü gidişine nasıl bir çözüm getirilir?” sorusuna cevap arandı. Siyasi ikballer uğruna “Merkez sağ misyonun” nasıl yerle bir edildiği tartışıldı.
■ Merkez sağ misyonunun pınarından su içmiş yurtseverlerde, ayrı ayrı siyasi partiler kurmak yerine, “Ana Çatı” altında toplanma fikri ağır bastı.
■ 31 Mart Yerel Seçimleri’nin, yapılacak ilk genel seçimde iktidara gelecek zihniyetin işaret fişeği olacağı belirtildi.
■ Güçlü bir merkez sağ yaratmak için toplantılara devam ve çalışma kararı alındı. 60’lık, 70’lik delikanlıların enerjilerini takdir etmemek mümkün değil.
Rahmi Turan
Ulus olarak bir santim bile ileriye gidemedik. Uluslararası alanda yapılan tüm araştırmalarda hep son sıralarda yer aldık.
“Tek Adam Sistemi”nin başladığı 2019 yılından bu yana hep geriye gidiyoruz.
Yalnız ekonomimiz değil, hukuk da adalet de bozuldu...
Bu ülkede halen bir Anayasa var mı, yok mu?
Anayasa Mahkemesi’nin kararları, geçerli mi, değil mi?
Bu yüce mahkemenin verdiği her karar Türkiye Cumhuriyeti sınırları içindeki herkesi bağlıyor mu, bağlamıyor mu?
Anayasa’nın rafa kaldırılması, Anayasa Mahkemesi’nin kararlarının geçersiz hale getirilmesi adeta bir hukuk darbesidir!
Adım adım “Anayasa’sız ilkel bir ülke” olmaya doğru gidiyoruz.
★★★
Hukuk, Can Atalay’ın serbest bırakılmasını emrediyor ama ülkede “Kanun benim” diyen başka yargı organları var!
Bu gidişle bir kabile devleti haline geleceğiz. Çünkü hukuk devleti kavramı adeta can çekişiyor!
Anayasa Mahkemesi’nin, hapisteki milletvekili Can Atalay hakkında ikinci defa verdiği “Hak ihlali” kararını yerel mahkemenin dinlememesi hukuksuzluğun zirvesidir.
Yerel mahkeme, dosyayı ikinci defa Yargıtay 3. Daire’ye yolladı. Dosya ping-pong topu gibi bir oraya, bir buraya gidiyor!
Anayasa’ya uyulmayan bir ülkede, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un hâlâ “Biz hukuk devletiyiz” demesi, aklı başında herkesi acı acı tebessüm ettiriyor!
★★★
Yazıyı, ibretlik bir öykü ile bitirmek istiyorum.
Ülkenin birinde, ilginç bir gelenek varmış...
Sıradan bir vatandaş öldüğünde kiliselerin çanları iki kere çalınıp, ölüm halka duyurulurmuş...
Eğer ölen bir asilzade ise çanlar üç kez, ülkenin kralı öldürse dört kez çalarmış...
Günün birinde, herkesin hak aramak için sığındığı mahkeme masum bir insanı haksız yere mahkûm ederek zindana attırmış...
...Ve o gün, ülkedeki kiliselerin çanları tam beş kez çalmış...
Ahali, merak içinde baş papaza koşmuş:
“Ey papaz efendi! Kraldan daha önemli biri var mı ki, o kişi ölünce çanları beş defa çaldırdın?
Baş papaz şöyle cevap vermiş:
“Evet, kraldan daha önemli bir şey var! Bugün ADALET ÖLDÜ”
GÜNÜN SÖZÜ
Hukukun olmadığı bir yerde çağ dışı, ilkel bir hayat olur!
Merkez sağda yeni oluşum
İbrahim Çetinkaya... 1967-1972 yılları arasında Adalet Partisi (AP) İstanbul Gençlik Kolları Başkanı idi. Aradan 51 yıl geçti... Şimdi güçlü bir iş adamı...İbrahim Çetinkaya, 1970’li yıllarda vatan sevgisiyle Adalet Partisi’nin çeşitli kademelerinde görev almış yurtsever gençleri toplantıya davet etti. O zamanın gençlerinin hepsi bugün 60-70 yaşlarında...
■ Toplantıda hasret gidermekten çok “Memleketin kötü gidişine nasıl bir çözüm getirilir?” sorusuna cevap arandı. Siyasi ikballer uğruna “Merkez sağ misyonun” nasıl yerle bir edildiği tartışıldı.
■ Merkez sağ misyonunun pınarından su içmiş yurtseverlerde, ayrı ayrı siyasi partiler kurmak yerine, “Ana Çatı” altında toplanma fikri ağır bastı.
■ 31 Mart Yerel Seçimleri’nin, yapılacak ilk genel seçimde iktidara gelecek zihniyetin işaret fişeği olacağı belirtildi.
■ Güçlü bir merkez sağ yaratmak için toplantılara devam ve çalışma kararı alındı. 60’lık, 70’lik delikanlıların enerjilerini takdir etmemek mümkün değil.
Rahmi Turan
