Hocam, kınamak tam olarak nedir? Bir kişinin dinimize uygun olmayan bir davranışı ya da sözü bizi rahatsız ediyorsa ve bu duruma sinirlenip başkasına şikâyet eder gibi anlatıyorsak, bu kınamaya girer mi? Aynı şekilde, o kişiyle ilgili bir şey konuşurken onun hoşumuza gitmeyen tavrı aklımıza gelip yüzümüzü ekşitmek, onu sevmediğimize dair ifadeler kullanmak veya iğneleyici tarzda konuşmak da kınamak olur mu? Eğer böyle bir kınama yapıldıysa, helallik almadan sadece pişman olup tövbe edilmesi, aynı duruma düşmeyi engeller mi?
Kınamak; başkasının yaptığını (hata, eksiklik, toplumda normal karşılanmayan bir durum vb.) ayıplayarak ifade etmek olarak ifade edilebilir. Bu ayıplama sadece burada kalmayıp karşıdaki kişinin hatası üzerinden büyüklenme de söz konusu olmaktadır. Bu durum beslendikçe birçok kötü hasleti (kıskançlık, kötüleme, haset, kin, dedikodu vb.) de beraberinde getirebilmektedir. Bireyler arasındaki bu ilişki de aslında topluma zarar veren bir zemin hazırlamaktadır âdeta. Evet, kişi hata edebilir ama biz hata edenin hatasıyla uğraşmamalıyız ve önce kendimize bakmalıyız. Başkasının hatası ile uğraşma düzeyimiz ise ona doğruyu gösterebilme oranında olmalıdır ki bu da ümmet olmamızın gereğidir. Efendimiz aleyhisselam da başkasının hatasını ayıplayan için “o hatanın aynısını yapmadan ölmez” anlamında bir ikazda bulunmaktadır. Sen de insansın, sen de hata edebilirsin hakikatini hatırlatıyor âdeta. Hata edebiliriz ama şunu da unutmamak gerekir ki tövbesi olmayan bir günah yoktur. Kınama sonrası yapılan tövbe de öyle bir duruma düşme tehlikesini biiznillah ortadan kaldırır. Ancak ortada bir kul hakkı mevcut ise onun da telafi edilmesini sağlamak gerekmektedir.
İçten geçen bir duyguya kınama denilebilmesi için elle, dille veya karşı tarafın hissedebileceği şekilde yapılması söz konusu olmalıdır. Bu şekilde gün yüzüne çıkmayan bir kınama kalbin duygusu olarak kalır. Kalpteki duygu boyutundaki kınama için her ne kadar zarar vermez desek de kalpteki duygunun hiçbir zaman olduğu gibi duramayacağını da unutmamak gerekir. Her temizlenmeyen kötü duygu bir gün, gün yüzüne çıkma potansiyelindedir.
Başta kendimiz olmak üzere çevremizi her an güzelleştirme idealiyle yaşamamız gerekiyor, böylece hata ayarlı değil kalite düzeyinde bir bakışa sahip olabiliriz.
Fetva meclisi
Kınamak; başkasının yaptığını (hata, eksiklik, toplumda normal karşılanmayan bir durum vb.) ayıplayarak ifade etmek olarak ifade edilebilir. Bu ayıplama sadece burada kalmayıp karşıdaki kişinin hatası üzerinden büyüklenme de söz konusu olmaktadır. Bu durum beslendikçe birçok kötü hasleti (kıskançlık, kötüleme, haset, kin, dedikodu vb.) de beraberinde getirebilmektedir. Bireyler arasındaki bu ilişki de aslında topluma zarar veren bir zemin hazırlamaktadır âdeta. Evet, kişi hata edebilir ama biz hata edenin hatasıyla uğraşmamalıyız ve önce kendimize bakmalıyız. Başkasının hatası ile uğraşma düzeyimiz ise ona doğruyu gösterebilme oranında olmalıdır ki bu da ümmet olmamızın gereğidir. Efendimiz aleyhisselam da başkasının hatasını ayıplayan için “o hatanın aynısını yapmadan ölmez” anlamında bir ikazda bulunmaktadır. Sen de insansın, sen de hata edebilirsin hakikatini hatırlatıyor âdeta. Hata edebiliriz ama şunu da unutmamak gerekir ki tövbesi olmayan bir günah yoktur. Kınama sonrası yapılan tövbe de öyle bir duruma düşme tehlikesini biiznillah ortadan kaldırır. Ancak ortada bir kul hakkı mevcut ise onun da telafi edilmesini sağlamak gerekmektedir.
İçten geçen bir duyguya kınama denilebilmesi için elle, dille veya karşı tarafın hissedebileceği şekilde yapılması söz konusu olmalıdır. Bu şekilde gün yüzüne çıkmayan bir kınama kalbin duygusu olarak kalır. Kalpteki duygu boyutundaki kınama için her ne kadar zarar vermez desek de kalpteki duygunun hiçbir zaman olduğu gibi duramayacağını da unutmamak gerekir. Her temizlenmeyen kötü duygu bir gün, gün yüzüne çıkma potansiyelindedir.
Başta kendimiz olmak üzere çevremizi her an güzelleştirme idealiyle yaşamamız gerekiyor, böylece hata ayarlı değil kalite düzeyinde bir bakışa sahip olabiliriz.
Fetva meclisi